Aslında daha sinirliydim ama araya 2 gün girdi, biraz sakinleştim... Şimdi yazıyı süsleyip, az sonra anlatacağım olaydaki muhabir gibi "duygu fetişisti" olmak istemem... Ama hangi haliyle yazarsam yazayım, beni etkilediği gibi sizi de etkileyecektir, affola... Muhabir; babası arsızlar-hırsızlar tarafından öldürülen çocuğa kanınızı donduracak bir halde soruyor soruyor; -Baban nerde?... Sıradan bir soru gibi... "En çok hangi yemeği, en çok hangi oyunu seviyorsun" gibi sıradan; -Baban nerde?... Babasının öldürülmesinin üzerinden henüz saatler geçmiş, mâsumiyeti mantığının gerisinde bir yaştayken; -Baban nerde?... Yahu biz bu kadar mı kötü insanlar olduk?... Reyting denen iğrenç yarışı, bir küçük kızın mavi gözlerinde sürdürecek kadar mı düştük?... "Baban nerde" sorunuzu, gülerek ve uzatarak, "Öldüüü" diye cevaplayan o çocuğun izlenirliğinize nasıl bir katkısı oldu bilmem; ama birilerinin bu "gözyaşı dilenciliğine" bir son vermesi gerekiyor artık... Birilerinin, "O çocuğun yerinde olmak ister miydin" diye sorması... > Tuzaktan kumanda... (...STAR - Telegol) ADNAN AYBABA: Adnan Polat başkanıma bir şey sormak istiyorum... ZİYA ŞENGÜL: Adnan sen sorma... Sen yelkensicin, futbolla ilgili soramazsın... Anlamıyorsun ki... *** (...KANAL D - 3. Devre) OSMAN TANBURACI: Bir laf vardır, Nush ile uslanmayanın kötek... Eee... Neydi?... İLKER YASİN: Nush ile uslanmayanı... Eee... Neyse geçelim bu konuyu... > S.Ö.Z. der ki; "-Bazı köşeyi dönenlere bakıyorum da; galiba cahilliğimizi kaybetmemiz kötü oldu..." (...Yine sinsice birilerine mesaj yollarken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) > Hayata dair... Uzun bir süre "güzel hayat başlamak üzere" diye düşündüm... Gerçek güzel hayat... Ama hep bir engel daha vardı önde... Öncelikle yapılması gereken bir şey, bitmemiş bir iş, tamamlanması gereken bir hizmet,ödenecek bir borç... Hemen sonra güzel hayat başlayacak... ... Sonunda uyandım ki, hayat zaten bu engellerdi... Bu perspektif, mutluluk için bir yol olmadığını, bilakis mutluluğun kendisinin asıl yol olduğunu görmeme yardımcı oldu... Öyleyse yaşanan her anın keyfini çıkarmalı, ve bu anlar, paylaşılacak özel biri ile geçirildiğinde daha da çok keyfi hissedilmeli... Zamanın kimseyi beklemediğini unutmamak lazım... (...Alfred D. Souza) > Temel'in yeri... Karadeniz'de balık nesli tükenmeye başlayınca Temel'le Dursun kasaplık yapmaya karar vermişler... Bir dükkan kiralayıp, bu mesleği bilen birisine dayatıp döşetmişler... Ertesi sabah "Bismillah" deyip satışa başlayacaklar ama, ikisi de kasaplıktan bihaber... "Gece dükkana gidip alıştırma yapar, müşteriye nasıl davranacağımızı öğreniriz" demişler... Dursun tezgahın arkasına geçmiş, Temel kapıdan içeri girmiş... "-Selamün aleyküm hemşerim... İki şişe kola rica ediyorum..." Tezgahın arkasındaki Dursun sinirlenmiş... "-Berbat ettin bir çuval inciri... Sen geç şu tezgahın ardına, müşteri nasıl olur göstereyim..." Yer değişimişler.... -Selamün aleyküm kasap efendi... "-Aleyküm selam kardeşim..." -İki kilo pirzola ile yarım yağlı üç kilo kuşbaşı dana eti istiyorum... "-Hayhay efendim... Boş şişeleri getirdiniz mi?..." > Bizimkiler Hüseyin bayramda bedava olan otobüslere binmiş... Onun yorumunu yapıyor; "-Otobüs öyle kalabalıktı ki; adım atsan yere düşmezdi..." *** Ercan görünmeyen numaraların şifresini çözmeyi bulmuş... "#31#2005" yapıp telefonu sallayınca kimin aradığı görülüyormuş... Mustafa Abi'nin yalancısıyım... *** Talip, işi gücü bırakıp kısa yoldan zengin olma hayalleri kuruyor... Ali Müfit Gürtuna'ya parti ismi, Gülben Ergen'e çocuk ismi düşünüp duruyor... > Bugünün buluşu > İlk kez değişik dillerde, "seni seviyorum" yazılarak sevgiliye yollandı... (...28.10.1958) > itiraf reyonu... (...isim: ömer faruk birpınar ...