LİNEKER: "Futbol 22 kişi ile 90 dakika oynanan, sonunda Almanlar'ın kazanıp Türkler'in de kazanmış sayıldığı bir oyundur" "demoralizasyon" ... MEHMET Ali Aydınlar: "Playoff maçlarında da bizim yerimize Almanya'nın oynaması için yarın resmi başvurumuzu yapacağız" "nistelrooy" ... SAKAT oyuncularımızın büyük fedakarlık gösterdiği, Emre'nin iğneyle, Gökhan Zan'ın ise Japon yapıştırıcısıyla oynadığı öğrenildi "H.Kosecki" AZERBAYCAN maçı sonrası 15 farklı gazete satın alan sporsever, hiçbirinde "play ohh" manşetini görmemesi üzerine tüketici mahkemesine gitme kararı aldı "YasartoCarlos" ... AZERBAYCAN maçında 90 dakika sahada kalan Gökhan Zan'ın omzu, hırsıyla otoritelerin beğenisini topladı. "babam annan" ... "GOL OLUR"dan "Selçuk'u alırsa gol olur" tahminine terfi eden Rıdvan Dilmen'in, bir sonraki maçta gol dakikasını da söyleyeceğinin öğrenilmesi bahisçilerin yüzünü güldürdü "BLacKmaN" Hayata dair... Kendimizle bağlantıda olmayı veya olmamayı seçebiliriz... Söylediklerimiz ve yaydığımız titreşim arasında çok fazla çelişki var... Neredeyse kimse başlarına gelen olayların neden geldiğinin farkında değil... Bir diğer deyişle kafa karıştırıcı bir karmaşa mevcut... Ne kadar muhteşem ki, pek çok insan kendi ile bağlantıda olmayı yaşarken, bu realitede kalırken ve bunu etrafındakilere öğretip yayarken, yani her şeye rağmen, evren hâlâ ilerlemeye devam etmeyi başarıyor... Ve ne kadar muhteşem ki, her birimizin kendimizle, içimizdeki güçle bağlantıda olma veya olmama seçeneğimiz var... (...Abraham) tuzaktan kumanda... (...FLASH TV / Rüyanız Hayrolsun) TELEFONDAKİ KADIN: Ben durumum hakkında bilgi alacaktım... Ama rüyam yok... SUNUCU DENİZ: Biz rüya yorumcusuyuz, rüya yoksa konuşamayız... Bu falcılığa girer... TELEFONDAKİ KADIN: Ama ben hiç rüya göremiyorum... SUNUCU DENİZ: Olmaz, bir dahaki sefere görüp de gelin... BİZİMKİLER (...Bizimkiler'in eski Türkçe konuşmaları) TALİP: Bu akşam arabayla talimgah (talim) yapmaya gidiyoruz... ... MURAT: Bizde mesai merhumu (mefhumu) yok aslanım, hep çalışıyoruz... EMİN: Mustafa Abi'yi çok seviyorum valla... Çok alivahap (alicenap) bir insan... ... FATİH: Kendisiyle teşvik-i mesaimiz (teşrik-i mesaimiz) vardır... ... SERDAR: Çok sat-ı muhtemel (zat-ı muhterem) bir hanımefendi... KADINLAR?-?ERKEKLER (...Kadınlara dair anonim sözler) "-Erkekler birbirlerini aşağılayarak sosyalleşirler, ancak söylediklerinde ciddi değillerdir... Kadınlar ise birbirlerine iltifat ederek sosyalleşirler, ancak onlar da söylediklerinde ciddi değillerdir..." ... "-Kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeklerin söylediği bir dünya bu..." "-Bir kadına '365 gün seni düşündüm' dersen, '6 saat ne yaptın' diye sorar..." ... "-Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma... Sana değil, bekleyene yazık olur..." ... "-Mutluluk her şeye sahip olmak değil, sahip olduklarına bakıp "Benim her şeyim var" diyebilmektir..." söz der ki; "-Ayrı kal, unutmayacak kadar; yan yana dur, bıkmayacak kadar..." (...Aşkın formülünü bulduğu an ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) TEMEL'iN YERi Büyük bir orman yangınını görüntülemek üzere görevlendirilen gazeteci Temel, iyi görüntü almak için müdürden helikopter istemiş... Müdür havaalanına giderse bir tane kiralık helikopter temin edeceğini söylemiş... Temel hemen taksiye atlayıp havaalanına gitmiş ve çalışır vaziyetteki helikoptere binmiş; "-Çabuk çabuk... Hareket et, vaktimiz yok" demiş... Pilot helikopteri havalandırmış ve uçmaya başlamışlar... Gazeteci Temel, "Şu ilerdeki dumanları görüyor musun" demiş; "-Oraya doğru gidelim ve üzerinden üç dört defa geçelim..." Pilot, "Niçin bunu yapmamız gerekiyor" diye sormuş... Temel; "-Çünkü fotoğraf çekmemiz gerekiyor... Ben gazeteciyim... Ve gazetem iyi fotoğraf çekmem için bu helikopteri kiraladı..." Pilot biraz düşündükten sonra; "-Yani sen bana uçuş öğretmeni olmadığını mı söylüyorsun?..." BİR FİLM DİYALOĞU (...For Love of the Game filminden) -Aşk bir mayın tarlası gibidir; bir adım atar ve parçalara dağılırsınız... Kendinizi toparlar sonra aptalca bir adım daha atarsınız... "-Sanırım bu insanın doğasında var; yalnız kalmaktansa parçalara dağılmayı tercih ediyoruz..."