> OS - 2866 Tuşları gıdıklayın! X TURKCELL, VodaFone VE AVEA'dan; "OS" yazıp boşluk bıraktıktan sonra mesajınızı yazıyorsunuz, "2866"ya gönderiyorsunuz... Çok bir şey değil; "2 SMS / 4 KONTÖR"... > SMS BÜLTENİ... * Paranın satın alamayacağı şeyler var... UEFA Kupası, Süper Kupa gibi... (...~) * En büyük başarısı G.Saray'ı yenmek olanlar; avunun... (...Aslan) Gözümün nuru, canım sevgilim Deryam... Denizler mürekkep, ağaçlar kalem, gökyüzü kağıt olsa sana olan sevgimi anlatmaya yetmez... İyi ki varsın, iyi ki canımsın... (...İbrahim Gün) * Ben Değirmendere'den Mustafa... Fatmagül'ü her şeye rağmen çok seviyorum... (...~) > Nostalji... TV sunucularından Fatih Mühürdar bir televizyon programında anlatmış... Arkadaşımız Fatih Selek dinlemiş... "1960'lı yıllar... 15 yaşımdayım. Yaz gelmiş. Denize gireceğim. Ancak piyasalarda ne mayo var ne de şort.. Zaten bende de para yok... Annem (Tam bir dadaştır) her sene bize şeker çuvalından kestiği bezle singer dikiş makinesinde şort dikerdi. O yıl gene dikti. Ben de soluğu Yeşilköy plajında aldım. Tabii plaja kaçak daldım. Kızların dikkatini çekmek için denizde türlü türlü hareketler yapıyorum... Atlıyorum, dalıyorum, çıkıyorum, su içinde kalıyorum... Kızların dikkatini çekmeyi başarıyorum ama herkes bana bakıp gülüyor... Bu sırada yaşlı bir amca yanaştı sağıma. "-Evladım bu insanlar sana niye gülüyor biliyor musun?..." Bende ses yok.... "-Şortunun arkasına bir bak ne yazıyor?..." Geri geri gidip bir duş kabinine girdim ve şortu çıkarıp baktım... Eyvah!: "-Tokat Şeker Fabrikası Net: 35 kilo..." Bir de ters çevirip önüne baktım. O daha fecaat: "-Nemli yerde bırakmayınız..." > Hayata dair... Sevme kapasitesine sahip, sevilme yoksunluğundaki insanlar, kafalarında bir resim çizerler... Çevrelerindekilerle sınarlar resimlerini... Çevrelerinde de, sevme kapasitesine sahip, sevilme yoksunluğunda kişi varsa eğer, özveri başlar, resim cisme dönüşür... Aşk derler adına... İnsan denen sosyal yaratık, alemde yenileme yeteneği en yüksek olandır... Yerel ve düşünsel ayrılıklar girdi mi araya... Aşk biter, resimle kalınır başbaşa... > Tuzaktan Kumanda... (...KANAL D - Beyaz Show) BEYAZIT ÖZTÜRK: Kadına Şiddet kampanyasında sen de varsın, değil mi?... GÜLBEN ERGEN: Kadına Şiddet'e Hayır kampanyasında varım... *** (...SHOW TV - Şarkı Söylemek Lâzım) BEHZAT UYGUR: Show TV'de yeni bir yarışma başlayacak... Adı, Zeki ve Güzel. Ona da katılacak mısın Zeynep? ZEYNEP TOKUŞ: Evet, kesinlikle katılacağım... BEHZAT UYGUR: İyi o zaman... Güzel olarak sen katılırsın, zeki olarak da ben... *** (...STAR - Popstar Alaturka) EBRU GÜNDEŞ: Diyorlar ki, bu programın metin yazarları varmış. Esprileri onlar önceden yazıyormuş. Diyelim ki, öyle. Peki bunları biz nasıl aklımızda tutacağız?... Hadi ben tuttum diyelim, Bülent Hanım nasıl tutacak?... > Temel'in yeri... Temel'le Dursun kapı önünde konuşuyorlarmış... - Temel yeni aldığın elektrikli araba hakikaten süper... Ama 25 milyar biraz fazla değil mi?... "-Değil Dursun... Aslında arabanın değeri 500 milyon... Gerisi kablo parası..." > Bizimkiler... (...Bugünün ziyafetleri) * Dış Haberler Müdür Hayrettin Turan Abi'nin serviste unuttuğu 50 balığın ziyafeti... Öğle yemeğinde yemekhanede... (Herkes davetli) * Bilgi İşlem Müdür Yardımcısı Ali İlker Yüceer'in oğlu Ahmet'in sünnet yemeği 14.00-16.00 arası Huzur Kebap'ta... (Engin Abi hariç herkes davetli) * Mehmet Emin Uluç'un alalı bir ay olan arabasının tatlısı, Spor Servisi toplantı odasında... > Sizinkiler... Galatasaray-Fenerbahçe maçında iki arkadaş konuşurken biri soruyor: "-Deminden beri sahaya devamlı su şişesi atıyorsun... Şimdi de maç durunca alkışlamaya başladın... Maçın tekrar başlamasını mı istiyorsun?..." Öteki cevap veriyor; "-Evet, atamadığım iki şişe suyum kaldı..." (...ümit erdinç'ten) > Kadınlar & Erkekler Kadın annesini aramış: "-Kocamla bugün ilk kez kavga ettik anne..." -Kızım takma kafana... Evlilikte olur böyle şeyler... "-Anne iyi de, cesedi ne yapacağım?..." > Tebeşir Tozu... "-İçiniz kor gibi yanarken susmak, acıların en beteridir..." (...F.Garcia Lorca) > S.