OS - 2866 Tuşları gıdıklayın! X TURKCELL, VodaFone VE AVEA'dan; "OS" yazıp boşluk bıraktıktan sonra mesajınızı yazıyorsunuz, "2866"ya gönderiyorsunuz... Çok bir şey değil; "2 SMS / 4 KONTÖR"... >> SMS BÜLTENİ... Mâsum ve Melike Sert'in evliliklerini "Bizimkiler" olarak tebrik ediyoruz... Tabii öncelikle kız babasını... (...söz) Köşeyi okumaya MMMR'nin Duvarı'ndan başlıyordum... Duvar olmayınca avara kasnak gibi köşede dönüp duruyorum... (...Begüm) Artık hayatımda çok şey değişti... Buna vesile olan Ömer abimden Allah razı olsun... (...CCnstn) Seni çok seviyorum Hicaziye Özkan... (...Mesut) Selam Türkiye; aha uşaklar buraya yazıyorum, bu ülkede Trabzonspor da var, unutmayın sakın ha... (...Trabzonlu Tatar) Başkent'in acı bekçisine selam olsun... Alayına İncesözlü Halil... (...~) Sayfadaki şu tüm branşlarda rezil ettigimiz FB'lilerin ağlamaları da olmasa; yatarken bize kim ninni söyleyecek?... (...Kurt Oğlu) Maksudiye 8-1 kurudil... 70 milyon okusun bunu yazan Maksudiye Spor Kulübü... (...a.s) >> Hayata dair... Eğer sen insanı insan olarak ve onun dünya ile ilişkisini de insancıl bir ilişki olarak görürsen, sevgiyi ancak sevgi ile, güveni ancak güven ile değiştirebilirsin... ... Eğer sanattan zevk almak istersen, sanat kültürüne sahip bir insan olman gerekir... ... Eğer öbür insanlar üzerinde etkili olmak istersen, öbür insanlar üzerinde gerçekten canlandırıcı ve uyarıcı bir etkisi bulunan bir insan olman gerekir... ... İnsan ile -ve doğa ile- ilişkilerinin her biri, senin gerçek bireysel yaşamının, iradenin nesnesine uygun düşen belirli bir belirtisi olmalıdır... ... Eğer sen karşılıklı sevgi uyandırmadan seversen, yani seven insan olarak senin dirimsel belirtin ile sen kendini sevilen insan durumuna dönüştürmüyorsan, senin aşkın da bir mutsuzluktur, talihsizliktir... (...K.Marx) >> itiraf reyonu... (...isim: burak saygın ...şehir: istanbul ...yaş: onsekiz) Abdullah Kış, ben ve birkaç arkadaş muhabbete dalmış oturuyoruz bir pastanede... Bir müddet sonra Abdullah'ın ilaç saati geldi ve garsondan bir bardak su istedi... Garson suyu getirdi biraz sonra hayretle "Aaa" diye bir çığlık geldi Abdullah'tan... "Ne oldu" diye sorunca bombayı patlattı: "-Suyu içtim ama ilacı içmeyi unuttum..." (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) >> Sizinkiler... Bu Vedat var ya... Daha muhabirliğinin ilk dönemleri.. Efes'in İspanya'da maçı var... Bunları da almışlar götürmüşler tabii... Uçakta yanına bir adam düşmüş, babacan bir tip... Nedir ne değildir derken muhabbeti koymuş; "Gazeteciyiz biz, maça gidiyoz" filan... "Öyle mi" demiş adam, "Ben de geleceğim maça..." Vedat, "Yav" demiş; "Gazeteden fiş istiyolar bizden... Bulduğun yerden bana da fiş topla"... "İyi" demiş bu da... Bir bakmış adam maçta... "Vaaay naber?... Topladın mı" demiş... "Topladım topladım" deyip bir tomar fiş vermiş buna... Sonra gitmiş basketçilerin yanına, "Olum kim bu adam" demiş; "Tam da protokol tribününde oturuyor... Çok babacan bir adam haaa"... Adam Efes'in başkan Tuncay Özilhan'mış... Sizinkiler'e Bizimkiler'e bir yere yaz işte... (Ceycey) >> Temel'in yeri... Bir şekilde ıssız bir adaya düşmüş olan Temel'in karşısına meşhur cin çıkmış... Günlerdir çaya hasret kalan Temel'e 3 isteğini sormuş... Temel; "-Şu denizin hepsi çay olsun..." İkinci hakkında adacıkların yemek olmasını istemiş... Üçüncü ve son istek için Temel sıkıntılı bir halde oradan oraya dolanıp düşünüyormuş... Uzun bir süre geçince, "Eee, hadi son isteğini de söyle" demiş cin... Temel yüzünü buruşturup