söz der ki

A -
A +
söz der kisöz der ki "-Gereğinden fazla alttan almak, haddinden fazla tepeden bakmaktır..." (...Dudak bükse de, ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) tuzaktan kumanda (...FLASH - Rüyanız Hayrolsun) TELEFONDAKİ KADIN: Rüyamda bir uçağa binip gidiyordum... EMİNE HANIM: Eşiniz sağlıklı mı?... TELEFONDAKİ KADIN: Evet. EMİNE HANIM: O zaman eşiniz kısa süre sonra bir hastalık geçirecek... Ameliyat olacak, sonra iyileşecektir... *** EMİNE HANIM: Birbirinizi seviyorsunuz ama çok kavga ediyorsunuz?... TELEFONDAKİ KADIN: Evet... EMİNE HANIM: Eşinizle bir çocuk daha yapın derim... TELEFONDAKİ KADIN: Hımm, peki erkek mi olur kız mı olur çocuk?... SÖZ'ün gelimi... İnsan duydukça şaşırıyor, okudukça gözlerine inanamıyor... "Hayır"cıların temel korkusu "Rejimin tehdit altında oluşu" bunu anladık... Tabii ki 12 Eylül rejiminin... Bazıları öyle laflar ediyorlar ki "Hayır" dedirtmek için... Bu hayırcılardan hiçbiri bana bugüne kadar, referandumda gelen değişikliklerin mevcuttan daha kötü olduğunu gösteren bir tek örnek dahi gösteremedi... Sadece "İstemezük" türküsü... Keyifleri "Hayır" demek istiyor... Bir de bürokrasi azametini yitirmesin isteği... Bu referanduma bir sosyal demokratın "Hayır" demesi için hiçbir gerekçe yoktur... CHP'ye uzun yıllardır hiç şaşırmıyoruz... Artık CHP ne yapsa ona yakışıyor... Asıl şaşırdığım Ercan Karakaş'ın Sodev'inin bu derece keskin "Hayır"cı oluşu... İstanbul barosuna gelince, onları da biliyoruz... Bazı işlere pek itirazcılar, bazılarına pek "Gık"ları çıkmıyor... (...S. Kalender notlarından) bir film diyaloğu "-Mutluluk belki de sadece kovaladığımız bir şeydir..." (...The Pursuit Of Happyness filminden) temel'in yeri Dursun'un babası uzun süredir hasta yatağında yatıyormuş... Oğlu Dursun balığa çıkınca, baba vefat etmiş... Hemen Temel'i haberci olarak göndermişler... Ancak kötü haberi hemen vermemesini, durumun kötüleştiğini söylemesini tembihlemişler... Dursun, haberci Temel'in gelişinden şüphelenmiş; -Ne oldu babam mı kötüleşti?... "Ne kötüleşmesi" demiş Temel, "-Öldü bile..." hayata dair Yoksulluktan nefret edenlerden, Ya da gurur duyanlardan sakının... Övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakının; Karşılığında övgü beklerler... Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının; Tek başlarına bir hiçtirler... Ortalama erkekten, ortalama kadından sakının, Sevgileri vasattır, vasatı aranır dururlar... Ama nefretleri dahiyanedir... Nefretleri seni beni herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir... Yalnızlığı istemezler, yalnızlığı anlamazlar, Kendilerinden farklı her şeyi yok etmeye çalışırlar... Sanat yapamadıklarından sanatı anlayamazlar. Üretme başarısızlıklarını dünyanın beceriksizliğine yorarlar... Kendileri tam sevemedikleri için senin sevginin eksik olduğuna inanır, Ve senden nefret ederler... En usta oldukları sanattır nefret... (...Charles Bukowski) bizimkiler Mehmet Abi, Ömer Faruk ve Emir Milano'dalar... Otele çantalarını bırakıp yemek için metro ile başka bir bölgeye gidecekler... Bulundukları metro istasyonunun adı "Romano Di Porte" ama orada yeni oldukları için Mehmet Abi ikaz ediyor: "-Bu istasyonun adını ezberleyin, otele dönerken problem yasamayalım..." Emir etrafına bakınıyor ve tavana asılı yönlendirme levhasını göstererek, "-Abi tamam, ezberledim. Burası Biglietteria istasyonuymuş..." Mehmet Abi gülüyor: "-Yahu o İtalyancada 'bilet gişesi' demek!" söz der ki
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.