
Eski Roma'nın ünlü generallerinden birinin eşi dünya güzeli bir kadınmış...
Kültürü, neşesi, ev sahibeliği üslubuyla benzeri güç bulunur bir "Şahane kadın"...
Boşanacakları haberi çıkmış, bütün Roma bu haberle çalkalanıyor.
Yakın arkadaşları bir cesaret konuyu açmışlar:
"Eşin Roma'nın en güzel, en beğenilen, gıpta edilen kadını" diye başlamışlar; lafı birbirinin ağzından alarak dakikalarca övdükten sonra, sözü şu suale getirmişler;
"-Nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?..."
General bacağını uzatmış:
"-Çizmemi beğendiniz mi önce onu söyleyin bana" demiş.
- Çok güzel!
"-Tay derisinden yapılmıştır. Sicilya'nın en marifetli çizmecisi tarafından, kendi eliyle, benim için yapılmıştır. Bir benzerini bütün Roma'da bulamazsınız..."
"Belli" demiş arkadaşları;
-Benzersiz derken de haklısın. Ama bunun, bizim sualimizle ne alakası var?...
Arkadaşlarının merakını iki kelimeyle gidermiş general:
"-Ayağımı sıkıyor..."
hayata dair
Vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır...
Eğer kusurların varsa, onlardan kurtulmaya çalışmalısın ve bundan korkmamalısın.
Yapılmış şeyler üzerinde konuşmak lüzumsuzdur, geçmiş şeyleri ayıplamak da manasızdır.
Bir insan sabahleyin doğru yolda ise, akşam saatlerinde de öyle kalacak ve bundan pişman olmayacaktır.
Tevazu ile konuşmayan bir kişi, zamanla bununla ilgili bütün kelimeleri de tamamıyla unutabilir.
Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
İhtiyatlı insan nadiren hata işler.
Doğaya göre bütün insanlar birdir, fakat pratikte birbirlerinden dehşetli ayrılık gösterirler. (...Konfüçyüs)
SÖZ'ün gelimi...
(..."Tekamül" başlıklı "Tuncay Temiz" yorumu)
Ellerin vardı, ağzın, dişlerin: Öldürdün...
Ayakların vardı, yürüdün bir taş aldın yerden: Öldürdün...
Taşın keskin kenarını gördün gözlerinle: Öldürdün...
Bir sopa buldun, aldın eline: Öldürdün...
Taşın keskin kenarıyla sopanı sivrilttin: Öldürdün...
Keskin taşı sopana bağladın, mızrak yaptın: Öldürdün...
Sapan yaptın dallardan: Öldürdün...
Daldan yay, mızrağından ok yaptın: Öldürdün...
Ateşi buldun, tuzaklar kurdun: Öldürdün...
Demiri buldun ardından, kılıç yaptın: Öldürdün...
Barutu buldun, top, tüfek, tabanca yaptın demirden: Öldürdün...
Dinamiti buldun, patlattın bombaları, Nobel verildi şerefine: Öldürdün...
Uçurdun demiri göklerde: Öldürdün...
Zehri buldun, elektriği buldun, uyuşturucuyu...
Daha da insanca öldürdün...
Uygar insandın artık, yaptın üretim bandını, keyfin gıcır...
Hızlı, daha hızlı öldürdün...
Yetmedi öldürmelerin, doymadın kana,
Öyle bir kirlettin ki evini; kalmadı, ne bir yudum temiz su, içilecek, ne de bir nefes temiz hava, solunacak
'Altın vuruş'un da bu oldu işte, donuverdi gülümsemen yüzünde,
Küller küllere tozlar tozlara...
Öldün.
söz der ki
"-Umut geleceği hatırlama, mutluluk geçmişi unutma sanatıdır..."
(...Kızılcıkların olup, selelere dolduğunu merak ederken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
bir film diyaloğu
"-Kimse hareket etmesin... Kıpırdayan olursa önce kendimi, sonra kızı vururum..."
(...Gece Ve Gündüz filminden)
temel'in yeri
Hasta yakını, Doktor Temel'den bilgi almaya çalışıyor;
-Doktor bey hastamızın durumu nasıl?...
"-Ciddi..."
-Nasıl ciddi doktor bey?...
"-Ciddi işte..."
-Nasıl ciddi ya? Komada mı, bitkisel hayatta mı, durumu kritik mi?... Nasıl ciddi?...
"-Ciddi dedim ya..."
-Nasıl doktor bey?... Ne kadar ömrü kaldı?...
"-Ula hiçbir şey kalmadı. Öldi... Ciddi da..."
tuzaktan kumanda
(...ATV - Kelime'nin Gücü)
KELİME: İspanya..
ANLATAN YARIŞMACI: Ülke?..
EDA ÖZERKAN: Paris...
...
KELİME: Sapan...
CEYDA DÜVENCİ: Taş?...
YARIŞMACI: Odun...
CEYDA DÜVENCİ: Atılır?...
YARIŞMACI: Köpek...
...
KELİME: Koruk...
YARIŞMACI: Üzüm?...
CEYDA DÜVENCİ: Çekirdek...
YARIŞMACI: Ekşisi?...
CEYDA DÜVENCİ: Kuru dut...
...
KELİME: Temel...
YARIŞMACI: Reis...
SEVCAN ORHAN: Cumhurbaşkanı...
YARIŞMACI: Safinaz...
SEVCAN ORHAN: Temel...
