Hayata dair...

A -
A +

OS - 2866 Tuşları gıdıklayın! * TURKCELL, TELSİM VE AVEA'dan; "OS" yazıp boşluk bıraktıktan sonra mesajınızı yazıyorsunuz, "2866"ya gönderiyorsunuz... Çok bir şey değil; "4 SMS / 8 KONTÖR"... Hadi bakalım, pamuk eller cebe... > SMS BÜLTENİ... Hilal anneciğim, doğum gününüz kutlu olsun... Ömrünüze bereket, gönlünüze nur dolsun, mutluluklar sizin olsun (...Bugrahan) Belki dağlarımda çiğdemler açar, uyur kar altında yediverenim... (...) Doğum günün kutlu olsun prenses, ben Timuçin Esen... Şaka şaka, eski oda arkadaşın... Nice yıllara... (...) Doğum günün kutlu olsun canım, mutlu olsun benim diğer yarım... SCS Rezzanım... Hep hayatımda ol... Yarım kalmış bir cümleyim, yarım bıraktın beni... (...T=Rabia) Hayata dair... İnsandan zaten ne beklenebilir ki?... Yeryüzünün bütün nimetlerini başından aşağı dökün, onu gırtlağına kadar mutluluğa batırın; öyle batırın ki, mutluluğun yüzeyine kabarcıklar yükselsin... Ona, yatıp uyumaktan, bütün gün kurabiye yemekten ve insan soyunun devamını getirmekten başka bir şey yapmasına gerek kalmayacak parasal gelir sağlayın... İşte bu insan, sırf nankörlüğünden ve rezilliğe olan eğiliminden dolayı, size ayaküstü bir oyun oynayacaktır... Bu olumlu ve akıllı davranışınızın içine, sırf kendi uğursuz ve başına beladan başka bir şey getirmeyecek hayalperest yanını sokacaktır... Kurabiyeleri kaybetmeyi göze alacak, oraya buraya koca burnunu sokacak, hatta belki de en olmayacak belanın, en berbat ekonomik durumun başına gelmesini isteyecektir... (...Dostoyevski) > Kadınlar & Erkekler Delikanlı evlenmek için kimi getirse bir türlü annesini razı edemiyormuş... Yakın bir arkadaşı "Bak sana benden bir tavsiye" demiş; "-Öyle bir kız bulacaksın ki aynen annene benzesin... Göreceksin annen ona bayılacak..." Delikanlı hayli araştırdıktan sonra öyle bir kız bulmuş... Görünüşü, konuşması, giyimi, hatta yemek yapması aynı annesi... Telefonda bunu arkadaşına anlatmış, "Eee... Vaziyet iyi o zaman" demiş arkadaşı... "Yok" demiş delikanlı sıkıntılı bir halde; "-Babam kızdan nefret ediyor..." > Tebeşir Tozu... "-Her yeni fikir, başlangıçta diğerleri arasında azınlıkta kalır..." (...Thomas Carlyle) > Bir yaş daha büyütenler Samsun'un Bafra İlçesi'nde bir kişi, olmayan sevgiliye gül göndertip, bir de telefonuna 330 YTL tutarında kontör yükletti... Edinilen bilgiye göre, Hükümet Caddesi'ndeki çiçekçiyi telefonla arayan kimliği belirsiz kişi, Bafra Devlet Hastanesi'nde görevli doktor olduğunu, hastaneye 13 adet buket gül siparişi vermek istediğini söyledi... Siparişleri veren sahte doktor, kontör almaya vakti olmadığı için vereceği numaraya kontör yükletmesini, parasını gülleri getirecek kişiye vereceğini de belirtti... Verilen telefona 330 YTL tutarında kontör yükleyen çiçekçi, gülleri de hastaneye götürüp uzun süre Serdar adındaki doktoru aradı, ancak bulamadı... > Temel'in yeri... Fadime köfteleri irili ufaklı yapıyormuş, -Niye hepsini aynı büyüklükte yapmıyorsun?... "-Temel piraz çeşutlu yemek yap dedi de..." *** Temel ölüm döşeğinde itiraflarda bulunuyormuş; -Fadime, birkaç kez aldattım seni seni, beni affet... "-Biliyorum Temel yorma kendini... O yüzden zehirledim zaten seni..." > S.Ö.Z. der ki; "-Aşk; yanındayken görmemek, yok olduğunda her yerde görmektir..." (...Yenisini iki gün aradan sonra edeceği müthiş S.Ö.Z.leri) > Bizimkiler... (...Acil durum anlatımları) Ercan yemeğe hazırlık yapıyor; "-Tamam ben ocağı çaya koyayım..." *** Talip, arkadaşından hızlı yürümesini istiyor; "-Gerpelleri aç biraz..." *** Mehmet sayfa çizen Cem'in duraklamasına kızıyor; "-Oynasana..." *** Bilgehan, telefonda adres tarifi veriyor; "-Aşağıda yukarı inerken dördüncü kat..." *** Cem'e telefon gelmiş, soruyor; "-Arayan bayan mı, kadın mı?..." > SÖZ'ün gelimi... (...