Kesinlikle son sözleri...

A -
A +

"-Artık bu hayattan sıkıldım... Kendime düzenli bir hayat kuruyorum..." (Serdar Ortaç - Herhangi bir zaman...) *** "-Kocamın artık çevresindeki insanları değiştirmesi lazım..." (Seren Serengil - O anda hayatında kim varsa...) *** "-Usta gazeteci, yine müthiş bir programla dönüyor...." (Uğur Dündar - Eskiyi ararken dönüşleri sıklaştırınca...) *** "-Ben bu aralar tekstil kralının oğlu Mert'le çıkıyorum, ya sen?..." (Çağla Şikel - Aynı sevgiliye sahip manken arkadaşları ile sohbet ederken...) *** "-Ben bir anneyim ve çocuklarımı istiyorum..." (Tuğba Altıntop - Belediye hoparlöründen anons yapınca) *** "-Eski sevgililerimle bir ortamda bulunmayacağım diye bir kural yok..." (Deniz Akkaya - Her gittiği yerde biri ile karşılaşınca...) *** "-Evet sevgili seyirciler... Yepyeni bir yarışma programıyla karşınızdayız..." (Ebru Akel - Eniştem Olur Musun yarışmasının tanıtımında...) *** "-Yanlış istihbarat almışsınız... Bizim burda deprem olmadı...) (Mustafa Sarıgül - Evini su bastığından haberi olmadan bir sonraki afet...) lll "-Sevgili okuyucu, geçen hafta sonum nasıl geçti biliyor musun?..." (Ayşe Arman - Cumartesi ilavesindeki son yazısı...) *** "-Be... Be... Ben... Irak... Saddam... Kimyasal... Yaaaa-niiii...." (George Bush - Kerry ile son düellosunda...) bizimkiler (Bizimkiler'in buluşları...) Ahmet Abi: Havalandırma deliğine film yapıştırıp rüzgarı önlemek... Dündar Abi: Aynı karta iki farklı telefon almak... Engin Abi: Eskimiş kazak kollarından yün çorap yapmak... Cem: Bilgisayarı fişi çekerek kapatmak, düğmesinden kapatmaktan daha hızlı... Bilgehan: Telefon dilini "ingilizce"ye ayarlayıp lisan sahibi olmak... Necmettin: Bilgisayarın camına resim yapıştırarak harici ekran koruyucusunun kaşifi olmak... Emin: 6 tarihli yemek fişini 9 diye yutturmak... Hayata dair... Ufak şeylerden zevk alabilmek... Lüks yerine zarafet aramak... Saygı istemek yerine değerli olmak... Zengin olmak yerine kimseye muhtaç olmamak... Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak... Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek... İşte benim senfonim... - William Ellery - temelin yeri Dursun bir gün karısını köşedeki büfeden gazete almaya yollamış... Kadın gitmiş; bir gün olmuş dönmemiş, iki gün olmuş dönmemiş, üçüncü gün olunca Dursun koşa koşa Temel'in yanına gitmiş... Derdini anlatmış, "Üç gün oldu kadın ortada yok Temel" demiş... Temel acınacak gözlerle bakmış; "-Dursun... Sen yerden göğe kadar haklısın... Ben olsam üç gün gazetesiz kalınca keçileri kaçırırım..." Tebeşir Tozu... "Bizi esas yoran; yaptığımız iş değil, yapmadan kenarda bıraktığımız işlerdir..." (Ebner-Eschenbach) sağdan - soldan (Moda'daki bir güzellik merkezinin camında...) "-İnternette spor yaparak zayıflayabilirsiniz..." *** (Fındıkzade'deki bir butik kapısında...) "-Fiyatlarımızı yüzde 20 ile, yarı yarıya düşürdük..." *** (Azerbaycan Musavat gazetesinin manşeti...) "-Türkiye'ye şartlı "he..." Atın intikamı... (Metin Şentürk'ün birkaç yerde birden anlattığı bu hatırayı not almışım... Bunu vermek için çok bekledim, böyle giderse benden başka herkes yayınlayacak... Kendisi anlatıyor...) Ankara'da bir barda çalışıyorum... Barın sahibi Nihat abiyle çok iyi dost olduk... Mevsim kış, Elmadağ'a gittik... "Hadi ata binelim" dedim... "Get la" dedi; "Şimdi düşeceksin, bir yerini kıracaksın... Başıma bela olma..." Israr edince, "Tamam beni takip et... Nereye çağırırsam oraya gel" dedi... Ben ata biner binmez, kırk yıllık kovboy gibi "deh" dedim ata... Benim at bir şahlandı, koşuyor. Nihat abi, "La düşeceksin dur" diye bağırıyor... Ben de diyorum ki, "Bana yetişemiyorsun diye kıskanıyorsun"... Derken at bir sendeledi... Benim tek ayağım üzengide takılı kaldı... At koşuyor, ben sürükleniyorum... "Ula bıraksana" diye atla konuşuyorum... Bir bastı üzerime... Ben bir hırslandım, bir çektim ayağımı. O demir iple koptum... Kurtardım kendimi, kalktım ayağa... Atı götürdük köylüye, "Utanmıyon mu, en deli atı, bu kör adama veriyorsun" dedi. Köylü de "Yapma abi ya, kör müydü abim... Bu atın da gözleri kör" dedi. diyAlog... (Pazar Keyfi, nostalji trenine binmiş, programı sunan Hakan Peker'e gitmiş... DIŞ SES: Kaset kapağından da anlaşıldığı gibi, o yıllar Hakan Peker'in saçlarını "mö" yalamış sanki... *** (Telegol yine Hakan Şükür konusunu masaya yatırmış... Telefon hattında Süleyman rodop var...) SÜLEYMAN RODOP: Şenol Güneş'i aradım ben... "Uyuyorum" dedi... *** HANDE ATAİZİ: Evet öyle bir atmasyon haber çıktı... Bunları çıkaranlar alçak insanlar... MUHABİR: Haber doğru muydu?... *** MUHABİR: Kazakistan'ı yendiniz, ne söyleyeceksin?... NİHAT KAHVECİ: Danimarka maçında da sahamızı oyuna yansıtıp, galip geleceğiz... Bugünün buluşu -İlk kez renk versin diye zeytinyağı yapılırken içine zeytin ağacı yaprağı atıldı... (12.10.1972) sanatik kritik "Benim en iyi yanım, eğer birini aldatacaksam bunu Türkiye sınırları içinde yapmam, çıkıp yurtdışına yaparım..." (Davut Güloğlu) politik kritik "Türkiye'yi yönetenlerin AB'ye 'Beni almazsan sana bağlı kalamam, beni çantada keklik sanma' demesi lazım..." (Mesut Yılmaz) sportik kritik "İstanbul gibiyim, bir taraftan geleneklerimi korumaya, bir taraftan da modern hayata adapte olmaya çalışıyorum... (Del Bosque) Şifa Yemek Öğle Menüsü: Ezogelin Çorba... Mantar Soslu Köfte... Peynirli Makarna... Yeşil Salata...

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.