Enver Ağabeyimizin cenazesine katılmak için Ankara Sincan'dan bir otobüs İstanbul'a geliyor... Akşama doğru dönmek için hareket eden otobüs yorgun ve moralsiz yolcularıyla Ankara'ya varıyor... Herkes iniyor, Yunus Turan Abi de geri binmek için uğraşıyor... "Abi nereye" diye sorduğumuzda, "Mola vermedik mi?... Bolu burası" diyor... Olay kısa süre sonra anlaşılıyor; Meğer Sincan'da önünde indiğimiz dükkanın ismi, "Bolu Sofrası"ymış... >> krampon PEPE: "Barcelona'da Messi ve İniesta gibi kasap oyuncular var. Maç boyunca sürekli beni tekmelediler.'' "bütün maykıllar" ... UZUN zamandır artistik düşüşleriyle faul kazanamayan Burak Yılmaz, özel antrenör olarak Arif Erdem ile anlaştı. "fnrbhc" ... BARCELONA yönetiminin sahada kaybolan Messi'ye çip taktırmayı düşündüğü öğrenildi. "çakaraçakar" ... PFDK: "Veli'ye 3 dikiş atıldığı için, Uğur'a 3 maç ceza verdik!" "çakaraçakar" ... FATİH Terim'in PFDK'ya verdiği savunmada "Bir daha Abdurrahim Bey'le gollere sevinmek zorunda bırakmayın beni" dediği öğrenildi. "bonussimao" >> söz der ki; "-Akıl imkânsız sayarsa; vücut ispata çalışır..." (...Kişisel gelişime kıyak yaparken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) >> tuzaktan kumanda (...KANAL D / Beyaz Show) BEYAZIT ÖZTÜRK: Senden bir parça dinleyelim abi; ne söyleyeceksin bizlere?... SELÇUK BALCI: Kemençenin akordu ışıkta bozulmuş olabilir abi... BEYAZIT ÖZTÜRK: Evet, "Kemençenin akordu ışıkta bozulmuş olabilir" sizlerle... *** (...ATV - Evlen Benimle) TELEFONDAKİ KADIN: Sen kaç yaşındasın? STÜDYODAKİ KADIN: Kırk dokuz... TELEFONDAKİ KADIN: Sen yaşlısın be abla, o adamı bana bırak. ESRA EROL: Sen gel hele buraya gel, ben adamı sana ayırdım... hayata dair Yüz binlerce insan avuç içi kadar bir yere toplanıp; Üst üste yaşadıkları toprak parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olsalar; Üzerlerinde hiçbir şey yetişmesin diye her yanına taş dikmiş, Filizlenen her otu kökünden koparmış, Havayı taş kömürü, petrol yakarak ellerinden geldiğince kirletmiş, Çevredeki tüm ağaçları kesmiş, Tüm hayvanları, kuşları uzaklaştırmış olsalar bile, Gene de ilkbahar ilkbahardı... Gelgelelim insanlar -büyük, yetişkin insanlar- birbirini ezmeyi sürdürüyorlardı. İnsanlar bu ilkbahar sabahının, tüm canlıların mutluluğu için yaratılmış doğanın bu güzelliğinin değil, Birbirlerine hükmetmek için uydurdukları şeylerin önemli olduğu inancındaydılar... (...Tolstoy) >> TEMEL'iN YERi Türk Hava Kuvvetleri'nin Ankara'daki "Çok Gizli 1. Bölge" adı verilen son derece yüksek güvenlikle korunan hava üssüne Temel'in küçük pervaneli uçağı inmiş.. Hemen soruşturma odasına almışlar, Temel Trabzon'dan kalkıp kaybolduğunu, benzininin bitmesi sebebiyle mecburi iniş yaptığını söylemiş... Hava Kuvvetleri MİT'i devreye sokmuş, bütün gece sabaha kadar çapraz sorgulama sonrası Temel'in söylediklerinin doğru olduğu ortaya çıkmış... Kendisine geri kalan hayatını hapiste geçirirsin tehdidi ile "Gör-dük-ler-ini U-nu-ta-cak-sın" brifingi verilmiş ve Temel geri gönderilmiş... Ertesi gün aynı hava üssüne yine aynı uçakla iniş yapmış... Koruma timi hemen uçağın etrafını sarmış, ama bu sefer uçakta iki kişi... Temel aşağı inmiş, "Bana istediğinizi yapabilirsiniz" demiş ağlamaklı bir yüzle; "-Karım Fadime uçakta... Allah aşkına, dün gece nerede olduğumu ona anlatın..." >> bir film diyaloğu "-Hani silah dedin ya... Bak, bu kalem; yazan bir elle buluştuğunda, şu dünyadaki en büyük silahtır... Hele kalem kelamın dik duran hâli olduğundan, daha da çok acıtır..." (...Uzun Hikaye filminden / Mestan Can gönderdi)