SÖZ'ün gelimi...

(*Yeşilçam filmlerinden birinde oyuncu olsaydınız, aşağıdaki olaylardan birini mutlaka yaşardınız...) * Amcam dediğiniz kişi her an babanız çıkabilir... * Sadece fotoğrafıyla tanıdığınız bir akrabanızı Bağdat'ta bile olsa bulabilirsiniz... * Cebinizde bir ekmek parası bile yoktur ama o kadar gururlusunuz ki, asla başkasının verdiği parayı almazsınız... * Tek kişi koca bir orduyu devirebilir... * Dünyanın en dikkatli insanı bile olsanız yolda bir araca çarpılabilirsiniz... * Eğer bir araba size çarparsa yaşadınız demektir... Çünkü size ya akrabanız, ya da iyi kalpli biri çarpmıştır... * Silahınızda düşmanları öldürecek kadar merminiz kesinlikle vardır (Nereye sığıyorsa artık)... * Lokantada sevgilinizle bir akşam yemeği yerseniz mutlaka biri ya da birileri size laf atacaktır... * Yemek masanızda bir kuş sütü eksiktir ama asla yemek yemeye vaktiniz olmaz... * Sevenleri ayırmaya çalışan kötü adam mutlaka vardır... * Birini öldürdüğünüzde dağın başında bile olsanız kesinlikle polis veya jandarma gelir (Kim haber veriyorsa)... * Taksiciye vereceğiniz parayı asla saymazsınız çünkü cebinizdeki para taksi ücreti kadardır... * Issız bir yerde bile olsanız intihar edeceğiniz sırada biri size engel olacaktır... (Emrah Gencer'in yayına hazırladığı eseri...) temelin yeri Temel'le Dursun ormanda avlanırken, Dursun birden yere düşmüş... Temel arkadaşının nefes almadığını ve gözlerinin karardığını görünce hemen telefonla acil yardımı aramış; "-Arkadaşım öldü... Ne yapabilirim?..." Telefondaki ses cevaplamış; "-Sakin olun... Size yardım edeceğim... Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım..." Telefonda bir süre sessizlik olmuş ve bir silah sesi işitilmiş... Temel telefonu tekrar eline almış; "-Evet, tamam... Şimdi ne yapacağım?..." bizimkiler (Cahit'in düğün notları...) * Düğün yemeğinde tatlı faslına geçildiğinde damat telefon açıp, "İkinci köprüden geliyoruz, misafirleri idare edin... Şimdi köprüden geçti gelin" dedi... * Gelin arabasının önünü ilk önce yakın arkadaşları kesti... Tahir beş arkadaş için uzatılan beş zarfı da kaptı... Zarflardan; elektrik, doğalgaz, su, telefon ve iki Avea faturası çıktı... * Konvoyun çılgın şoförü Tahir'di... Yolda sollamadık, makas atmadık araba bırakmadı... Ancak köprüye gelindiğinde kuyruğa girdi ve diğer bütün arabalar OGS'den geçerken el salladı... * Damada kötü sürprizler hazırlandı... İsmail, Cahit'in kafasında kırmak için aldığı yumurtaların üstüne oturdu... Tahir'in arabası, Emin'in ceketi, İsmail'in pantolonu battı... * "Rahatsız edeceğiz" diye gece saat 02.00'ye kadar Cahit'in evinde oturuldu... Fehim ve Tahir'in hanımlardan yediği fırçalar telefondan dışarıya taştı... Emin bekar olduğu için rahattı... * Dönüşte Kanlıca'da yoğurt ziyafeti çekildi... Yoğurtları bırakan garson, "Şekeri getiriyorum" deyince Fehim "Ne şekeri abi, çay mı istedik" diye çıkıştı... Emin bu sırada "Cahit'in sağdıçı kimdi" diye soracağına "Sırdaşı kimdi" dedi... Hayata dair... Demeyecekler: Ceviz ağacı rüzgarda sallandığı sıralar. ... Ama diyecekler: Badanacı işçileri ezdiği sıralar. ... Demeyecekler: Çocuk yassı taşı ırmakta kaydırdığı sıralar. ... Ama diyecekler: Büyük savaşlar hazırlandığı sıralar. ... Demeyecekler: Kadının odaya girdiği sıralar. ... Ama diyecekler: Bütün güçlerin işçilere karşı birleştiği sıralar. ... Demeyecekler: Karanlıktı o sıralar. ... Ama diyecekler: Neden şairleri sessizdiler? - Bertolt Brecht - Nostalji... Dünya ülkelerinin üst kademe yöneticileri çok ünlü bir otelde toplanmışlar... İşe yeni giren bir garson; şef garsona salondaki kimi hızlı, kimi yavaş, kimi de geri giden saatleri sormuş... Şef garson, her saatin bir ülkeyi temsil ettiğini, her ülke yöneticisinin icraatlarına göre hızlı veya yavaş hareket ettiklerini söylemiş... Acemi garson altında, "Türkiye" yazan saatin elektrik saati gibi hızlı döndüğünü görünce şaşırmış; "-Bildiğim kadarı ile şu anda başarılı bir hükümet var... Neden bu kadar hızlı dönüyor?..." "Bu yine iyi" demiş şef garson; "-Biz bir ara vantilatör olarak kullanıyorduk onu..."