hayata dair...
Kader eninde sonunda
öyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar...
Görünen ya da görünmeyen zaman içinde
herkes günahlarının bedelini öder...
Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez,
kimseyi aşağılamaz, kimsenin arkasından konuşmaz,
kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz...
Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz...
Önüne çıkan maddi-manevi engellerin
kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir... (...Epiktetos)
kadınlar & erkekler
Kadın işine giderken çantasını belediye otobüsünde unutmuş...
Bulup haber vermişler, çantasını teslim almaya İETT'ye gitmiş...
Kayıp eşya memuru çantanın içindekilerin iki sayfa tutan listesini getirmiş, kontrol etmişler...
Kadın teşekkür ederek bankın üzerindeki eşyalarını çantasına yerleştirmeye başlamış...
Tam o sırada bürodaki bütün memurlar başına üşüşmüş...
"Affedersiniz" demiş memurlardan biri;
"-İzlememizde bir sakınca var mı?... Hepimiz denedik, bütün bunları çantanıza sığdıramadık... Nasıl becerdiğinizi görmek istiyoruz..."
Tuzaktan kumanda
(...NTV - Haydi Gel Bizimle Ol)
YAĞMUR ATACAN: Biz aslında Pınar'la etrafta konuşulduğu kadar çok girmedik yaş konusuna... Yaş konusuna girdiğimizde...
ÇİĞDEM ANAD: İş işten çoktan geçmişti...
***
(...FOX TV - Şansa Bak)
YARIŞMACI: Benim bildiğim Hindistan, Brezilya'nın orada bir yerlerde olmalı...
AHMET ÇAKAR: Çıkar bakayım gözlüklerini, yum gözlerini... Hah, tamam, şimdi seni resetleyeceğim...
tebeşir tozu
"-Mert bir düşman, tırnaklayan bir dosttan daha iyidir..." (...Brentano)
Temel'in yeri...
Temel pazarda hamsi satıyor... Müşteri gelmiş;
-Hamsinin kilosu kaçadır?...
"-Bir milyon..."
-Bu ufak tefek hamsinin kilosunu bir milyondan mı veriyorsun?...
"-Siz onun ufak tefek olduğuna bakmayın, sülalesi geniştir onların..."
Kelimenü...
Bir okuyucumuzdan gelen e-postayı onun imzasıyla yayınlamıştık... Şu uyarı onun üzerine geldi;
"Türkçe sözlüğümüzden alıntılar' diyerek yer verdiğiniz kankamatik, çayyaş, jeloğlan vd. kelimeler, 'Kelimenü' adlı kitaptan alınmıştır...
Ekte kitabın geniş bir özetini bulabilirsiniz. Kitabın yazarı Hakan Yaman hayatta olmadığından özellikle hassasiyet gösteriyoruz..."
Bu düzeltmeyle birlikte Elma Yayınevi'nden çıkan bu kitaptan yeni alıntılar yapıyoruz;
...
Destetik cerrahi
Yaş ilerledikçe sarkan, dökülen vücut parçalarını botoks, silikon türü yapı malzemeleriyle destekleme ilkesine dayanan tıp dalı.
...
Silenci
Trafik ışıklarında duran arabaların camlarını üstünkörü sildikten sonra sürücülerden ısrarla ve arsızca para dilenen kimse.
...
Notlakçı
Üniversitede derslere girmeyen, sınavlara başkalarının notlarından fotokopi çekerek hazırlanan beleşçi ve hayta öğrenci.
...
Din Kişot
Hiçbir tehlike yokken "din elden gidiyor" yaygarasıyla ortaya fırlayıp kendi uydurduğu hayali kişilere saldıran art niyetli siyasetçi veya iyi niyetli, ama fanatik ve dar görüşlü kimse.
...
YÖKten dinci
Bir tür din hâline getirilen YÖK ideolojisine körü körüne inanan, eleştirilmesine tahammül edemeyen bağnaz akademisyen.
...
Shopşal
Büyük alışveriş merkezlerine gidip saatlerce aylak aylak dolaşan, mağazaların önünde dakikalarca dikilip boş boş vitrine, içerideki bayan görevlilere bakan işsiz, güçsüz ve alık kimse.
...
Chate oluşturmak
İnternette chat yaparak tanıştıkları kimselerle buluşup onları soymak amacıyla örgüt kurmak.
...
Üryantal
Zerre kadar ritim duygusu, müzik kulağı veya vücut kıvraklığı olmayan, sırf orasını burasını göstermek için sahneye, ekrana çıkan kadının yaptığı dandik göbek dansı.
...
Yengeli beslenme
Bir bayan diyetisyenin her lokmanızı saydığı, karbonhidratını, proteinini, tuzunu, şekerini, meyvesini en ince ayrıntısına kadar hesap edip elinize verdiği reçeteye göre beslenmeniz.
kritik
"-Televizyonda çok fazla sanatsal tatmin olduğunu düşünmüyorum...
Benim inandığım senaryoyu seyirci sevmiyor...
Reyting kazandıran seyirciyle de ben aynı fikirde değilim..." (...Demet Akbağ)
itiraf reyonu...
(...isim: mücahit ...şehir: muğla ...yaş: on beş)
5 sene önce memleketteydik ve orada yaşayan dayımın oğlu Şevki ile sabah dışarı çıktık...
Evin önündeki bahçede dolaşırken, ben; "Bu bahçedeki ağaçları benim anneannem dikmiş" dedim...
O da, "Hayır... Benim babaannem dikmiş" dedi...
Biraz konuştuktan sonra, onun babaannesiyle, benim anneannemin aynı kişi olduğu ortayaçıktı...
Neden böyle bir karışıklık oldu bilmiyorum ama büyük ihtimal uykusuzluktan...
(omer.soztutan@tg.com.tr
itiraf edin, rezil edelim...)
S.Ö.Z. der ki;
"-Sonuca razı olarak yapılan atışlar hedefi bulur..."
(...'Az bekleyen çok kazanır'
gibi ama müthiş S.Ö.Z.leri)
Bizimkiler...
-Ömer Bey nerde oturuyorsunuz?...
"-Beylikdüzü..."
-Yok onu demedim, uçakta nerde oturuyorsunuz?...
"-Haa... D-12..."
...
Bir basın seyahati böyle başlarsa, gerisini düşünün artık...
Neyse ben Antalya'da biraz gezip, eğleneceğim...
İnanın sırf sizin için yani...
