Bu benim hayatıma son zamanlarda uyarlamış olduğum bir stratejidir... İyi ve kötünün, keyif ve acının, beğenilmek ve beğenilmemenin, başarı ve hatanın, şöhretin ve utancın... ...Kısacası her şeyin gelip geçeceğini hatırlatır... Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır ve öyle olması da gerekir... Başınızdan geçen her olay artık bitmiştir... Aklınıza gelen her düşünce başlamış ve sona ermiştir... Her duygu ve ruh hali değişip, yerini başka birine bırakmıştır... Mutluluk, keder, kıskançlık, bunalım, öfke, aşk, utanç, gurur ve başka akla gelebilecek her türlü insanca duygudan payınızı almışsınızdır... ... Peki bunlar nereye gitti?... Cevabını kimse bilemez... Bildiğimiz tek şey, eninde sonunda her şeyin yok olacağıdır... Bu gerçeği hayatınıza almakla, rahatlatıcı bir serüvenin ilk adımını atmış olursunuz... Hayal kırıklığımız iki ana nedenden oluşur... Keyifliyken bunun hep böyle sürmesini isteriz... Ama hiç öyle olmaz... Ya da, herhangi bir ıstırabımız varsa, hemen bitmesini isteriz... Ama çoğu zaman öyle olmaz... Mutsuzluk yaşadığımız anların doğal akışına karşı debelenmenin bir sonucudur... Hayatın sadece birbiri ardına gelen durumlardan ibaret olduğunu bilmenin büyük yararı vardır... ... İçinde bulunduğumuz bu anı, başka bir an izleyecektir... Hoşumuza giden bir şey olmaktaysa, bu anın getirdiği mutluluğun tadını çıkarın, fakat unutmayın ki, o an er - geç yerini başka türlü bir ana bırakacaktır... Eğer bunu kabul edebiliyorsanız, o an değişirken bile huzurlu kalabilirsiniz... Eğer bir ıstırabınız varsa, ya da çok mutsuz bir dönem geçiriyorsanız, bunun da geçeceğini bilin... Bu bilinci yüreğinizde barındırmak en çetin zamanlarınızda bile perspektifinizi korumanızı sağlar... Her zaman kolay olacağını söyleyemem, ama çoğu kez çok işe yarar... (...Dr.Richard Carlson'dan Pazar hikayesi tadında) --------- >>> Tebeşir Tozu... "-Çok süslenenlere bakın, hepsi de gizlenmek istiyordur..." (...Aristo) ------- >>> Kadınlar & Erkekler (...Kadınların genetik özellikleri) > İndirimden alınmış bir şeyi, parayla alınmış saymazlar... > Asla gerçekten düşündüklerini söylemezler... Asla... > Her zaman anlaşılmazdırlar... Uyurken bile... > Yıllar evvel tartışılmış konuyu gündeme getirirler... Hıçkırarak... > Her konuda erkeğin özür dilemesi gerektiğine inanırlar... > Hep ağlarlar ve "Hep senin yüzünden" diyerek suçlu durumuna düşürürler... > Her yere geç kalırlar, başkası kalsa ağlarlar... > Olay çıkmasına sebep olurlar, sonra da sakinleştirmeye çalışırlar... > Saçlarının ucunu aldırsalar, bunun fark edilmesini beklerler... --------- >>> Hayata dair... Kimi insanlar hayatta hiçbir hedefi olmadan yaşarlar... Bu gibi insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler... Onlar gitmez; ancak suyun akışına kapılarak akar giderler... Telaşla oraya buraya koşarak işlerinin çok olduğunu gösteren adam, aslında çalışan adam sayılmaz... İyi yaşamak için acele et ve şunu bil ki her gün başlı başına bir hayattır... Büyüklüğün belli bir ölçüsü yoktur... Yükselten ya da alçaltan şey kıyaslamadır... Bir nehirde büyük görünen bir gemi, denizde küçüktür... (...Seneca) --------- >>> S.Ö.Z. der ki; "-Yanlış yoldan doğru sonuca ulaşınca, problemi çözülmüş saymıyoruz..." (...Bir yazıya en güzel noktayı koyarken ettiği müthiş Halime Gürbüz S.Ö.Z.leri) ------- >>> sanatik kritik "-Ameliyattan önce kalp ritmim bozuktu, Bergüzar fark edince 'Çok hızlı atıyor' dediğinde, 'Senin için atıyor' dedim..." (...Tan Sağtürk) >>> politik kritik "-Yerel seçimler için çalışmalara başlayın... Ama adaylar arasında at cambazı istemiyorum... Düzgün insanlar olsun..." (...Tayyip Erdoğan) >>> sportik kritik "-Özel hayatımı bitiren basınla küsüm... Ailemle dışarı çıktığımda, kendimi kafese konmuş hayvan gibi hissediyorum..." (...Mateja Kezman) -------- >>> Temel'in yeri... Temel iş müracaatında bulunmaya karar vermiş... Şirket işe eleman almak için sınav yaptığını, Dursun'un da aday olduğunu, ikisini de sınava tabi tutacaklarını söylemiş... Temel'le Dursun sınavdaki bütün soruları yaptıktan sonra kağıtlarını teslim etmişler ve sonucu beklemeye başlamışlar... Değerlendirmeyi yapan müdür; "Her ikiniz de tüm soruları yapmışsınız... İkinizin de bir soruda hatası var" dedikten