Not defterleri...

A -
A +

(...Tayyip Erdoğan) "Gecekondu işgal ve hak ihlalidir" açıklaması unutulmayacak... Önümüzdeki Ramazan ziyaret edilecek evlere dikkat edilecek... *** (...Kadir Topbaş) Sefaköy sapağındaki geçidin altına yüz lale diksek trafik çözülür mü?... Proje müdürleri ile görüşülecek... *** (...Çağdaş Atan) Konuşmalara dikkat edilecek... Kazanırsak "3 puan aldık mutluyuz", kaybedersek "Önümüzdeki maçlara bakacağız"... *** (...Hakan Şükür) Hava toplarına zıplarken yukarısı kontrol edilecek... İzmir'deki Havaalanı'ndan kalkan uçağı sıyırdık... Bi de fazla şımarılmayacak... *** (...Haluk Ulusoy) Deniz Barış operasyonuna bir isim bulunacak... "Barbi"yi emniyet kullandı... *** (...Hıncal Uluç) Perşembe pembe kazak, yeşil fular günü... Programda fazla kaykılma... Çene masanın altında kalıyor... *** (...Hülya Avşar) "Aldatmak çok zevkli" açıklamama "Nerden biliyorsun" diye soran gazeteciye kızılacak... Bugünün polemiği: Süt kardeşlik yorumu... *** (...Deniz Akkaya) "-Nefes alınacak, nefes verilecek... Nefes alınacak, nefes verilecek..." sağdan - soldan (...İstanbul - Tekel Bayii Camı - Kamil Aksüt) "-ANNENE BABANA SÖYLEMEZSEK EN ADİ TEKEL'İZ BİZ..." *** (...Ankara - İnternet Cafe Camı - Habip Süzen) "-SİZİN GİBİ GENÇLERİ İNTERNET CAFELERDE GÖRMEK İSTERİZ..." *** (...Eskişehir - Duvar Yazısı - Latif Bıyıklı) "-İNTİHAR İYİ GİBİ DE, SONUNDA ÖLÜM OLMASA..." *** (...İstanbul - Büfe Camı - Harun Sevdi) "-SONUNU DÜŞÜNEN MEMUR OLAMAZ..." 11.04.1954 * İlk kez kürdan ve kibrit çöpü olmadığı için sigara jelatini çıkarılarak dişin arası temizlendi... temelin yeri... Temel arabayı kullanıyormuş... Yan koltukta karısı, arkasında kaynanası... İki kadın da zavallı Temel'e sürekli müdahale ediyormuş... Karısı "Sola geç sola... Bak tam arkanda araba" derken, arkadan kayınvalidenin, "Yavaş sür damat yavaş" uyarılarının ardı arkası gelmemiş... Sonunda "Yeter yahu" diye gürlemiş Temel; "-Arabayı kim kullanıyor karar verin... Sen mi, annen mi?..." tebeşir tozu "-Atmak istediğimiz birçok şey var... Başkalarının onları toplamalarından endişe etmesek..." (...Osvar Wilde) Hayata dair... Ben bu ışığı tanıyorum, bu amansız aydınlığı, Ve bir atlı arabanın sessizliği yırtan tekerlek takırtalarını, Büro pencerelerindeki demir parmaklıkları, Tanıyorum, soluksuz uykuya dalmış sokağın ıssızlığını... ... Gece devrildi yıllara, özgür ve çılgınca, Daha yanıyor yüreği sarsan güçlerin ateşi; Sert sabah ayazı sessizce yalıyor göğsümü ama, Kımıltısız donmuş evler, binlerce mezar sanki... ... Son bir arzuyla can atıyor ruhum, Dönmek için gecenin düşünü gündüzün boş kalıplarına, Fakat boşuna çabalıyorum ve boşuna savaşıyorum, Sen, ey gündüz, güçlü düşman, yine boyun eğdiriyorsun bana... (...Valeri Bryusov) sportik kritik "-Nedense evimizde yediğimiz goller 'komedi goller' kategorisine giriyor... İnönü'de futbolcular duygusallaşıyor, cezalandırılan Beşiktaş oluyor..." (...Jean Tigana) bizimkiler... TALİP: Bu bankanın sitesine yine mi girilmiyor... FATİH: Ne bileyim, bankanın bekçisi miyim ben?... *** METİN: Kuşburnu veya nane çayı var mı?... ERCAN: Hayır, erkek çayı var sadece... *** BİLGEHAN: Sergen Yalçın solak değil miydi ya?... CEM: Resmi ters basmışlardır... Ayaküstü... Bakmayın yandaki (veya üstteki, ya da alttaki, nereye koyulacağını bilmiyorum) yazıda dalga geçtiğimize... "İstanbul lalesiyle buluşuyor" projesi, İstanbul Belediyesi'nin en aklı başında icraatlarından biri... Ağırlıklı olarak sahil yolunda rastladığımız; hayatımızda ilk kez denize bakarak seyahat etmek yerine, renk cümbüşüne dalmamızı sağlamıştır... Herkes beğenmeyebilir... Ama pro-jeyi ilk duyduğumuzda, "İstanbul'la lale... Ne alaka" şeklinde beyin arşivini kurcalatan lalelerden iyidir... sanatik kritik "-5-6 yıl önce 'hayat nedir' diye sorsalar, hayat bir mücadeledir, bir savaştır falan derdim... Ama şimdi sorsanız hayat bir hediyedir ışıktır derim..." (...Gülben Ergen) politik