Ö.Z. der ki; "-Yarına bırakılacak önemdeki işler, hiç yapılmasa da olacak işlerdir..." (...Yine kulağı tersten tutarken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) > Bizim ora... Elazığlının biri, şiddetli gribe yakalanmış... Cepleri mendil dolu... Burnu öyle bir akıyor ki tarifsiz... Yolda yürürken, bir arkadaşı rastlar ve sorar: "-Yav geçmiş olsun, bu halin ne?..." Bizimki, bir arkadaş bulmanın sevinciyle: "-Yav Mehmet, heç sorma... Allah düşmanımın başına vermiye, bi grip olmuşum, burnum fışır fışır ahi. Bu neden ola acep?..." Arkadaşı: "-Kardeşim o senin erkekliginden... Erkek adamın böyle burnu ahar..." -Mehmet, benim gaynanam gilin evi buraya yahın... Gel bunu orada da söle... Gaynanam bahan pis hımik deyi... "-Tabi canım sölerim..." Kayınvalideye gidilir... Kayınvalide misafirlerine kahve ikram eder. Sonra bizim gripli gür bir sesle: "-Fışşşşşş..." Ardından da böbürlene böbürlene: "-Arkadaş benim burnum ahi, neden acaba?" Arkadaşı da: "-Neden olacah, pisliğinden" deyince gripli şaşkın biraz da kızgın bir tavırla: -Ula aşağıda bahan ele demedin... Arkadaşı gayet sakin bir ses tonuyla: "-Oğlum aşşağıda arhadaşdıh, burda gahvenin hatırı var..." > Bugünün buluşu > İlk kez; daha büyük paraya satmak için büyük bir firmanın internet adresi satın alındı... (...27.05.1997) > Sağdan - Soldan (...İstanbul - Araba Arkası - Hakan Yavuz) "-PARA BABASI DEĞİL, BABA PARASI..." *** (...Samsun - Araba Camı - İsmail Bülbül) "-SATILIK SKODA... FİYAT: ATINAN DEVE DEĞİL..." *** (...İstanbul - Minibüs Arkası - Esma Kabaklı) "-ŞEKER KIZ; SENİN BABAN DA YALANCIYDI..." > sanatik kritik "-Aşkın insanda bıraktığı etkiler, tepkiler, heyecan, kavgalar, gerginlikler, kaybetme korkuları, mutlu olduğun anda ayağının yerden kesilmesi, paranoyalar; bunların hepsi albümde anlatılıyor. O yüzden albümün ismi "Nasıl Delirdim"... Ve bunların hepsini ben de yaşadım..." (...Hande Yener) > politik kritik "-Seçmenlerim daha çok benim bağımsız aday olmam yönünde istekte bulunuyor... Onların beklentilerine cevap verebilecek bir şekilde ülkeme, yöreme hizmet etmek istiyorum. Geçmişte çok tecrübe kazandım, bunları ülke yararına kullanmak istiyorum..." (...Mesut Yılmaz) > sportik kritik "-Brezilya'da bir deyim vardır, 'Kazanan takımı bozma' derler. Bu takım, bu kadro ve bu sistem kazandı, şampiyon oldu... Ben 4-4-2 sistemini hep benimsemişimdir... Kadromuzda büyük değişiklikler olmazsa, sistemde de radikal değişiklikler olmayacak..." (...Arthur Zico) > "Söz'ün Gelimi" başlıklı, "Biyokimyasal Aşk" konulu "Kadir Habiboğlu" yorumu: Yıllarca fermantasyona uğrayan bir şarap gibiydi onun aşkı. Yıllandıkça tatlanan... Destile ettiği kalbinde çok saf bir sevgi vardı. Yüzde yüz verimle reaksiyona girebilecek saflıkta... Artık düzenek hazırdı, bütün kimyasallar eksiksizdi. Reaksiyona başlamamak için hiç bir sebep yoktu... Bir gün duyduğu şu dizeler onun için sonun başlangıcı olacaktı ama nereden bilebilirdi ki... "Hayatta paylaşmaya değer.../ Bildiğin bir sır varsa eğer.../ Haykırıp dağlara taşlara.../ Anlatmalıymış meğer..." Evet, o da anlatmıştı, haykırmıştı. Ama reaksiyon bir türlü ilerlemiyordu... Bütün ümitleri yıkılmıştı. Kalbi elden düşen bir balon joje gibi paramparça olmuştu... O şarap artık bir asitti onun için, en kuvvetlisinden... Bütün reaksiyon düzeneği bozulmuş, bütün kimyasalları elinde kalmıştı... Çok katabolik (yıkık, yıkılmış) bir aşk yaşamıştı. Aslında yaşadığına aşkta denilemezdi. Sadece tersinmez (geri dönüşümü olmayan) tek yönlü bir sevgiydi onun ki. Zaten garçek sevgide öyle olmalıydı, karşılık beklenmemeliydi... Peki şimdi ne olacaktı?... Parçalanan balon joje kaynama taşı olarak kullanılabiliyor, bir işe yarıyordu... Asit şişesine atılmış bütün umutları körelmiş o kalp ne işe yarayacaktı... Gerçekleşmeyen bu reaksiyonun verdiği hayal kırıklığı ne zaman sona erecekti?... Bazı şeyleri kabullenmek zordu ama hayat her şeye rağmen devam ediyordu... Artık sadece dua ediyordu: "Anaeorobik (oksijensiz) ortamdaki bakteriye can veren Yüce Rabbim, bir daha hiçbir reaksiyon yarım kalmasın" diye...