komşu

Atina'da yayımlanan Elefteros Tipos gazetesi, 1 Nisan şakası olarak ''Türkiye'nin 20 milyar euro değerinde Yunan tahvillerini yüzde 2.5 gibi çok düşük bir faizle satın almayı kararlaştırdığını'' yazmış. Yazmış yazmasına da Yunanlıların ağızları yüreklerine gelmiş. Oysa Yunanlılar hükümetleri yüksek faizle borçlanmak için IMF'nin kapısını çalarken bile bu denli korkmamışlardı. Doğru olan Yunanlıların önce komşuya, Türkiye'ye gitmeleri, sıkıntılarını önce Türkiye ile paylaşmaları idi. Komşu yardımlaşma ve dayanışmasının güzel örnekleri daha önce yaşanmıştı. Depremler sonrası iki ülke karşılıklı olarak birbirlerinin yaralarını sarmak için büyük gayret göstermişlerdi. Hem komşu komşunun külüne muhtaç değil miydi? Nerede kaldı komşuluk? (...Mustafa Koç-Okur/Yazar) itiraf reyonu (...isim: şaşkın ördek ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi üç) Yağmurlu bir günde işe gidiyordum ve geç kalmıştım. Dolmuş yolunu beklerken aklımdan "Keşke karşıma şimdi bir tanıdık çıksa da beni işe bıraksa" diye geçirirken bir de ne göreyim dayım ışıklarda arabasıyla bekliyor... Hemen hızla arabaya doğru ilerledim, plaka aynı.... Kapıyı açtım ve "Dayı" diye arabaya atladım... Bir de ne göreyim; karşımda yabancı bir adam şaşkın şaşkın bana bakıyor... "Afedersiniz" dedim ve indim... Şok olmuştum, indikten sonra tekrar plakaya baktım meğer son rakamı farklıymış... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) temel'in yeri Temel maça gitmiş... Bulunduğu kapalı tribünden, karşıdaki açık tribüne doğru avaz avaz bağırıyormuş; "-Dursuuuun gel buraya... Burada yer var..." Durmadan aynı şekilde bağırdığı için yanındaki adam sinirlenmiş; "-Hemşerim buradan oraya nasıl görüp de arkadaşını tanıyorsun?... Al şu dürbünü bak da sesini kes..." Dürbünle bakan Temel, usulca arkadaşına fısıldamış; "-Dursun gel, yanımda yer var..." söz der ki "-Evlilikler de tıpkı arabalar gibi itekleyerek gidebilir... Ancak ne kadar az kişi yüklenirse o kadar düzgün yürür..." (...Işık tutmayı bırakıp projektörleri yakarken ettiği müthiş S.Ö.Z.'leri) tuzaktan kumanda (...ATV-İzdivaç) ESRA EROL: İnsanların evlilik antenleri vardır. EVLENECEK KADIN: Evet elektrik almadan da karar vermek istemiyorum... ESRA EROL: Böyle radarları açar, birinden ping ping ping diye sinyal alırsa, evleneceği kişiyi bulmuş demektir... xxx ESRA EROL: Sen 84 yaşındasın, ne yapacaksın genç hanımı? ADNAN AMCA: Ben dinç bir erkeğim... 40 yaşında hanım isterim... ESRA EROL: O yaştaki kadın seni süt dökmüş kuzu gibi yapar... hayata dair Âşıklar sadece daha iyiyi umut etmeyi değil, onu yapmak için çaba göstermeyi de öğrenirler... Aşkı sıradan şeylerin esiri yapmak, onun tutkusunu almak ve onu sonsuza kadar yitirmek demektir... Gerçek sevgi, kimin daha kârlı çıkacağını düşünmeden bir insana vermeyi düşünmektir... Engellere üzerinden aşılacak fırsatlar olarak bakarsak sadece çözüm bulmakla kalmayız, kendimizin genel problem çözme yeteneklerini de artırırız... Sevgi yetişmek için en verimli toprağı sunar bize... Sevgi eski yaraları açmak değildir; onları kapatmaktır... Ayağa kalkıp yaşamaya devam etmek demektir... Olgun insan pek çok yol, pek çok çözüm ve pek çok sonuç olduğunu bilir. Sevgi kusursuzlukta ısrar etmez. Ama kim olduğumuz ve nasıl davrandığımız arasındaki önemli ilişkiyi fark etmemizi gerektirir... Kendilerine inananlar ve yaşadıkları ana güvenenler hayatı en keyifli bulanlardır... Bunlar, geçmişin pişmanlıkları değil anıları depolayacak, bir yer olduğunu; geleceğin korku değil umutla dolu olması gerektiğini öğrenmişlerdir. Ve bizim sadece günümüze ihtiyacımız vardır... Sevmekle geçen bir hayat asla sıkıcı olmayacaktır... "Seni seviyorum" demekten asla bıkmayın ve sakınmayın... Sadece kalp için hasat zamanı yoktur... Sevgi tohumu sonsuza dek yeniden ekilmelidir... (...Leo Buscaglia) İğnelik > HASBÎ TEMBELLER Nerden çıktı bu şimdi, Anayasadan cayın... Tek derdimiz seçimdi, Açılımı kapayın! Geri kalsın vatanım, Yenilik ne yapmayın... Acelesi yok cânım, Uzun yıllara yayın! Çık ekrana nutuk at, Bağır şöyle cânhırâş... İş yapar görün fakat, İpe un ser kes tıraş!.. Sefa Koyuncu sefa.koyuncu@tg.com.tr