> Sevme sanatı... Arenada, bütün şovalyelerin aşık olduğu ve evlenmek istediği harikulade güzel prenses kral babasıyla birlikte oturuyor, çevreleri genç ve yakışıklı şovalyelerle dolu, hepsi bir küçük tebessüm için bekliyorlar... Borazanlar çalınıyor ve aslanlar çıkıyorlar arenaya, kocaman yeleleri, gergin belleri, iri penceleriyle kükreyerek dolaşıyorlar... Prenses zarif ellerini saklayan uzun eldivenlerden birini çıkarıp aslanların arasına atıyor... "-Kim eldivenimi alıp bana getirirse onunla evleneceğim..." ... Müthiş bir sessizlik oluyor, bir anda herkes susuyor... Bir şovalye diğerlerinden ayrılıyor, taş merdivenlerden ağır ağır inmeye başlıyor, parlak çizmelerinin çıkardığı sesler tek tek duyuluyor... Arenaya giriyor; aslanlar hareketsiz ve şaşkın, bu cesur şovalyeye bakıyorlar, o hiçbirine aldırmadan eldiveni alıyor, gene adım sesleriyle taş merdivenleri çınlatarak çıkıyor... Eldiveni prensesin kucağına bıraktıktan sonra, kendisine hayranlıkla dönen prensese bir kez bile bakmadan yürüyüp gidiyor... ... Biz herkesi her zaman deniyoruz, emin olmak, güvenmek istiyoruz, sevgisini ve bağlılığını her an kanıtlasın, hayatını ve her şeyini tehlikeye atsın ve bunu binlerce kez yapsın istiyoruz... Kendimizle ve korkularımızla öylesine doluyuz ki; hiçbir duyguyu, hiçbir insanı, hiçbir nesneyi olduğu gibi bütün gerçekliğiyle göremiyoruz, her şey kendimizle ve korkularımızla oluşturduğumuz prizmalardan kırılarak ulaşıyor bize... Her şeyi olduğundan başka bir biçimde ve olduğundan başka bir yerde görüyoruz, belki de bu yüzden aradığımız şeyleri aramamız gereken yerlerden başka yerlerde arıyoruz... Mutlulukla aramıza, korkularımızı ve kendimizi sokuyoruz... (...Pazar hikayesini Erich Fromm yorumladı) > S.Ö.Z. der ki; "-Dününü unutan adamın yarını olmaz..." (...Ooo... Müthiş S.Ö.Z.leri) > Temel'in yeri... Nasrettin Hoca göle maya çalarken o sırada ordan geçmekte olan Temel hocayı görmüş; "-Hocam ne yapıyorsun?..." -Göle maya çalıyorum... "-İyi de hoca, o kadar yoğurdu ne yapacaksın ki?..." *** Temel'e piyangodan araba çıkmış... Ama arabanın rengi beyazmış... Temel "Kırmızı isterim" diye tutturmuş... Maalesef ki kırmızı rengi yokmuş arabanın... Temel çok sinirlenmiş ve "Verin piyango bileti paramı geri" demiş... *** Temel'e nereli olduğunu sormuşlar. "-Yarı yarıya Trabzonlu'yum..." -Ne demek yarı yarıya?... Annen mi İstanbullu?... "-Yoo... Trabzon'dan çıktığımda kırk beş kiloydum, şimdi doksan kiloyum..." > Bizimkiler... (...Haftanın önemli olayları) >> Serdar'ın annesini aramak için telefonu kaldırması, bilgisayar tuşlarından numarayı çevirmesi... >> Hasan hocamın dil literatürüne yumuşak C'yi sokması... >> Cemil'in Emin'e sinirlenip, bir değer biçmesi, "Gözümde eksi sıfırsın artık..." > Sizinkiler... Aniden fenalaşan annelerini apar topar hastanenin acil servisine taşıyan... Ancak yarım saat sonra doktorun, "Maalesef annenizi kaybettik" demesiyle annelerinin öldüğünü öğrenemeyen (!) bunun yerine; "Ülen nasıl kaybedersiniz koca kadını daha demin buradaydı" deyip doktoru bir güzel döven komşularım var duyurulur... (...Engerek Lee'den) > Hayata dair... (...Amerikalı yazar H.Jackson Browne'ın üniversiteye başlayan oğluna verdiği "baba nasihatleri"... * Müstehcen olmayan üç tane fıkra öğren... * Ayakkabıların hep boyalı ve dişlerin hep beyaz olsun... * Bir kavgaya girersen, ilk sen vur ve hızlı vur... * Sana nasıl muamele edilmesini istiyorsan, sen de insanlara öyle davran... * Şopen, Mozart ve Beethoven'ın müzikleri arasındaki farkı ayırt edebil... * Bir mesleğin hilelerini öğrenmek yerine, o mesleği çok iyi öğren... * Diş macunu tüpünün kapağını tak... * Çok fazla güneşte durma... > itiraf reyonu... (...isim: little_devil ...şehir: kocaeli yaş: onsekiz) Geçen sene dershanede biyoloji dersi işliyoruz... Konu kalıtımdı sanırım... Anne baba kan gruplarından doğacak çocuğun kan grubunu belirliyoruz... Bizimkiler de işi geyiğe vuruyor tabii... Konu nerden geldiyse arkadaşın biri yayılmış gayet rahat bir vaziyette birden, "Benim oğlum erkek olcak" dedi... Kendisi biraz laz uşağıydı... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) > Bugünün buluşu * İlk kez cep telefonuna polis telsizi melodisi yüklenerek polis triplerine girildi... (...19.08.1998) > Tebeşir Tozu... "-İnsan hayatı, kadının göğsünden fışkırır... İlk konuştuğunuz sözcükleri onun dudaklarından öğrenirsiniz... İlk gözyaşlarını size o döktürür, son ahı o çektirir..." (...Lord Byron) > MMMR'in duvarı... SARIGÜL, Abdullah GÜL,Güller arasından gelir...(...Müzisyen Deniz) > sanatik kritik "-Erol Köse'nin eşi benim çocukluk arkadaşım... O çok acılar çekti... Ben de aynı acıları çekmiş birisi olarak, Gülşen'i sorguluyorum... Bir kadın olarak, bir kadının duygularını anlatıyorum, acılarını paylaşıyorum..." (...Bülent Ersoy) > politik kritik "-Söylediğim bütün her şeyi inanarak söyleyen bir insanım... İnsan hayatında bir kez rol yapar, iki kez rol yapar, ben hep mi rol yapıyorum... Ben insanların şeffaf olduğuna inanıyorum, onlar da bana inansın..." (...Abdullah Gül) > sportik kritik "-Neredeyse eski takımla oynadık... Yeni futbolcular sakat olduğu için yoktu... Transferleri, motoru yenilemek için yaptık. Elinizde olmayan sebeplerden dolayı eski motorları kullanmak zorunda kalıyorsunuz..." (...Feldkmap) >> Yine yer bulamayınca buraya girmek zorunda kalan, şaşırtan, tüyler ürperten, "Bir yaş daha büyüten" çerçeve özel haberi: Avustralya'nın bataklık bölgesinde aç timsahlardan kaçmak için ağaca tırmanan bir kişi, yaklaşık bir haftayı ağaçta geçirmek zorunda kaldı... Yaklaşık bir hafta boyunca tek gördüğü şeyin ağacın altından bakan 2 çift kırmızı göz olduğunu ve her gece timsahların homurtularını dinlemek zorunda kaldığını söyleyen doğudaki Cape York adasındaki bir çiftliğin sahibi yaşındaki David George, "Onlara sizin için ağaçtan düşmeyeceğim pislikler diye bağırdım" diye konuştu... (netgazete haberi)