söz der ki

A -
A +

söz der ki "-Aşk; elbisenin insana... Sevgi; insanın elbiseye yakışmasıdır..." (...Kendi etmesine rağmen çözemediği müthiş S.Ö.Z.leri) tuzaktan kumanda (...KANALTÜRK - Son Kale) ERMAN TOROĞLU: Yani ortada bir namus davası olduğu kesin... AHMET ÇAKAR: Beyler program kadın programlarına döndü, sabahları yayınlanan... ERMAN TOROĞLU: O zaman olaya futbol katalım biraz! Metin evladım, amcan ilk olarak ne zaman ceza sahasına girmiş?... temel'in yeri Otel görevlisi Temel, yeni gelen zengin müşteriye sormuş; -Akşam yemeği alır mısınız?... "Seçeneklerim nelerdir" diye sormuş müşteri... "Çok basit" demiş Temel; "-Evet... Ya da hayır?..." bizimkiler... Cüneyt Abi vapurla karşıya geçip, taksiye biner ve taksici sorar; "-Nereye abi?..." Dalgınlık her zamanki gibi zirvededir ve cevap verir; "-Eve gideceğim eve..." bir film diyaloğu -Neden ölüyorsun anne?... "-Vaktim doldu, sıram geldi... Aaa hayır, sakın korkma bitanem... Ölüm de hayatın bir parçası..." (...Forrest Gump filminden) Hayata dair... Bir gün genç bir adam Socrates'e gelir ve "İrfan ve bilgi kazanmak için yüzlerce mil yol yürüdüm... Öğrenmek istiyorum, bu yüzden sana geldim... Bana bilgi verir misiniz" diye sorar... Socrates, "Gel beni izle" der ve sahile doğru yollanır... Kendisi ve genç takipçisi kalçalarına gelinceye kadar suyun içinde yürürler... Sonra Socrates yoldaşını yakalar ve başını suyun dibine batırır... Genç adamın zorlu çabalarına rağmen hoca onu suyun altında tutar... ... Nihayet, adamın direnme gücü tükenince, Socrates genç adamı sudan çıkarır, öğrenci adayını sahile yatırır ve pazar yerine döner... Genç adam gücünü toplar toplamaz, Socrates'i bulur, ona: "Sen bir öğretmen ve bilginsin" der kızgınlıkla ve protesto ederek "Neden bana bu kadar kötü davrandın?..." ... "Suyun içindeyken" diye sorar Socrates, "Her şeyden çok ne istedin?..." "Hava istedim" der genç adam... Bunun üzerine Socrates şöyle söyler, "-Bilgi ve anlayışı hava kadar istediğin zaman, kimseden bunu sana vermesini beklemeyeceksin... Buna her yerde ve her zaman sen sahip olacaksın..." kadınlar & erkekler Kadın arkadaşına anlatıyor; "-Geçen gün çekmecelerimi karıştırırken siyah-beyaz bir fotoğraf buldum... Ben genç, güzel, incecikken kocamla ilk seyahatimizde çekilmiş bir fotoğraf... Kocam fotoğrafa bakar bakmaz yüzünde hüzünlü bir özlem belirdi, "Vayyyy, şuna bak" dedi, "Benim unutamadığım Murat 124'üm..." *** Gemi kazası sonucu eşi ile birlikte kurtulup okyanustaki minicik adaya sığınan kadın üç ay sonra kocasına, "Kilo verdiğime inanamıyorum ve sevinemiyorum" demiş; "-Allah kahretsin, en yakın ayna binlerce kilometre uzakta..." aynı o hesap Churchill ölüm döşeğindedir ve kızının evinde kalmaktadır. Yatalaktır, bilinci zaman zaman gidip gelmektedir. Günlerden bir gün kapıya bir gazeteci dayanır, Churchill'le röportaj yapmak istemektedir. Churchill o sırada salondaki yatağında yatmaktadır. Kapıyı damadı açar... Gazeteci Churchill'le görüşmek istediğini söyler... Damadı alçak sesle gazeteciye durumu izah eder: "-Kendisiyle görüşebileceğinizi sanmam, zira son günlerde iyice kötüleşti, bilinci yerinde değil, bizimle dahi konuşmuyor, konuşunca da saçmalıyor..." Gazeteci ısrar eder... Damat da adamı Churchill'in yanına alır... Churchill'in gözleri açıktır, ama kendinde olup olmadığı belli değildir. Gazeteci sorar: "-Sayın Churchill, siz bütün dünyanın takdirini kazanmış bir politikacısınız, peki, sizin özellikle beğendiğiniz, hayran olduğunuz biri var mı?..." Churchill'den cevap gelmez... Gazeteci uzunca bir süre bekler. Damat yanlarına yanaşır, yine alçak sesle: "-Bakın, size demiştim, kendinde değil, eminim ne sorduğunuzu dahi anlamamıştır, boşuna çabalıyorsunuz, sizinle konuşacağını sanmam..." Gazeteci biraz daha bekler, tam vazgeçip gitmek için toparlanırken Churchill'den cevap gelir: -Mussolini'yi çok takdir ediyorum... Gazeteci bir an şaşkınlığa uğrar, sonra devam eder: "-Ama nasıl olur?... Siz Mussolini ile savaşta düşmandınız. Dahası Mussolini'den nefret ettiğinizi de biliyoruz, şimdi neden kendisini takdir ediyorsunuz?..." Churchill yine sessizliğe gömülür... Damat fısıltıyla devam eder: "-İşte, demedim mi, ne söylediğinin dahi farkında değil, iyice çıldırdı artık, saçma sapan konuşuyor, bence boşuna çaba harcıyorsunuz..." Gazeteci yine bekler, tam kalkmak üzereyken Churchill ses verir: "-Damadını astırmıştı da ondan..." ... Hikâye uyar mı günümüz CHP'sine?... Elinizde Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu ve Önder Sav gibi kahramanlar olduktan sonra her hikâye uyar... itiraf reyonu... (...isim: ümit ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor) Pek rezil olmam ama bazen olmak da lazımmış... Bir gün üniversite kantininde arkadaşlarla oturduk... Muhabbet ediyoruz, hani kız istemeye gidildiğinde kahve yapılır ya; orta olur, sade olur, şekerli olur falan... Ben onların hepsini ayrı cezvelerde yapılıyor zannediyordum... Öyle değilmiş, arkadaşlarım bunu bana ezici bir şekilde anlattı ve kendimi hiç bu kadar ezik durumda hissetmemiştim... Ben bile kendime güldüm ama artık kahve nasıl yapılır biliyorum... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.