şehir: istanbul ...yaş: şimdi bayağı vardır) Dizilere oyuncu temin eden casting ajanslarından birinde bir arkadaşım var... Geçenlerde yanına gittim, bana bir dizide sivil polis rolü teklif etti... Ben de "oynarım tabii" dedim... Ertesi gün Levent karakolunda kurulan çekim setindeki yerimi aldım... Zannediyorum ki ben de rol yapacağım, bir iki laf söyleyeceğim... Neredeee?... Başroldeki karakter karakolun önünde cep telefonuyla konuşurken, ben de arkasındaki fonda karakola giren birini oynadım... Ekranda sadece sırtım görünüyordu... Ama karakola girerken sivil polis gibi girdiğimden eminim... Sırttan beni gören yapımcılar yeni bir rol teklif ederler mi bilemem ama ben arkadaşlarıma, "Bir dizide sivil polisi oynadım" diye hava atmaya devam ediyorum... > Kadınlar & Erkekler (Kadının uzaktan kumandası) Açma tuşu: Konuş benimle (Şimdi)... Kapama tuşu: Horlama... Menü (Sağ): Çöpü çıkar... Menü (Sol): Yolu sor... Menü (Yukarı): Çimi biç... Menü (Aşağı): Köpeği gezdir... Artırma Tuşu: Romantizm... Azaltma Tuşu: Zeka... 1-Bana mücevher al 2-Bana parfüm al 3-Bana çiçek getir... 4-Beni yemeğe çıkar... AV Tuşu: Klozetin kapağını kapat... > sağdan - soldan (...Ankara - Çubuk Barajı - Seyfettin Yoldaş) "-BURADA İNTİHAR ETMEK TEHLİKELİ VE YASAKTIR..." *** (...İstanbul - Minibüs Arkası - Doğan Pınar) "-SARSTIN AMA YIKAMADIN, ARTÇI SEVGİLİM..." *** (...İstanbul - Bekleme Salonu - Tuğba Erdoğan) "-SİGARA İÇMEK YASAKTIR, İZMARİT ATMAK ÇOK YASAKTIR..." > Tebeşir Tozu... "-İnsanları acı hatıralar kadar hiçbir şey birbirine bağlayamaz..." (...Louis Verneuil) > sanatik kritik "-Bundan sonra Savaş Ay'la bir ilişkim kalmadı... Ben Oscar alsam bunlar döverek elimden alırlar... Güler yüzlü neşeliyiz diye bu kadar da olmaz. Ben hırsızlık tercih ediyor olsam bu sektörde ne işim var, kurnaz adamım gider başka iş yaparım..." (...Cem Yılmaz) > politik kritik "-Bayram hiçbir otelimiz boş değildi... Kuşadası'ndan Antalya'ya, Antalya'dan Afyon'a bütün Türkiye doluydu... Gerçi böyle çok umutlu konuşunca, sonu kötü olacak diye korkuyorum... Ağzım sütten yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyorum..." (...Atilla Koç) > sportik kritik "-Bakmayın Beşiktaş'ın kazandığına, sahada ikinci sınıf futbol vardı... Biz taraftarlık duygularıyla tuttuğumuz takıma 'toz' kondurmadığımız için galibiyette 'pireyi deve' yapıyoruz... Sıradan bir Avrupalı çıkınca da boyumuzun ölçüsünü alıyoruz..." (...Şansal Büyüka) > "hoş gelirdin" başlıklı, "söz'ün gelimi" çerçeve özel dizeleri: uçurumdan attın bir ömürlük yüreği.../ kendi ve senin halindeydi oysa atışları.../ çullanan akşamların karanlığından sana tutunurdu.../ güneş perisi olur.../ hoş gelirdin.../şavkıyan nehirlerinde yüzer, sana adardı ömrünü, gözyaşı olur.../ hoş gelirdin.../ ses tellerin titreşim olur dudaklarına vurur...vururdun.../ deprem olurdun, zede olurdu.../ hoş gelirdin.../ gece karası gözlerinde bebeklerin doğardı ışıl ışıl.../ gecesi gündüzü olurdun.../ hoş gelirdin.../ yazılmamış bir hikaye olurdu.../ giriş, sen; gelişme, sen; sonuç, sen.../ bir kahraman olurdun.../ hoş gelirdin.../ (serdar polat'ın şiiri)