kritik "-Biz iktidara geldiğimizde söz veriyoruz, bir genç kız Türkiye'nin en batısından en doğusunda bulunan kentine güvenli bir şekilde gidebilecek..." (...Mehmet Ağar) kadınlar & erkekler (...Kadınlar ve erkekler arasındaki ince çizgi) > Kadın kavga çıkmasın istediği vakit konuşmak ister, > Erkek ise kavga etmek istediğinde konuşmaya başlar... ... > Kadın duygularının anlaşılması için oyun oynar, > Erkek ise duygularını saklamak için rol yapar... ... > Kadın "git" dediğinde erkeğin kalmasını istiyordur, > Erkek ise "git" dediğinde kadın çoktan gitmiş olmalıdır... ... > Kadın gelecek kaygısı duymamak için evlenir, > Erkek ise evlendiğinde gelecek kaygısı duymaya başlar... ... > Kadın istemediği bir cevap duyunca yeni sorular üretir, > Erkek ise istemediği bir cevap duyunca daha önceki soruları unutur... Taşlamalar... Haşlamalar... NOKSAN Hepimizde Ama hepimizde Bir şeyler noksan. Bir sen misin Eksiksiz olan. (...osman.yavuz.inal) S.Ö.Z. der ki; "-Düne yarın, yarına dün desek, insanlar bugün daha mutlu olur..." (...Yaşanan günü; geçmişin acılarına teslim etmeyi anlatırken söylediği müthiş S.Ö.Z.leri) Aynı o hesap... Hikayeyi bu başlık altında kullanmak, aklınızdaki, "Ne alaka" sorusunu silecektir... Ülkenin birinde fakir mi fakir bir adam yaşarmış... O ülke şartlarına göre açlıktan ölmezmiş ama, gönlünün istediği bir hayatı da hiçbir zaman sürdüremezmiş... Çevresindekilerle konuşurken laf paradan açılmış... Sayılan sevilen bir bilginin, "Para parayı çeker" sözünü duyunca, yememiş içmemiş, para biriktirip, parayla para çekmeye karar vermiş... Bir altın lira biriktirince doğru hükümdarın hazinesinin penceresine gitmiş... Önce kalın demir parmaklıkların arkasında nerdeyse küçük bir dağ gibi çil çil altınları seyretmiş... Parmaklarının arasında sarı lirası, uzatabildiği kadar kolunu uzatmış: "-Geel, gel... Altınlarım bana geel..." Böyle seslenirken gelen giden olmayınca biraz daha uzanıp yakarmasını sürdürürken altın lira parmaklarının arasından kayıp hükümdarın altınlarının arasına karışıvermiş... Adamcağız üzüntüsünden kahrolmuş... Bağrına taş basmış, evinin yolunu tutmuş... Tam yolda giderken karşısına saydığı sevdiği o bilgin kişi çıkmaz mı?... Yana yakıla anlatmış derdini... Bilgin kişi, "Ey oğul" demiş: "-Lafın sonunu iyi dinlememişsin... Para parayı çeker amma... Büyük para küçük parayı çeker, sen bunu fark etmemişsin..." ...gündemin kırıntıları... Deniz Baykal, havada tehlike atlatmış...Ayaklarının yerden kesilmesine hiç alışık değildir... >> Ø söz market itiraf kuşağı: Ø (...isim: mahmut ...şehir: izmir ...yaş: onbeş) Ben küçükken babamın sakalları hiç çıkmıyor sanırdım... Meğer her sabah işe gitmeden önce (ben uyurken) tıraş oluyormuş... Bunu okula gitmeye başlayıp sabah erken kalkınca anladım... Ø (...isim: masum hattatoğlu ...şehir: nazilli ...yaş: yok) Beş arkadaş oturmuş muhabbet ediyoruz... Konu abdest almak için su bulamadığımız zaman ne yapmamız gerektiğine geldi... Bir arkadaşımız, "Tutun ki susuz bir adaya düştük, nasıl alacağız... Teyemmüm yaparız ama di mi" dedi... Ø (...isim: sinem ...şehir: ankara ...yaş: yirmi) İtiraftan çok "Son pişmanlık" olacak... Okuyacağını bildiğim Oçan'a sesleniyorum; Seni çok üzdüm, bunu geç fark ettim... Nasıl telafi edilir CAN'ın acısı bilmiyorum; ama affet beni... Ø (...isim: pink ...şehir: çorum ...yaş: onaltı): yaz tatilinde kafede çalışıyordum... dondurma sattığım bir çocuğu çok beğenmiştim... bir süre sonra onun tam caddenin karşısında oturduğunu farkettim... görebilmek için artık erken gidiyor, geç çıkıyordum... bir gün arkadaşlarımın gazına gelip utana sıkıla yanına gittim ve eline bir kağıt tutuşturdum... "bu ne" dedi, "görüşürüz" dedim ve hızla oradan uzaklaştım... kağıtta adım ve numaram yazılıydı. Ama o beni hiç aramadı... şimdi aklıma geldikçe utancımdan kafamı sokacak yer arıyorum, çok pişmanım çok... Ø (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.