sıkıntılı bir halde; "-Ne olur, ne olmaz... Sen gitmeden bir demlik bırak da öyle git..." >> Bizimkiler... Ercan; Akşam muhabiri Bahadır'la G.Saray'daki gelişmeleri konuşuyor... Bahadır bir yandan markette alış veriş yapıyor, bir yandan da, "Kim gelecek, kim gidecek" diye transferleri anlatıyor... Öyle ki; aradan oldukça uzun bir süre geçiyor ve konuşma eve gidene kadar sürüyor... Bahadır birden "Eyhaaahh" diyor; "-Markete arabayla gitmiştim, eve yürüyerek geldim..." >> Bir yaş daha büyütenler Arnold Schwarzenegger'in "Ufaklık" filmindeki gibi Hindistan'ın Nagpur şehrinde yaşayan Sanju Bagat'ın karnı birkaç ay içinde hızla büyüdü... Arkadaşları "Hamile misin" diye alay bile ettiler... Bir gün nefes darlığı çekince hastaneye kaldırıldı... Doktorlar, "Karnında tümor var" dedi... Ameliyata alınan Bagat'ın karnında tümör yerine bir insana rastlandı... Başında saçları, kol ve bacaklarında ise kas oluşumları gözlenen insanın kalbi karından çıkarılınca durdu... Doktorlar bunun tıp tarihinde 90 kez görülmüş "Fetus in fetus" vakası olduğunu belirledi... Yani Bagat, 36 yıldır ikiz kardeşini taşıyordu... >> Kadınlar & Erkekler Yaşlı adam, genç kıza iltifat ediyormuş; -Ah dünya güzeli... Ah rüyalarımın kadını... Ah uğruna her şeyimi feda edebileceğim insan... Hayatım boyunca neredeydiniz?... "-İlk yarısında zaten yoktum efendim..." >> Bugünün buluşu İlk kez ev alan bir sanatçı için, "Evlendi" başlığı atılarak merak ettirici bir şekilde duyuruldu... (...10.06.1986) >> MMMR'İn duvarI... Seçimler yaklaşmadan, Avustralya'ya transferini halletsinler şu Hakan Şükür'ün... AK Parti'den adaylığı kesinleşiyor... (...Memedağa & Memedağanın mumcusu) >> sanatik kritik "-Tuna'nın eski eşine geri döndüğünü öğrendim... Yaşadıklarımdan dolayı çok acı çektim, çok utandım bir süre... İnsanların yüzüne nasıl bakacağım diye düşündüm... Sonra fark ettim ki aslında utanması gereken ben değilim..." (...İclal Aydın) >> politik kritik "-Partimize yeni katılanlara vitrin yaklaşımını çok çirkin bulurum... Ben en mükemmel varlık olan insanın hiçbir tanesine piyasadaki bir manken gibi bakamam... Ben manken değil siyasetçi arıyorum... Merkezdeyiz, ne sağa ne sola kaymadık..." (...Tayyip Erdoğan) >> sportik kritik "-Roberto Carlos Dünya Kupası'nda oynamış çok değerli bir oyuncu... Ama ben 34 yaşındaki bir oyuncuya 4 milyon YTL gibi bir para vermem... Bir futbolcuya 4 milyon YTL verirseniz o takımda ahengi sağlamak çok zor olur..." (...İlhan Cavcav) >> S.Ö.Z. der ki; "-Beklenenden iyisini vermediğin sürece vermiş sayılmazsın..." (...Sadece "iyi" dedirten müthiş S.Ö.Z.leri) "söz'ün gelimi" başlıklı "külkedisi" masalı "esra beylik"ten: külkedisi kaçarken, pabucu ayağından fırladı... ertesi gün prens; ayağı bu pabuca sığacak genç kızı aramaya koyuldu... ülkenin tüm kızları, prens tarafından beğenilmek için, ayaklarını daha ufak hale nasıl getireceklerinin çabasına giriştiler... işte o gün bu gündür kadınlar, ayaklarını, erkekler tarafından belirlenmiş kalıplara sıkıştırmaya çalışır, böyle yaparak erkeğin "prensesi" olacağını düşler dururlar... zaman geçtikçe topallamasının, kendini depresif hissetmesinin sebeplerini sürekli kendi eksikliklerinde arayarak... ve pabucun ne denli geçerli olduğunu düşünmeden... erkekler ise ellerindeki "ayakkabıya" (veya düşlerindeki kalıba) "ayağını" (kendini) sıkıştıracak kadını arar; "ayağı sıkışmış" bir kadının ne denli gerçek, ne kadar huzurlu, mutlu olacağını düşünmeden... ve birlikte yalınayak yaşayabilmenin özgür keyfinden habersizce...