söz der ki

"-İnsan kalabalık içinde düşündüğü, yalnızken de olduğudur..." (...Maske konusunda ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) itiraf reyonu (...isim: nedim gültekin ...şehir: istanbul ...yaş: yirmiüç) Benim değil ama abimin rezilliğidir... Dalgın abiyle birlikte arabadan inip eve doğru yürüyoruz... Sanki yapılacak bombayı bekliyormuşum gibi onu takip ediyorum. Cebine koymadığı arabanın kumandasıyla apartman kapısını açmaya çalışırken kahkahayı patlatıp, "O arabanın anahtarı" diye söylendim... O da gülümseyip, "Pardon yaa" dedi ve aynı anahtarı kapının kilidine sokmaya çalıştı... Bu rezillik düğün hediyem olsun kendisine... Ama mümkünse yeğenlerimi sağlıklı istiyorum... (omer.soztutan@tg.com.tr itiraf edin, rezil edelim...) hayatın içinden Başımıza bir kez gelen şey büyük bir dert sayılamaz. Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl kârı mıdır? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayırımı kaldırır çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur. Aristo, Hypanis Irmağı'nın suları üstünde bir tek gün yaşayan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler. Bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın beşinde ölen yaşlı ölmüş sayılır. Bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimize gülünç gelmez?... Ama, sonsuzluğun yanında, dağların, ırmakların, yıldızların, ağaçların, hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür... Doğa bunu böyle istiyor. Bize diyor ki: "Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin. Ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının şartlarından biridir..." (...Montaigne) temel'in yeri Evin efendisi, kısa bir süre önce ayrıldığı evine telefon açıp, bahçıvan Temel'e sormuş: -Nasıl her şey yolunda mı?... "-Yolunda... Yalnız, küreğin sapı kırıldı onu tamir etmeye çalışıyorum..." -Neden kırıldı?... "-Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, bu yüzden..." -Nee!... Köpeğim öldü mü?... "-Havuza düştü öldü..." -Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; nasıl havuzda ölür?... "-Ama havuzun suyu boşalmıştı, betona çakıldı..." -Daha havuzu yeni doldurtmuştum... Neden boşalttınız?... "-Biz değil itfaiyeciler boşalttı... Çünkü evdeki yangını söndürmek için ilâve suya ihtiyaç duydular..." -Evde yangın mı çıktı?... "-Evet efendim... Annenizin vefatı dolayısıyla çok sayıda insan geldi... Bir sigara izmaritinden kâğıtlar, ardından da perde tutuşmuş... O kalabalıkta farkına varamadık..." -Annem nasıl öldü?... Sapasağlamdı... "-Haklısınız... Biz de şaşırdık ama, babanızın ölümüne dayanamadı..." -Yahu hiç pozitif bir haber yok mu?... Bunaldım... "-Olmaz olur mu?... Var... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... İşte onun neticesi pozitif çıktı..." bir görüş... Ben artık İstanbul kulüpleri merkezli bir milli takım izlemek istemiyorum... Tabii ki formda olan oyuncular milli takımda olmalı ama teknik ekip neden Bursa'dan Volkan Şen'i, Trabzon'dan Egemen ve bunlar gibi oyuncuları düşünmüyorlar. Eğer milli takıma yeni oyuncuları Hiddink kazandıramayacaksa kim kazandıracak?... Hangi hoca kariyeri ile baskılara göğüs gerebilecek?... Artık hocanın ben buradayım mesajını verip takımı kendisi kurması oyuncuları kendisi izlemesi gerekiyor bence... Yıllardır milli takımı yabancı hocaların çalıştırmasına karşıyım. Nedeni de işte bu... Hoca maçtan 5 gün önce buraya geliyor Oğuz Çetin'in seçtiği takımdan en iyi 11'i çıkartıyor sadece... Belki de Sivas'ta Ceyhun Eriş gibi bir oyuncunun varlığından bile haberdar değil. Bazıları yaşlı diyebilirler ama futbolun artık yaşı yok. İyiyseniz oynarsınız. tuzaktan kumanda (...AZERBAYCAN - AZ TV / Kurtlar Vadisi Sözleri) -Arhasından ağlama ki, sen öldükden sonra da arhandan ağlıyan burahma... -Bezen sırf heyata gıcıglıg olsun deye uçurum kenarındayken bele gülümseyeceksen. -Heyatda elde etdiyim tecrübeler, yediyim payaların cemidir... -Sonunu düşünenler gehreman ola bilmez... bir film diyaloğu "-Bu dünyada insanlar ikiye ayrılır; Boynuna ip geçirilenler ve o ipi geçirenler..." (...The Good, the Bad and the Ugly filminden)