kadınlar & erkekler

A -
A +
kadınlar & erkekler (...Erkekler için yapılması beklenen buluşlar... Murat Yücel'den) -Üç ay bile çıkarılmadığı halde kokmayan, hatta etrafa hoş bir aroma kokusu yayan çoraplar... -Çelik gardıroplar ve erkek fırlattığında dolaba isabet ettirebilmesi için her birinde mıknatıs bulunan kıyafetler... -Kuruyemiş kabuğu ayıklayıcısı... -Evde sadece erkeğin hakimiyetinde bulunması gereken, kadın metabolizmasını hissedip kendini devre dışı bırakan araç-gereçler (Uzaktan kumanda gibi...) -Bilgisayar ve televizyon başında uyumaya ramak kalmışken yatağa taşıyabilen aygıt... bizimkiler Habib Arvas abi, sabah işe gelirken üşümemek için iyice sarıp sarmalanıyor. Gazeteye gelince başlığını, paltosunu çıkarıp asıyor. O arada Ahmet abi kendisine "Hoş geldin" diyor, ancak Habib abi duymuyor. Yanına yaklaşarak konuşuyor, yine duymuyor. İyice kulağına eğilip bağırıyor: "-Abi senin kulaklar duymuyor, bir KBB uzmanına gitsen!.." Habib abi; "-Doğru söylüyorsun abi, ben de bugün fark ettim iyi duymuyorum..." Ahmet abi o arada bir şey fark ediyor! Meğer Habib abi bu soğuk işini iyice abartmış! Evden çıkmadan kulaklarına pamuk tıkamış, onu da unutmuş!.. temel'in yeri Biyoloji dersinde öğretmen değişik bir konuya girmiş... "Çok enteresandır" demiş, "Kekemelik sadece insanlara mahsustur... Kekeleyen bir hayvan göremezsiniz..." Temel elini kaldırmış, "Doğru değil efendim" diye... "Lütfen açıkla bize Temel" demiş öğretmeni... "Geçen gün evimizin bahçesinde küçük süs yılanımla oynarken leyleğin biri tam yılanımın önüne kondu... Minik yılanım korkuyla, 'Sssssss... Sssssss... Ssssssss' dedi... 'Sus git ula' diyemeden leylek onu yuttu..." hayata dair Dinle oğlum, bunları sana sen uyurken söylüyorum... Küçücük elini yanağının altına sokmuşsun, nemli alnındaki sarı lülelerin yapış yapış ıslak... Odana bir hırsız gibi süzülerek girdim. Birkaç dakika önce kütüphanede oturmuş gazetemi okurken vicdan azabım nefes kesen bir dalga gibi üstüme geldi. Bir suçlu gibi yatağının başucuna geldim... Neler mi düşündüm oğlum?... Sabah sabah kızmıştım... Okula gitmek üzere giyinirken seni azarladım, çünkü yüzünü ıslak havluyla öylesine silivermiştin... Ayakkabılarının kirli olduğunu görünce sana onları temizlettim... Bazı eşyalarını yere attığında sana öfkeyle bağırdım... Kahvaltı ederken bir sürü kusurunu buldum... Yiyecekleri etrafına saçıyordun, lokmalarını çiğnemeden yutuyordun, ekmeğine çok fazla tereyağı sürmüştün... Hatırlıyor musun?... Sonra çalışma odama girdin... Gözlerinde incinmiş bir ifade vardı... Kağıtlarımın üzerinden sana baktığımda bir an için çıkmaya yeltendin... "Ne istiyorsun" diye bağırdım sana... Hiçbir şey söylemeden koşup boynuma sarıldın ve beni öptün... Hem de büyük bir sevgiyle... Sonra koşarak dışarı çıktın... Kağıdım elimden düştü... Bana neler oluyordu?... Sürekli senin hatalarını buluyordum... Seni böyle ödüllendiriyordum... Seni sevmediğim için değil bu; senden çok şey beklediğim için... Seni kendi çağımın değer yargılarına göre değerlendiriyorum çünkü... Bunları sana uyanıkken anlatsam da anlamazsın biliyorum... Ama yarın gerçek bir baba olacağım... Seninle oynayacağım... Sen acı çektiğinde acı çekecek, sen güldüğünde güleceğim... Dilimin ucuna kötü şeyler geldiğinde dilimi ısıracağım... Kendi kendime sürekli, "O bir çocuk" diyeceğim... Ben seni büyük bir adam gibi gördüm. Oysa ki sen daha küçük bir çocuksun... (...Dale Carnegie) söz der ki "-Aşk; elbisenin insana... Sevgi; insanın elbiseye yakışmasıdır..." (...Kendi etmesine rağmen çözemediği müthiş S.Ö.Z.'leri) tuzaktan kumanda (...LİG TV - Maç Başlıyor) BAHRİ HAVADIR: Hava soğuk ve seyirci neredeyse yok. LEVENT TÜZEMEN: Evet. Taraftarsız oyun, seyircisiz maça benzer sevgili Bahri. *** (...KANAL 1 - Kelime Oyunu) İHSAN VAROL: Arkadaşının sırtından geçinen kişiyi anlatır?... YARIŞMACI: Balıkçılık... itiraf reyonu (...isim: ayhan ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi beş) İlk defa bebek arabasıyla gezmeye çıktım. Dolmuştan aşağı indim. Gayet kendime güvenir bir şekilde arabayı tek hareketle açmaya çalışıyorum. Ama olmuyor. Başıma bir sürü millet toplanıyor haliyle. Hepsi seferber olmuş vaziyette. Rezilliğin diz boyu olduğunu arabanın bir düğmesine basmadığımı fark edince anladım. (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) İğnelik > OYUNUN SONU Bu memleket yok yere, Hep yerinde sayıyor... İpin ucu çok kere, Elimizden kayıyor! Kurtuluş yok hâine, Milletin şamarından... Yakaladık bak yine, Yapıştık damarından! Adı sevdâdır bunun, Dağları deliyoruz... Komplike bir oyunun, Sonuna geliyoruz!.. Sefa Koyuncu sefa.koyuncu@tg.com.tr kadınlar & erkekler
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.