Hayata dair...

A -
A +
Hayata dair... Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek, zayıfların alkışını ve sevgisini kazanmak ve yalan söylememek için bana yardım et... Eğer bana para verirsen, mutluluğumu alma, Eğer bana güç verirsen, beni muhakeme yeteneğimden, Eğer başarı verirsen, beni alçakgönüllüğümden, Eğer bana alçakgönüllülük verirsen, beni saygınlığımdan yoksun bırakma... Benim düşüncelerime katılmıyorlar diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme... Kendimi sever gibi diğerlerini sevmeyi, ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi yargılamayı öğret bana... Başarılı olduğumda sarhoşluğuna izin verme, Başarısız olursam umutsuzluğa düşmeme, Başarısızlığın başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla... Hoşgörünün, güçlerin en büyüğü olduğunu ve intikam arzusunun zayıflığın ilk görünümü olduğunu öğret bana... Eğer beni paradan yoksun bırakırsan bana umudu ve eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan, başarısızlığı yenebilmek için bana irade gücünü bırak... Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücü ver bana, ...Ve eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücü ver bana... (...Gandhi) Tuzaktan Kumanda... (...NTV - Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi?) SUNAY AKIN (Sirkeci Garı'nda): İşte programımızı izleyen seyircilerden biri... ADAM (İtiraz ederek): Yoo, biz trene bakıyoruz... Aynı o hesap... "Ders almam, veririm" diyen Fatih Terim, Yunanistan maçı öncesi oyuncularını toplamış... Demiş ki; "-Sanıyorum, bir kez daha en baştan başlamalıyız... Şimdi bakın, bu kolumun altında duran şey toptur..." Arka sırada duran Tuncay konuşmayı kesmiş; "-Hocam... Bir kere yakından görebilir miyim acaba?..." Temel'in yeri... Temel; beş litrelik pet şişedeki suyu bir dikişte içeceğine dair arkadaşlarıyla iddiaya girmiş... "Bana beş dakika müsaade eder misinuz" diye izin istemiş... Arkadaşları peki deyip beklemişler... Beş dakika sonra Temel gelmiş... Merak eden arkadaşları sormuş; -Nereye gittin Temel?... "-Hiiiç... Denedim, içebiliyorum..." Bizimkiler... Cem bayram ziyareti için gittiği bir evin bahçesindeki köpekle göz göze gelmiş... Saldırıda uğradığı heyecanla anlatıyor; "-Valla Red Bull gibi bir şeydi..." Sizinkiler... Bayram ziyareti için gelen ufaklığa çikolata uzattım... "Amca yaa" dedi, "Harçlık yok mu?..." Bunu çok sevimli söyleyince, "Evladım kusura bakma bozuğum yok" diye savunmaya geçtim... "Ben bozayım amca" deyip 50 YTL'nin üstünü 45 YTL olarak geri verdi... Bu günleri de gördüm ya... (...Salim Ergün'den) Tebeşir Tozu... "-Mutluluk; iyi bir sağlık ve kötü bir hafızadan başka bir şey değildir..." (...Albert Schweitzer) itiraf reyonu... (...isim: meryem ...şehir: adana ...yaş: onyedi) Size ablamı rezil etmek istiyorum... Adana'nın öğle sıcağında yola koyulmuş ablamın davetiyelerini dağıtıyoruz... Hava çok sıcak, üstümüzden ter akıyor ve davetiyeyi verecek yer oldukça uzak... Yolu yarıladık, ablam söylenmeye başladı, "Off biz bunları nasıl bitireceğiz" diye... Gideceğimiz yere az kalmıştı ki bir ciyaklama koptu... Evet kendi davetiyesini evde unutan bir ablam vardı. (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) İğnelik... KUVANTUM Kuvantum olayları, Fen diliyle anlatmak. Karanlık detayları, Deneyle