Büyük ölçüde lideri ve temenni olarak grup sonrası rakibimizi belirleyecek maçtı bizim için... Hırvasitan'da Teknik Direktör Slaven Bilic forvet oyuncusu Mladen Petric'i yine maç öncesinde 11 yerine yedek kulübesinde tutarken, genç isim Ivan Rakitic'i sahaya sürmeyi tercih etti. 4-4-2'den bir ara 4-4-1-1'e geçen genç hoca Almanya karşısında 4-2-3-1 dizilişiyle, ileride tek forvet Ivıca Olic'i Rakitic ve Niko Kranjcar ile destekledi. Almanya'da Teknik Direktör Joachim Löw Polonya maçında galip gelen 11'ini bozmadı. Marcell Jansen ve Lukas Podolski 11'deki yerlerini koruyan isimler oldu. Maçın "Oynanmamış istatistiklerine" göre Almanya sadece bir kez, ama hayati bir maçta yenildiği Hırvatları da geçip grup lideri oluyor, biz de Çekleri yenip onların rakibi oluyorduk... Doğrusunu isterseniz, "Acaba hangisini yeneriz" gözüyle seyredince, hiç de maç öncesi duygularını taşımadım... Almanya'nın futbol estetiğine zıt ama hiç olmazsa bir sistem içinde işleyince göze hoş gelen o futbolundan eser yoktu dün... Ya da kaba anlatımı ile Ballack'ın orta sahada şeflik yapacağı, sabırla ve inatla rakibi zorlayacağı o makine dün çalışmadı, başta Jansen olmak üzere, her dişlide önemli aksamalar oldu... "Golden sonra olmadı, ikinci yarıda savunmaya yaslanır" dediğimiz Hırvatistan, bu anlayışın Panzerlere yarayacağının farkındaydı ve ikinci yarıda daha çok pozisyon için zorladı... Bugüne kadar birçok hücum futbolu seyrettik, ancak aynı dinamizmle defansta kalabilmeyi de Hırvatistan gösterdi bize... Bu şampiyonaya yeni bir sistem ve yeni bir jenerasyonla başlayan Hırvatların her geçen maçta daha iyi oynadığı açık... Acaba diyorum; gruptan sonra Almanya mı çıksa?...