İtiraf reyonu

A -
A +

(isim: oradaydım... şehir: rize... yaş: yirmibir...) Rize'de bir öğrenci yurdunda kalıyorum... E doğal olarak sigara içmek de yasak tabii... Ama bizim Rizeliler'in Karadeniz inadı tutmuş ya... Dururlar mı hiç?... Gizli gizli çamaşırhanede tüttürüyor her akşam... Yine bir akşam İsmail inmiş tek başına aşağıya, tabuta çivi çakıyor... Tam o sırada yurt müdürü de çıkageliyor... İsmail sigarayı atıyor... Hiçbir şey olmamış gibi geliyor yanımıza... Olayı anlattıktan sonra yırttığını şu sözlerle iddia ediyor: "-Ama o beni görmedi ki... Sadece kafamı gördü, nerden tanıyacak?..." (Ben şivesiyle yazamadım... Siz yazabilirseniz -hiç sanmyorum ama - daha hoş olur...) (isim: yunus... şehir: adana... yaş: yirmi...) Geçenlerde Adana yollarında yürürken bir adamla karşılaştım, "N'apıyon burda" dedi, ben de "Hiç geziyom" dedim... Adam tutup beni dövmeye başladı... Sonra ben de aynı adamla bir daha karşılaştım... Gene beni dövdü... Bir daha karşılaşınca sordum "Beni niçin dövüyon" diye... "Bak oğlum bu yollar sana göre değil... Git evinde otur televizyon seyret" dedi... "Ne alakası var şimdi ya" diye itiraz ettim, "Bu yol huzurevinden kaçanları yakaladığımız yol" dedi; "-Her ne kadar genç görünsen de huzurevinden kaçtın sandım onun için dövdüm..." (isim: yönetici... şehir: ankara-erzurum karışık... yaş: 1963 doğumluyum işte neyse...) 1997 yılında bir ev satın aldım... Eve taşındığımda ilk toplantıda beni yönetici seçtiler... Kapıcımız olmadığı için aidat yok. Sadece ayda 1 milyon (1 YTL) elektrik - su parası topluyoruz. Toplamak da ne toplama ama, insanlar onu bile vermekte zorlanıyor. Bir iki ay derken baktık olmayacak yönetici yardımcısını yanıma alıp çaresiz aidatları kapıdan tahsil ediyoruz. Kendi kendime de; "Şu işe bak kapıcı gibi aidat topluyoruz" diye düşünüp sinirleniyorum. Bu arada çaldık bir kapıyı. İçerden "Kim o" diye seslenince, benden gelen cevap; "kapıcı..." Hepten sinirlendim... Gerçi sonunda alıştık ve her ay biz topladık aidatları. Hem de ikinci senede bile... bizimkiler Cem telefonunu kanalizasyon çukuruna düşürmüş... Tam düşerken de telefon çalmış, "Tüh, arayanı nasıl öğreneceğiz şimdi" demiş... Cahit MSN'deki fotoğraf penceresine Ergun Gürsoy'un resmini koymuş, bir haftadır Engin Abi'yi işletiyor... Engin Abi, "G.Saray Kulübü süper bir program yapmış, online habercilik yapıyoruz" diye hava atıyor... Ziya Eminönü Belediyesi ile YTL denetimini takip ediyor... İlk YTL'yi kaybeden vatandaş olarak tarihe geçiyor... Bekir'e Ali Babacan'ın programını takip etmesini söylüyorlar... "Haberim var" diyor; "-Bugün bacanağı evlenecek..." Rakamlarla Sözler... (Deniz Baykal'ın şu anki durumuna en çok gidecek söz hangisidir?...) % 1: Siyasette boğulanlar, DENİZ'de boğulanlardan fazladır... % 3: DENİZ'i sev ama kıyıda dur... % 5: Gemilerin çoğu bir insan yüzünden batmıştır, DENİZ yüzünden değil... % 7: Her kanat DENİZ'i aşamaz... % 9: Kaptanın ustalığı DENİZ durgunken anlaşılmaz... % 11: Yalnız DENİZ bilir, denizlerin derinliğini... % 13: İyilik yap, DENİZ'e at.. % 15: DENİZ suyu gibi, ne içilir, ne geçilir... % 36: DENİZ'e düşen yılana sarılır... Son sözleri... "-Biz Beşiktaş'a para veririz, İstanbulspor'u yensin diye..." (Aziz Yıldırım - Sürpriz çıkışlarından birini yaparken...) "-Bırakın be... Polat'ım ben Polat..." (Necati Şaşmaz - Rolünü gerçek hayatta sürdürünce...) "-Boşver, hoca değişmiş nasıl olsa... Benim devamsızlıklar silinmiştir..." (Yattara - Tatilden dönmek istemeyince...) "-Baykal, genel merkeze yaklaşmayayım diye bana rüşvet teklif etti..." (Mustafa Sarıgül - Suçlama olayını abartınca...) temelin yeri Av mevsimi kapanmış, avlanmak yasak... Bizim Temel dayanamamış gitmiş bir keklik vurmuş, eline almış... Ki o anda bekçi çıkıp gelmiş; "Ne o elindeki" demiş, "Ne yapıyorsun sen?... Avlanmak yasak, bilmiyor musun?..." Temel kekliğe bakmış, bekçiye bakmış; "-Ben de tam bunu size getiriyodum... Her yerde av yasak av yasak yazıyor, bu böyle havalarda uçuyor..." hayata dair... İznin olmadan nasıl tutabilirim ki ben seni?... Hem hak ediyor muyum böyle bir serveti acaba?... Yok, bu hediyeye lâyık görmüyorum kendimi, Üzerindeki haklarım da böylece geri dönüyor sana... ... Değerini bilmiyordum, kendini bana verdiğin zaman, Ya da sen yanlış tanıyordun kendini verdiğin kişiyi İşte bir yanılgı sonucu verdiğin o muhteşem armağan, Yanlışlık ortaya çıkınca, sahibine geri dönüyor... ... Bu rüya sürdükçe mutluluktu sahip olmak sana, Uykumda bir kraldım, ama bir hiçim uyandığımda. - Shakespeare -

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.