aydınlatmak. ... Kuvantum ateistin, Hizaya gelişidir... Rabbânî bir hikmetin, Fen yoluyla keşfidir... ... Kuvantum inkârın, Maddeciliğin sonu. Çözülüşü sırların; Dinin, fen versiyonu. (...Sefa Koyuncu'dan) Bugünün buluşu > İlk kez bir futbolcu; attığı golden sonra, "Senin payın" mahiyetinde parmağıyla pası veren arkadaşını işaret etti... (...15.10.1985) Kadınlar & Erkekler SORU: Erkeklerle bulutların ortak noktası nedir?... CEVAP: İkisi de çekildiğinde gün güzel olur... ... SORU: Bir kadının neden güzel olması, akıllı olmasına tercih ediliyor?... CEVAP: Erkekler, düşünme yerine görmeyi daha iyi becerebildiklerinden... ... SORU: Mantar ile erkek arasındaki fark nedir?... CEVAP: Mantarın kültürü var... ... SORU: Erkekler eşit bir ilişkiyi nasıl tanımlar?... CEAP: Siz pişirirsiniz, erkek yer... Siz temizlersiniz, erkek kirletir... Siz ütülersiniz, erkek buruşturur... ... SORU: Düşünme yeteneklerinin yüzde 90'ını kaybetmiş erkeğe ne denir?... CEVAP: Dul... (...Sema Beyan) ...gündemin kırıntıları... Yapay zekâ uzmanları, "Birkaç on yıl içerisinde robotlarla evlilik mümkün olacak" demiş... İyi de; şimdikinden farkı ne olacak?... MMMR'in duvarı... -Hocam bu göl bu mayayı tutmaz... "-Ben ders almam veririm..." S.Ö.Z. der ki; "-Aşk; iyi ve kötüye gidişte bitmez... Yerinde durursa yok olur..." (...Şekerin erimesini beklerken, o boşlukta ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) sanatik kritik "-Gazeteciler, 24 yıldır bana aynı soruları soruyor... Akıllı insana sonuna kadar eğilirim, ama tenis maçına gelip, tenis topunun rengini bilmeyenler var..." (...Hülya Avşar) politik kritik "-Korku bulutları sardığı için Amerika dost düşman demeden, ülkesine giren herkesi 'don gömlek' bırakıyor, ayakkabısına varıncaya kadar çıkartıyor..." (...Tayyip Erdoğan) sportik kritik "-Ligde başarısız olmamızın sebebi diğerleriyle aramızdaki fark... Kalitesi düşük takımlar sertliğe başvuruyor... Haliyle bu da takımın hızını kesiyor..." (...Arthur Zico) "Söz'ün gelimi" konulu, "Gelin İstanbullu olalım" başlıklı "Ali Taşdelen"denemesi: Ne İstanbulluyum diyenler tanıdım, nerede yaşadıklarının farkında değillerdi... Orada yaşamayı İstanbullu olmak sanıyorladı... Halbuki hissetmiyorlardı, duymuyorlardı... Ama İstanbullu olduklarını sanıyorlardı... İstanbullu olmanın farkını bilmiyorlardı ki... İstanbul'u her zaman sonra geleni düşünürdü... Her zaman büyüğünü sayar, küçüğünü severdi, hürmet etmeyi, örnek olmayı bilirdi... Ve her zaman ona göre davranırdı... Oysa onlar bunları bilmiyor, öğrenmek istemiyor, ama İstanbullu olduklarını sanıyorlardı... Eminönü`nden vapurla Kadıköy'e geçerken martılarla konuşmayı, boğaz turunda Kanlıca'da mola verip yoğurt yemeyi, Hisar'ın yanından süzülürken geçmişe dalıp, Sancak elde karşı yakayı selamlamayı, Beykoz'dan salına salına geçip Kavak'ta Karadeniz'e karşı akşam çayı içmeyi... Ve bunların ne anlama geldiğini, burada yaşayıp da buralı olmayanlar bilemez ki... Sizlere sesleniyorum İstanbul`da yaşayanlar... Burada doğmak gerekmiyor buralı olmak için... Burada yaşadığımız için İstanbullu olmamız gerekiyor... Gelin, "Nerelisin" diye soranlara "İstanbulluyum ben" diyelim bundan sonra... Sonra... Sonra mı?... Artık İstanbullu gibi davranıp, İstanbullu gibi yaşayalım...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.