"Size kimse yalan söyleyemez..."

Geçtiğimiz günlerde bizim gazetede bu kitaptan söz ediliyordu... Madde madde yalan söyleyenleri ele geçirme teknikleri vardı... Ben şıkları okudukça "yalancıları" hemen tesbit ettim; * Verdiği cevap nedeniyle rahat olduğunu göstermeye çalışan kişi belli belirsiz bir şekilde omuzunu silker... (Hülya Avşar) * El kol hareketleri ile söylediği sözler arasında zamanlama hatası vardır... Baş hareketleri mekaniktir... (Fatih Terim) * Şaşırmış, korkmuş, ya da mutluymuş rolü yapıyorsa, yüzünde beliren ifade ağız bölgesiyle sınırlı kalacaktır... (Esra Ceyhan) H Kendisini itham eden insandan uzaklaşmak isteğiyle muhtemelen bakışlarını kapıya doğru çevirir... (Mircea Lucescu) * Ellerini ve kollarını az kullanır, bir noktaya bakar gibi konuşur... Eklem yerleri hareketsiz olur... (Bülent Ecevit) * Haksız suçlandığında sinirlenmez, soğukkanlılığını korur... (Aziz Yıldırım) * "Gerçeği söylemek gerekirse", "Dürüst olmak gerekirse" gibi cümleler kullanır... (Uğur Dündar) * Soruyu önceden düşünmüş ve cevabı hazırlanmıştır... (Serdar Bilgili) * Konuştuğu insanla ya çok az fiziksel temas kurar, ya da hiç kurmaz... (Çağla Şikel) * Karşısındaki kişi anlattığı hikayeye inanana kadar fazladan bilgi vermeye devam eder... (İbrahim Tatlıses) * Sorulara asla doğrudan cevap vermez, dolaylı olarak ima eder... (Mesut Yılmaz) * Kendisini itham eden kişiyle arasına birtakım nesneler koyar... (Cem Uzan) * İlginizi dağıtmak için şaka yapar, ya da dalga geçer... (Okan Bayülgen) * Ayrıntılı açıklama gerektiren konuları sıradan bir şeymiş gibi aktarır... (Yılmaz Vural) * Hikayesi o kadar inanılmazdır ki; sırf bu yüzden inanırsınız... (Bayhan) * Yalan söyleyen kişi göz temasından kaçınır... Göz göze gelmemek için elinden geleni yapar... (Metin Şentürk) diyAlog (Yasemin Bozkurt, Kadının Sesi'nde ünlü evlileri ağırlamış...) HALUK EVRENOS: Ben hanımı görmeye gittiğimde bir baktım çok güzel, alımlı bir kadın... Hemen olur dedim... YASEMİN: Aaa... Ne güzel... HALUK EVRENOS: Güzel ama sonra öğrendim ki, benim için düşünülen kızın annesiymiş... YASEMİN: Hah hah haaaa... Çok şeker... Ne yaptınız?... HALUK EVRENOS: Almadım tabii... Kızıyla evlendim... İtiraf Reyonu... (isim: tuba'nın babası... şehir: istanbul... yaş: 33...) 1994 yılında Konya Dutlukır Personel Asteğmen Okulu öğrencisiyken yemin töreni için harici elbiselerimizle prova yapacaktık... Bütün arkadaşlar 1 numaralı dediğimiz harici elbiselerini giyip alana inmişlerdi... Ben de aynı şekilde elbiselerimi giyip alana inmiştim. Tüm bölük hizaya girdiğimizde birkaç muzur arkadaşın bana bakıp kahkaha attıklarını gördüğümde niye güldüklerini sorduğumda mosmor olmuştum... Herkes harici elbiselerinin altına mecburi siyah çoraplarını giymişken, ben beyaz çoraplarımı giymiştim... Neyse ki hemen bir şey uydurup tüm bölüğe rezil olmaktan son anda kurtulmuştum. Siyah çoraplarımın çok kirli olduğunu beyaz çoraplarımı bilerek giydiğimi söylemiştim. Oysa ki beyaz çorapların hem yasak hem de çok sırıttığını bilmiyordum... (osoztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim) bizimkiler (Bizim turnuva Türkiye Ligi'nin şablonunda devam ediyor...) *"İlan Servisi" ligin Rizespor'u gibiydi... Kural dışı oyuncu oynatmaktan maçları hükmen yenik sayılan... *" "Güvenlik", ligin Beşiktaş'ı gibiydi... İyi başladığı turnuvanın gerisini getiremeyen ve iddiasını kaybeden... *" Lider "Sigorta", ligin A.Sebat'ıydı... Garantiledikten sonra son sıralardaki "Dergi Grubu"na yenilen... *" Biz "Yazıişleri" ligin ballı Fenerbahçe'siydi... Rakipler çıkmayınca 2 maçtan 12 puan toplayarak gruptan çıkan... *" Başkan "Muammer Abi", ligin Spor Bakanı'ydı... Şiddeti önlemek için birtakım yenilikler getiren... *" Komite Başkanı "Hasan Sarıçiçek" ligin Haluk Ulusoy'uydu... Maçlara gelmeyen, kupayı vermeye gelen... *" "Ev Aletleri"nden Onur, ligin Bülent'iydi... Hakemlere, rakiplere, kimseyi bulamazsa gölgesine itiraz eden... temelin yeri İki fanatik futbolsever Temel'le Dursun konuşuyormuş... Temel; -Trabzon maçına gitmiyor musun?... "-Ne diye gideyim?... Oynanan futbol değil ki... Hakemler kötü... Oynanan oyun itiş kakış... Saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle... İçeride kavga gürültü... Çıkışta vasıta bulamıyorsun..." Dursun; "-Ben de tıpkı senin gibi maça gitmiyorum... Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor..." *** Adamın biri, karısının doğum günü için Temel'in kuyumcu dükkanına girmiş... Bir kolye beğenip fiyatını sormuş... Temel; "-Dört milyar lira..." Adam, "Kahrolsun" dedikten sonra, başka bir kolye seçip fiyatını sormuş... Temel; "İki kez kahrolsun..." HHH Temel, Fadime'yi o kadar çok seviyormuş ki; her akşam yatarken onun için şöyle dua ediyormuş; "-Allah'ım... Onun başı ağırmasın, benimki ağırsın... Onun bir yeri kırılmasın, benimki kırılsın... O üzülmesin, ben üzüleyim..." Son olarak da şöyle diyormuş; "-Allah'ım... Onu dul bırakma, beni dul bırak..." ayaküstü Geçtiğimiz günlerde, "Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım" kitabından bahsederken "Erdal Demirkıran"ın ismini yanlış yazmışım... Düzeltmek için fırsat bekliyordum ki; sitesinde bir söz okudum ve "bununla beraber duyurayım" dedim... Diyor ki; "-Bir kartal gibi doğup, bir tavuk gibi yaşayan... Kartallara özenerek hayatını geçiren ve sonunda bir tavuk gibi ölen milyarlarca kartal var..." (Belki bizim Kara Kartallar'ın, belki de başka Kartallar'ın işine yarar diye not düşelim...) SÖZLÜK Aziz Yıldırım, "Milli Takım Fenerbahçe'den olacak" demiş... Fenerbahçe'de "11 tane" Türk var mı ki?... sanatik kritik "Modern hayatla birlikte ölümden de koptuk... Yaşamın bir parçası değilmiş gibi görmeye, düşünmeye ve yaşamaya başladık..." (Nurgül Yeşilçay) politik kritik "Bizim gençliğimiz içine dönük, dışa kapalı, diyalog zorluğu çeken ve kendinden olmayanla anlaşma zorluğu yaşayan gençlikti..." (Tayyip Erdoğan) sportik kritik "Devlet adamlarının Fenerli olması bizim için itici güç oluyor... 'Kazanamazsak Başbakan'dan fırça yerim' düşüncesi aklıma geliyor..." (Tuncay Şanlı) Şifa Yemek Öğlen Menüsü; Ezogelin Çorba... Patlıcan Musakka... Soslu Spagetti... Cacık...