(Dünyanın hakimi erkekler olsaydı...) -Başını sallamak veya saatine bakmak, "seni seviyorum"a içten bir cevap olarak kabul edilirdi... -Maç seyerettiği sırada eşinin onunla konuşmaya ihtiyacı olursa, görüntüsü ekranın sağ alt köşesinde bir kutucukta belirirdi... -Her yıl, maaşına yapılacak zam, tuttuğu takımın ligdeki puanına orantılı olarak hesaplanırdı... -Her şirkette en matrak adam Yönetim Kurulu Başkanlığı'na getirilirdi... -Akşam yemeğinden sonra çöp kutusu kendiliğinden dışarı çıkar, yükünü boşaltır ve içeri girerdi... -Bazı özel günlerin tarihi de değişirdi... Sevgililer Günü 29 Şubat'a alınırdı... (4 yılda bir kutlansın diye) -"Ligde bu hafta" ya tek alternatif program. "Ligde bu haftaya farklı bakış" olurdu... Sokaktan spor araba çalmak suç sayılmazdı... Yalnız ertesi gün deposu dolu olarak aldığınız yere geri bırakmak şartıyla... -Telefonda konuşma süresi 15 dakikayı geçince görüşme otomatikman kesilirdi... (mikser'den...) bizimkiler * Bilgehan televizyondan basket maçı seyrederken Cem önünden geçince kızdı, "Çekil televizyonun önünden, duymuyorum..." * Bekir, yoğun tempoda çalıştığından kimseyi göremediğinden yakınıyor, "Akraba-i Tahkikat'a bile gidemiyoruz..." * İnter maçını yöneten hakemin kıyafeti, bizdekilerden farklı olunca Ömer Abi şaşırdı, "Aaa... Kaleci kart gösterdi..." * Emre'nin G.Saray'a dönme ihtimali konuşulurken, Necmettin "İmkansız" dedi, "G.Saray'ın yabancı hakkı kalmadı ki?..." Şifa Yemek Öğle Menüsü; Süzme Mercimek Çorba... Etli Nohut... Bulgur Pilavı... Yoğurt... temelin yeri Adamın birinin televizyonu arıza yapmış... Hemen yetkili servisi aramış ve müşteri temsilcisi Temel'e durumu anlatmış; Temel, "Televizyonun kristalinin temizlenmesi gerekiyor efendim" demiş ve eklemiş; "-Aslında bunu kullanma kılavuzuna bakarak da yapabilirsiniz... Çünkü biz bu işlem için 150 milyon alıyoruz..." Adam bunu duyduğuna hem çok sevinmiş, hem de şaşırmış... Temel'e sormuş; "Patronunuz bu şekilde işe sekte vurduğunuzu biliyor mu?..." "Bu zaten patronun fikri" demiş Temel; "-İnsanlar bize getirmeden önce kendileri tamir etmeye kalktıkları zaman daha iyi para kazanıyoruz..." itiraf hattı (İsim: Ersen... Şehir: Bursa... Yaş: 40) Poşet çayların ilk geldiği yıllarda iyi bir otobüs firmasıyla seyahat ediyorum... Yolculuk başladıktan bir süre sonra servis başladı ve poşet çay ikram edildi. Gördüğüm kadarıyla otobüsteki büyük çoğunluk çay poşetlerini yırtıp içindeki çayı su dolu bardağa boşalttı... Sâdece yanımdaki adam daha önceden görmüş olacak ki; poşeti su dolu bardağa daldırdı ve çayını öylece içti. Bir süre kararsız kaldım poşeti yırtsam mı yoksa yanımdaki adam gibi mi yapsam diye... Ve çay poşetimi yırtıp bardağa boşalttım, o halde birşey olmamış gibi çayımı içtim... (İsim: Lambada... Şehir: İstanbul... Yaş: 32) Sinemada çalışıyordum. Yaz sezonu sebebiyle, bazı salonları bakıma almıştık... Temizlikti, tamirattı derken, bakımını yaptığımız salonun afiş panosuna da "CINE1 - Tadilat" diye yazmıştık... Kırk yaşlarında bir bayan, panolara ve bana baktıktan sonra, dayanamamış olacak ki, yanıma geldi ve sordu; "-Pardon, bu TADİLAT filminin konusu ne acaba?..." Gülmekten karnıma ağrılar girmiş, olayın şokunu uzun süre üstümden atamamıştım...