
Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler... Birkaçını toplayıp 30 santim yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar...
Metal zemin ısıtılır... Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler... Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar...
Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler...
...
Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.
Artık hepsinin 30 santim zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır...
Zemin tekrar ısıtılır... Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 santim zıplarlar... Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler...
Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı 'hayat dersi'ne sadık hâlde yaşarlar...
Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar...
...
Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel varlığını sürdürmektedir.
Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.
Bu pirelerin yaşadıklarına "cam tavan sendromu" denir...
Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır.
...
Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir.
İnsan inandığına denktir.
Yapabileceğini düşündüğü kadardır.
"Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar...
Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar..."
(...Dr. David J. Schwartz)
bizimkiler
Bina klimalardan dolayı hafiften sallanınca,
BİLGEHAN: Deprem oluyor galiba...
SERDAR: Yok be abi, bu saatte deprem mi olur?...
kadınlar&erkekler
(..."Kadınlar ve erkekler arasındaki ince çizgi" Barbaros Duman'dan)
-Kadın kavga çıkmamasını istediği vakit konuşmak ister,
-Erkek ise kavga etmek istediğinde konuşmaya başlar...
...
-Kadın duygularının anlaşılması için oyun oynar,
-Erkek ise duygularını saklamak için rol yapar...
...
-Kadın "git" dediğinde erkeğin kalmasını istiyordur,
-Erkek ise "git" dediğinde kadın çoktan gitmiş olmalıdır...
...
-Kadın gelecek kaygısı duymamak için evlenir,
-Erkek ise evlendiğinde gelecek kaygısı duymaya başlar...
...
-Kadın istemediği bir cevap
duyunca yeni sorular üretir,
-Erkek ise istemediği bir
cevap duyunca daha önceki
soruları unutur...
söz der ki
"-Getirdikleriyle mutlu olmak yerine; beklediklerinin gelmesine gözünü dikenler, hayatı kaçıracaktır..."
(...İlhamı alır almaz ettiği
müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...NTV - Dünya Kupası)
GÜNTEKİN ONAY: Sürpriz diyebileceğin bir sonuç var mı kupada?...
SERGEN YALÇIN: Gerek elenenler gerek kalanlar benim beklediğim sonuçlardı...
GÜNTEKİN ONAY: Güney Afrika için de evlerine dönüyor diyemeyiz çünkü zaten evlerindeler...
temel'in yeri
Temel; gece bekçisi aranan iş yeri ilanını görünce başvurmuş...
"-Gece bekçisi arıyormuşsunuz?..."
-Evet... Ama çok zor bir iştir... Başarılı olacağınıza dair bize nasıl bir garanti verebilirsiniz?...
"-Efendim uykum çok hafiftir... En küçük bir gürültüde hemen uyanırım..."
İğnelik
> OSMANLI'DA BAŞBAKAN
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük denizcisi Cezayir Beylerbeyi Barbaros Hayreddin Paşa, Kanûni Sultan Süleyman devrinde İstanbul'a gelir. Kapdan-ı deryalık için Sadrazam (Başbakan) İbrahim Paşa ile görüşmesi gerekir. Paşa ise o sırada Halep'tedir. Barbaros, kuş uçuşu 880 km'lik yolu at sırtında katederek, 10 günde Halep'e varır; Başbakanla görüşür ve yine 10 günde İstanbul'a döner. Konu bir tayin meselesidir... Şimdi bakıyorum da, terör gibi hayati bir konuda muhalefet liderleri, Başbakanın davetine icabet edip görüşmekten imtina ediyor. Neden acaba? Burunları mı büyümüş, yoksa daha da beteri...
"-Türk devlet geleneğinin çivisi mi çıkmış!.."
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