İstanbullu olmak) Osmanlı döneminde taşradan gelenler, İstanbul hudutlarında durdurulurlar; "Şu maksatla geldim, falancayı göreceğim, filancanın yanında konaklayacağım, bir hafta kalacağım" gibi meramlarını anlatırlar; sonra İstanbul'a pasaportla girer gibi ellerine bir mürur tezkeresi (resmi geçiş belgesi) verilirdi... Süresi dolduğu halde dönmeyenler İstanbul'da kaçak muamelesi görür ve yakalandıkları zaman cezası verilirdi... Eğer taşralı, İstanbul'a yerleşmek için gelirse, o zaman daha çok hemşehrilerinin olduğu semtlere yerleştirilirdi... ... Bu semtler genellikle vezirler tarafından ve şöyle kurulurdu: Daire biçiminde birinci halkada yani merkezde; cami, hamam, mektep... İkinci halkada; pazar yeri, ticaret merkezleri, hanlar vs. Üçüncü halkada; evler... Dördüncü halkada ise; bahçeler, tarlalar, meralar, otlaklar... Bu sebeple İstanbul'un pek çok semti eski paşaların adıyla anılır: Koca Mustafa Paşa, Cerrah Paşa, Bayram Paşa, Piyale Paşa gibi... Bu paşalar buralarda önce altyapıyı hazırlamış, suyunu getirmiş; cami, mektep, hamam, çeşme yaptırmış, sonra insanlar yerleştirilirdi... ... Taşradan gelen kişinin, o mahallenin ahalisinden sayılması için geçmesi gereken süre beş seneydi... Bu beş sene boyunca o kişi ikametgah ilmühaberi alamaz, mahalleliden sayılmazdı... Çünkü mahalleli olmak itibar ve statü kazandırır, bütün mahalleli onun dürüstlüğünün kefili olurdu... İki mahallelinin şahitliği, onun sözlerini yerine getiren biri olduğunu ispatlamaya yeterdi... Ama mahalleli olabilmek, bütün bu itibar ve hakları kazanabilmek için bütün kötü huyları ve taşralılığı üzerinden atması, mahallelinin güvenini kazanması gerekirdi... > Bugünün buluşu > İlk kez bir elektronik aletin şeffaf kılıfının baloncukları patlatılarak stres atıldı... (...21.02.1962) > Şiir sefası... SEFERBERLİK Bir ferman yayınlattım, Yeni şiire dâir. Sana da celp çıkarttım, Ölçüsüz yazan şâir! ... Eve dönüş yoludur, Üçüncü Yeni hamle! Heceyle yaz, aruz kur; Şiiri aşkla demle! ... Vezinde zafer için, Tüm gemileri yaktım! Sözler hizaya geçin, Seferberlik başlattım! (...Sefa Koyuncu'dan) > sağdan - soldan (...İstanbul - Çay Ocağı - Çetin Yorulmaz) "-BAHATTİN ABİ'YE BORÇ VERMEYİN, ÇAY BORCUNU BİLE ÖDEYEMİYOR..." *** (...İstanbul - Duvar Yazısı - Fatih Çakmak) "-ÇÖPÜ DÖKTÜNÜZ MÜ?... ŞİMDİ KAÇMAYA BAŞLAYIN..." *** (...İstanbul - Asansör Kapısı - Can Selvi) "-UYARI... YÖNETİMDEN AYRILDIM, CANINI SEVEN ASANSÖR KULLANMASIN... TEHLİKELİDİR..." > sanatik kritik "-Fazıl, benim en derinimde, şimdiye kadar kimsenin ulaşamadığı bir takım boşlukları doldurdu... 'İnsanın delisi ve ölüsü vardır, arası yoktur' derler... O deli tarafımızda buluştuk... Bu ilişkide uçlarda buluşma durumu var... Ot gibi yaşayamıyoruz..." (...Hande Ataizi) > politik kritik "-Seçimi erkene alma arayışının altında 'Her geçen gün eriyoruz, seçimi yapalım ve bu gidişi durduralım' anlayışı var... E niye eriyorsun?... Niye 4 yılda yapmadın seçimi?... '4 yılda yaparsam o zaman cumhurbaşkanını seçemem ki' diye düşünüyorlar..." (...Deniz Baykal) > sportik kritik "-Başkanımızın hiçbir zaman işime karışma gibi girişimi olmadı ve olmayacağını da biliyorum... Herkes biliyor ki bu olduğu zaman ben burada olmayacağım... Ne başkan ne de herhangi biri işime karışmadı... Teknik konularda sorumluluk benimdir..." (...Arthur Zico) > hangi kategoriye gireceği kestirilemeyen, söz market seçici kurulun beğendiği, bu arada çerçeveye yetsin diye lafın bir şekilde uzatıldığı, süper bir çalışma... işte ölümü rakamlarla hatırlamak: geri sayım sen doğduğunda başladı... eğer (9) canlı bile olsaydın en fazla ( 8) kez kaçabilirdin ölümden... bil ki (7) düvele sultan dahi olsan yerin ( 6) mekan kalacak sana... ve en fazla (5) metre kefen götürebileceksin... kapatacaksın (4) açsan da gözlerini bu (3) günlük fani dünyada... azrail gelmeden (2) rekat namaz kılamasan da ecel geldiğinde (1) gün öleceksin... ve herşeyinle baştan aşağı kocaman bir ( 0)'la gittiğini bileceksin...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.