
(...isim: ahmet fehim gültekin ...şehir: istanbul ...yaş: ondokuz)
Bir gün kız arkadaşımla geziyoruz... Aradan iki saat kadar geçti, espriler havada uçuşuyor, mutlu bir tablo çiziyoduk... Taa ki diğer kız arkadaşım gelene kadar...
Karşıma geçti, sanırım yanımdakini akrabam zannetti ve "Nasılsın" diye sordu... Renkten renge girdim, sesim titreyerek "İyiyim" diyebildim... Yanımdaki kızı sordu, "Tanıştırmayacak mısın" diye, ben de "Arkadaşım" dedim, o da anlamadı...
Bu sefer diğeri sordu "Bu kim" diye, ben de "O da arkadaşım" diyecektim ki o anda "Sevgilisiyim" dedi... Yanımdaki "Ben de" dedi...
Kızlar ikisi bir kuvvet oldu, birer tokat patlatarak kol kola gittiler...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
temel'in yeri
Karadeniz sahillerinde tatil yapmak isteyen bir aile, turizm broşürlerine bakarken tam istedikleri gibi bir otel bulmuşlar...
Broşürdeki telefonu arayan adam, görevli Temel'e oteli nasıl bulacaklarını sormuş...
"Çok kolay efendim" demiş Temel;
"-Otelimiz plaja bir taş atımı mesafede... Görmemeniz mümkün değil..."
-Sizin otel olduğunu nasıl anlayacağız?...
"-Pencerelerindeki camları kırık olan otel..."
hayata dair
Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş...
Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış...
Çukur bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş...
Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına:
"-Çukur çok derin... Dışarı çıkmanız imkânsız..."
...
Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler...
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış...
Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış...
Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş...
...
Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadan son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmış...
Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamıştı...
Çünkü o sağırdı...
Siz de olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın... Onların yüreğinizdeki umudu çalmalarına izin vermeyin...
(...Paul Estridge)
bir film diyaloğu
"-Para mutluluk getirmez bunun farkındayım... Ama bir süreliğine de olsa acıları erteler..."
(...Psycho filminden)
söz der ki
"-Bekar hiçbir şey bilmeyip, her şeyi söylemeli... Evli her şeyi bilip hiçbir şey söylememeli..."
(...İki kişilik sessizliği ön plana
çıkaran müthiş S.Ö.Z.leri...)
tuzaktan kumanda
SERDAR: Emin Abi bu ne baklavası?...
EMİN: Olum soru sorma ye işte... Ev baklavası...
SERDAR: Sen de bizi kandırıyorsun haa... Ne ev baklavası, kutuda Koksa yazıyor?...
EMİN: Yav adı ev baklavası, sus da ye...
xxx
VODAFONE MESAJI: Mayıs dönemine ait faturanız 23 milyondur... Ödeme yaptıysanız bu uyarıyı dikkate almayın..."
TALİP'İN CEVABI: Arkadaşın bana borcu var, alınca ödeyeceğim...
xxx
SERDAR: Bu kim yav... İkide bir çaldırıp kapatıyor...
FATİH: Numara kaçla başlıyor?...
SERDAR: Kimsesiz çağrıdan arıyor...
tuzaktan kumanda
(...Azerbaycan'ın AZ-1 Televizyonundan Titanic seyretmek)
"-Söz ver bana Rose, yahşi olacahsan... Evlenecehsen, körpelerin olacah..."
-Söz verirem Jack, söz... Meni bırahma, gayıhh geliyir... Jack, gayııh bizi aparacah Jack...
"-Seni hiç unutmayacam Rose, söz verirem..."
İğnelik
> BİR ÂHENGİN DOĞUŞU
Ecdâdımızın asırlarca şaheser mısralar meydana getirdiği aruz vezninin, deve yürüyüşünden alınması gibi, rubâi vezninin de çok hoş bir hikâyesi var. Şâir Rûdekî'ye, -işittiği an- rubâi veznini düzenlemede ilhâm kaynağı olduğu söylenen âhenk, şudur: İran'da, bir çocuk, birkaç arkadaşıyla ceviz oynarken, cevizin yuvarlanmasını Horasan şivesiyle, şöyle anlatır:
"-Galtân galtân hemî reved tâ bun-i gûr."
Türkçesi: "-Yuvarlana yuvarlana çukura gidiyor."
Sefa Koyuncu
sefa.koyuncu@tg.com.tr
