
(... "Kadın ve Erkek arasındaki farklar" Mehmet Emin Serter'den)
-Kadınlar otobüs şoförüne "Şoför Bey" diye seslenirken,
-Erkekler "Kaptan inecek var" der...
-Kadınlar otobüse bindiklerinde ilk gördükleri boş koltuğa otururken,
-Erkekler en arkaya kadar gider...
-Erkeklerin mis gibi pastel mavi renkli nüfus cüzdanları vardır,
-Kadınlarınki ise feminen pembe renklidir...
-Erkeklerde yüzük parmağı genelde işaret parmağından uzunken,
-Kadınlarda tam tersidir...
-Kadınlar kedileri sever...
-Erkekler kedileri sevdiklerini söylerler ve etrafta kadın yoksa onları tekmelerler...
-Kadınlar dirseklerini tam olarak açabilir,
-Erkeklerin kas yapısı buna engel olur...
-Erkek yüzünde çıkan kıllarla övünür,
-Kadın bunları binbir acıyla aldırır...
-Erkek çocukken ağlarsa ayıplanır,
-Kız ağlarsa pışpışlanır...
-Erkekler hesabı öder ve "üstü kalsın" der,
-Kadınlar ise hesap makinelerini çıkarırlar...
temel'in yeri
Temel geç saatlere kadar birlikte çalıştığı sekreterini bir jest yaparak evine bırakmış.
Ama bundan karısı Fadime'ye bahsetmemiş...
Aynı gece karısını evden alıp birlikte yemek yemek üzere giderlerken Fadime'nin oturduğu koltuğun altındaki ince uzun topuklu ayakkabıyı fark etmiş...
Heyecandan eli ayağı titreyerek yeni bir kıskançlık krizine yol açmamak için Fadime dışarıyı seyrederken ayakkabıyı usulca oradan alıp kendi penceresinden olanca gücüyle dışarı fırlatmış...
Restoranın park yerine gelmişler...
Biraz önce yaşadığı, atlattığı korkunç olayın hâlâ tesirinde arabadan inmiş, uzun süre karısının da inmesini beklerken;
"Hayatım" demiş Fadime,
"-Ayakkabımın tekini bulamıyorum da!.."
bizimkiler
Mehmet Ali Öztürk gazetede dağıtım işi yapması konusunu anlatıyor nereli olduğunu sordum...
Düşündü düşündü "Muhasebeden Bekir nereliydi" dedi...
"-Senin yaptığını Çorumlu yapmaz"...
"Ha Çorumlu" dedi...
hayata dair
Sevmek; uyuşturucu almak gibidir...
Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin...
Ertesi gün, daha fazlasını istersin...
Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın...
Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonraki üç saat boyunca unutursun...
Ama, yavaş yavaş onun varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin...
Böylece, onu üç saat düşünüp, iki dakika unutmaya başlarsın...
Yakınında değilse, bağımlılarının uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin...
Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi, aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır. (...Paulo Coelho)
itiraf reyonu
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
(...isim: m.y.k. ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor)
Bizim yeğenler Armutlu Tatil Köyü'ne geldiler...
Biraz afacan olduklarından bir gece şikâyet telefonu geldi daireye...
Pek tesirli olmadı tabii... Derken olaya ben el attım...
Dışarıya çıkınca cep telefonumdan onların bulunduğu daireyi aradım...
Ahmed Ziya açtı telefonu;
"-Bu ne gürültü, bıktık yahu, kovduracağım sizi, yeter artık, ver bakayım çocuğum anneni" diye bir girizgâh yaptım...
Fakat Ahmed Ziya'ya bağışıklık yapmış olacak ki, gayet umursamaz bir tavırla annesine şöyle seslendi;
"-Anneeee... Şikayeeet..."
söz der ki
"-Ağzından çok laf gelen insanın, elinden çok iş gelmez..."
(...Mirasını hazırlarken ettiği müthiş S.Ö.Z.'leri)
tuzaktan kumanda
(...KANALTÜRK - Telegol - Sinan Engin G.Saray eleştirileri)
"-Rijkaard'ın Türk hocalardan üstün bir tarafı yok... Ben çalıştım bunlarla... Barcelona'da teknik direktör olmak daha kolay..."
***
"-Çok sempatik tavırları var... Yarın bir gün Güngören'de kebap yerken görürsek şaşırmayalım! Zaten o da o tip yerlerde yetişmiş... Kim bilir Surinam'da hangi kabileden..."
...
"-Galatasaray'dan Arda ile Kewell'ı çıkardıktan sonra kalan futbolcular İstanbul Büyükşehir Belediye takımı ile aynıdır..."
bir film diyaloğu
"-Bir aşk mektubunun ne demek olduğunu biliyor musun?... Kahrolası bir tabancadan çıkan bir kurşundur..." (...Blue Velvet filminden)
İğnelik
> ERMENİ TİYATROSU
Soykırım palavrası,
Ne tükendi ne bitti...
Âlemin maskarası,
Artık yeter dedirtti!
Târih kesin diyor yo,
Vazgeçmiyor gene de...
Suyu çıkmış senaryo,
Her bahârla sahnede!
Belli ki sufle veren,
Kukuletalı maystro...
Oynanan mükerreren,
Fantastik bir tiyatro!..
Sefa Koyuncu
> sefa.koyuncu@tg.com.tr