sonra, Temel'e dönerek, "-Maalesef, sizi işe alamayacağız... Dursun Bey işe başlayacak..." -İkimizin de bir soruda hatası varsa, hangi kritere göre bu kararı veriyorsunuz?... "-Verilen doğru cevaplara göre, cevaplayamadığımız soruları değerlendirdik..." -Peki, yanlış cevaplanan bir soruyla nasıl doğru adamı işe aldığınıza emin olabilirsiniz ki?... "-Dursun Bey sorulan sorunun cevabına "Bilmiyorum" diye yazmış... Siz 'ben de' yazmışsınız..." --------- >>> Bizimkiler... İhlas yurtlarında kalmış bir öğrenci olarak bir bomba ihbarında bulunmak istiyorum: Geçenlerde yurtların sitelerini dolaşırken, biraz bakındıktan sonra "Bir de bizim memleketteki kursa bakayım" dedim... (Aslen Yozgatlıyımdır)... Ama memleketten ayrılalı şöyle 11 yıl oldu herhalde... Yaa teknoloji neler yapıyormuş inanamadım... Kursun terası "Deniz manzaralı" imiş... Ya dedim; hükümet ve belediye iyi çalışıyor olmalı... Haa bu arada dedemin 300 dönüm arazisi vardı Yozgat'ta... Hani diyorum ki memlekete deniz de geldiğine göre bizim oralar artık iyi para eder... Site halen aktif, inanmazsan "yozgatyurdu.com"dan görebilirsin... (...Recep Çetinel ihbarı) -------- >>> Bir yaş daha büyütenler... ABD'de bir milyarderin, köpeğine 12 milyon dolar bırakmasının ardından Daily Mail gazetesi dünyanın en zengin hayvanını araştırdı... Buna göre zengin hayvanlar listesinin başında 180 milyon dolarlık servetiyle Alman Kurdu Günther yer aldı... Miras, 'babasına' bir kontes tarafından bırakıldı... Günther'in milyonlarını bir finans şirketi yönetiyor... -------- >>> Temel'in yeri... Temel iş müracaatında bulunmaya karar vermiş... Şirket işe eleman almak için sınav yaptığını, Dursun'un da aday olduğunu, ikisini de sınava tabi tutacaklarını söylemiş... Temel'le Dursun sınavdaki bütün soruları yaptıktan sonra kağıtlarını teslim etmişler ve sonucu beklemeye başlamışlar... Değerlendirmeyi yapan müdür; "Her ikiniz de tüm soruları yapmışsınız... İkinizin de bir soruda hatası var" dedikten sonra, Temel'e dönerek, "-Maalesef, sizi işe alamayacağız... Dursun Bey işe başlayacak..." -İkimizin de bir soruda hatası varsa, hangi kritere göre bu kararı veriyorsunuz?... "-Verilen doğru cevaplara göre, cevaplayamadığımız soruları değerlendirdik..." -Peki, yanlış cevaplanan bir soruyla nasıl doğru adamı işe aldığınıza emin olabilirsiniz ki?... "-Dursun Bey sorulan sorunun cevabına "Bilmiyorum" diye yazmış... Siz 'ben de' yazmışsınız..." ------- >>> Bugünün buluşu >> "Hallaç pamuğu gibi atmak" deyimi, futbol tabirleri arasına girdi... (...9.09.1989) -------- >>> Tuzaktan Kumanda... (...KANAL D - 6 Pas) AHMET ÇAKAR: Cevap ver... Ama böyle konuşulmaz... Bu program Pravda, ya da eski Sovyetler Birliği'ndeki devletin kontrolündeki televizyonlardan değil... GÜRCAN BİLGİÇ: Siz devlet komiseri misiniz hocam?... *** (...ATV - İbo Show) İBRAHİM TATLISES: Kaçırdığınız her dakika, size bir dakika kaybettirir... *** (...KANAL D - 6 Pas) GÜRCAN BİLGİÇ: Hocadan bir ricam var. Konuşurken kendi adına konuşsun... Benim düşüncelerimi o söyleyecekse ben konuşmayayım... AHMET ÇAKAR: O zaman öyle yapalım, ben Gürcan'ın adına da konuşayım... --------- "okul hayatı" ve "hayat okulu" arasındaki farklar... "söz'ün gelimi" kuşağı: okul hayatında sınavlar, önceden haber verilerek yapılır ve notumuz yüzümüze söylenirdi. oysa hayat okulunda insanlar bizi habersizce "sınava çekiyor" ve yargılarını genellikle içlerinde tutuyorlar... okul hayatında anlatılmayan konudan soru sorulmazdı, hayat okulunda soru çıkabilecek her konuyu bilmeniz bekleniyor... okul hayatında notunuz "objektif" rakamlarla karnemize yazılırdı. Oysa hayat okulunda, "subjektif kanaatlerle" "notumuz" veriliyor... okul hayatında soruların tek doğru cevabı vardı. hayat okulunda kişiye göre değişen doğru cevapları bilmeniz gerekiyor... okul hayatında bulunduğumuz sınıftan daha aşağıya düşmezdik. hayat okulunda "sınıftan düşmek" mümkün... okul hayatında önce dersimizi öğrenir sonra sınava girerdik. hayat okulundaönce sınavca çekilip sonra "dersimizi alıyoruz"... okul hayatında tek dersten sınıfta kalanlara "bir ek sınav hakkı" daha verilirdi. hayat okulunda bir fırsatı kaçırıp son vagona atlayamayanlar için "tek fırsat hakkı yok"... (a.can küçükevren'in çalışması)