
(..."Evlilik ne demektir" başlıklı Ekrem Kartal'dan)
-Kararlarınızı onaylatacağınız bir merci oluşturmanız demektir...
...
-Evlendiğiniz gün ölmeniz ve naaşınızın evlilik boyunca ortalarda sürünmesi demektir...
...
-Artık asla kendinize ait bir yorganınızın olmaması demektir...
...
-Hayallerinizin, ideallerinizin, plan ve programlarınızın yatağınız gibi çift kişilik olması demektir...
...
-Talimat denen şeyin sadece amirden alınmayacağını öğrenmek demektir...
...
-Karınızın müfettişlik ve hafiyelik gibi işlere yatkın olduğunu öğrenmeniz demektir.
...
-Her şeyi ikiye bölmek, buna karşılık masrafları ikiyle çarpmak demektir...
...
-Attığınız her adımın size dırdır olarak geri dönmesi demektir...
...
-Sizin değil, onun sevdiği yemekleri yemeniz demektir...
temel'in yeri
Üç ihtiyar; Temel, Dursun ve İdris parkta oturuyorlar...
80 yaşındaki İdris Dede anlatmaya başlamış;
"-Başıma gelebilecek en iyi şey, şöyle acısız ve ağrısız bir küçük su dökebilmek... En az 20 dakika sürüyor ve damla damla canımı acıtıyor..."
85'lik Dursun Dede hemen atılmış;
"-Ben de her zaman şöyle iyice bir bağırsaklarımı rahatlatmak istemişimdir... Her tür müshil ilacını denememe rağmen yine de çok zorluk çekiyorum..."
İçlerinden en yaşlı olan 90'lık Temel Dede söz almış;
"-Bunların hiçbiri benim için problem değil... Her sabah tam saat 6'da güzel ve acısız şekilde küçük abdestimi yaparım... Saat tam 6.30'da kalın bağırsaklarım mükemmelen çalışır... Ahhh bir de saat 7'den önce uyanabilsem..."
hayata dair
Vicdan kelimesi birbirinden oldukça ayrı iki olguyu ifade etmek için kullanılmaktadır...
Biri, bizim memnun etmek istediğimiz ve öfkelenmesinden korktuğumuz bir otoritenin içimize yerleşmiş sesi olan "otoriter vicdan"dır.
Bu otoriter vicdan, insanların çoğunun vicdanlarına uydukları zaman yaşadıkları şeydir...
Bu, aynı zamanda Freud'un sözünü ettiği ve "Süper Ego/Üst Ben" adını verdiği vicdandır.
Bu Üst Ben, baba korkusuyla, oğulun benimsediği emir ve yasakları temsil eder.
Bir de otoriter vicdandan ayrı olan "insancıl vicdan" vardır.
Bu, insan türünün her üyesinde varolan içsel sestir ve dış yaptırım ve ödüllerden bağımsızdır.
İnsancıl vicdan, neyin insanca ve neyin insanlığa aykırı, neyin hayata yararlı ve neyin zararlı olduğu hakkında sezgi yoluyla bizi uyarır.
Bu vicdan, bizim birer insan olarak fonksiyonlarımızı yerine getirmemize yarar.
Aynı zamanda bizi kendimize çağıran, insanlığa davet eden içimizin sesidir.
(...Erich Fromm)
itiraf reyonu...
(...isim: haluk yarkın ...şehir: istanbul ...yaş: yirmiiki)
Geçen gün trafik çevirmesindeki diyaloğumuz bu bölüme girebilir...
Polis: İyi akşamlar gençler. Ehliyet ruhsat lütfen?...
Ben: Size de iyi akşamlar memur bey... Buyurun...
Polis: Alkol var mı alkol?
Ben: Almadık. ama isterseniz kontrol...
Polis: Yok yok... Almadım diyorsanız doğrudur... Bu saatte yalan söyleyecek değilsiniz ya?...
Ve gittik...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Bizimkiler...
Baha'nın askerlik anıları devam ediyor...
Eğitim sırasında burnuna toz kaçmış ve hapşırmış...
Komutan: Çok yaşa evladım...
Baha: Emredersin komutanım...
bir film diyaloğu
"-İnsan bazen ne kadar küçük düştüğünü görebilecek kadar büyük olmalı..."
(...10 To Yuma filminden)
söz der ki
"-Uyanmak için her zaman uyumayı beklemeyin..."
(...En net tavsiyesini dillendirirken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...KANAL D - Çarkıfelek)
OKAN BAYÜLGEN: Bütün programları seyreden ekibimiz var, kayda değer bölümleri alıyorlar...
MEHMET ALİ ERBİL: "Medya Arkası" böyle çıkıyor yani... Saba Tümer yeter zaten...
OKAN BAYÜLGEN: Evet yaa... Kadının öyle bir kahkahası var ki; vuvuzela yanında melodi kalır...
