Banu Kiremitçi Bozkurt; başarılı bir senarist, iyi bir anne... O büyük temizlik için süper tavsiyeleri var... Bir kısmını başarmak bile "Yenilenmek" adına isabetli olur sanırım;
Yazmayan kalemleri, sayfası bitmiş defterleri, kulpu kırık fincanları,
"Zayıflayınca giyerim" kotunu, son 5 senedir giymediğiniz kıyafetleri,
Arka balkona tıkıştırdığınız, "bi'gün yüzünü yenilerim pırıl-pırıl olur" dediğiniz o sandalyeyi,
"Belki bi'işe yarar" diye tuttuğunuz dibi kararmış tencereyi,
Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları,
Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı,
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (onları çalacak teyp mi kaldı Allah aşkına) artık atın.
...
Ohh! Bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?
Şimdi ihtimalleri atın.
"Olacaktı, son anda olmadı, ileride olur mu ki"leri atın; olmamış işte.
Takılıp kaldığınız o günü, düşünüp durduğunuz o lafı da atın.
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü,
Alındığınız, gücendiğiniz, öbürünün hiç umurunda olmayan o hadiseyi atın.
O gözünüzün kesmediği veya deneyip beceremediğiniz yemeğin tarifini,
Kesip sakladığınız eski gazete kupürünü, içinizi kemiren o ukdeyi atın.
...
Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi.
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor),
Depodaki koşu bandını atın.
Cevabı olmayan soruları, kaçırdığınız fırsatları, atıldığınız işleri, beceremediğiniz ilişkileri, "kişisel gelişim" kitaplarını atın.
...
Arkanızdan konuşanları, önünüzü kapayanları, alamadığınız terfiyi,
Oturamadığınız evi, "şimdiki aklım olsa"ları, aldığınız en kötü karneyi; hattâ en iyi karneyi, çalışmayan saatleri, işe yaramayan fikirleri,
Kaçan trenleri, gelmeyen trenleri, zamansız yaşlandıran dertleri, halının altına süpürdüklerinizi,
Dolabın dibine iteklediklerinizi, atın anacım.
Bakın, ne güzel güneş çıktı.
Selfie'ye Türkçe karşılıklar...
![]() |