
Türk olmak;
Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak;
Kıbrıs'ta, Hocali'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır...
Türk olmak,
Ataların birçok asır önce Viyana'yı kuşattığı için hoş görülmemektir Tabii ki-sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.
Türk olmak;
Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır.
Türk olmak;
Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir, İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur, Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak;
Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, Onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır. Kanlısından helallik almaktır.
Türk olmak;
Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak;
Askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Annenin, şehit oğlunun ardından; 'Bir oğlum daha olsun, onu da vatana veririm' demektir.
Türk olmak;
Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir. Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.
Türk olmak;
En zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
(...Ahmet Okur'un çalışması)
temel'in yeri
Temel'le Dursun sohbet ediyormuş...
"Offf" demiş Dursun, "23 yaşında, mankenlik yapan, beş kuruşsuz bir sevgilim var... Diğer yanda 63 yaşında inanılmaz serveti olan ve benimle evlenmek isteyen yaşlı bir dul, geleceğimi hangisiyle kuracağıma karar veremiyorum..."
Temel "Saçmalama" demiş, "Bu şartlarda bir saniye bile tereddüt etmezdim doğrusu. Ömründe bir daha 23 yaşında bir güzelin ilgisini çekebilir misin sanki?... O yaşlı yarasayı boşver ve o güzel kıza koş..."
Dursun "Haklısın" demiş, "İşte arkadaşlık bu. Akıl dolu desteğine ne kadar teşekkür etsem az..."
Temel "Önemli değil" demiş;
"-Bana şu yaşlı dul kadının telefonunu verir misin?.."
hayata dair
İnsanoğlu, evren denilen uzay ve zamanla sınırlanmış bir bütünün parçasıdır...
Kişiliğini, düşüncelerini, duygularını, geri kalandan ayrıymış gibi algılar...
Orada söz konusu olan, bilincini etkileyen bir çeşit optik yanılsamadır...
Bizim için bu yanılsama, bize yakın bazı kişilere karşı olan sevgimiz kadar, kişisel arzularımızı da sınırlayan bir hapis gibidir...
Görevimiz, bütün canlıları ve tüm güzelliğiyle doğayı içine alacak kadar merhamet çemberimizi genişleterek bu hapisten kurtulmak olmalıdır...
Kimse bu noktaya tam olarak gelemeyebilir ama böyle bir amacın peşinden koşmak, içinde yine de, kısmen bir özgürlük ve temelde iç huzuru barındırır..." (...Albert Einstein)
kadınlar & erkekler
(..."Kadınlar ne duymak ister" başlıklı
"Michaela Metren" yorumu)
-Sen kilo mu verdin?...
-Gülümsemeni çok seviyorum...
-Hayat sensiz çok yalnız...
-Bu elbise sana çok yakışıyor...
-Nasıl oluyorsa, sen hep daha genç görünüyorsun...
-Çok güzel gözlerin var...
-Yeni saç modelin çok yakışmış...
itiraf reyonu...
(...isim: tülay mete ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi yedi)
Henüz sekiz yaşında küçük bir kız çocuğuyken, annemin çalıştığı bankada, masa altında minik bir elektrik düğmesi bulmuştum...
Önce, "Acaba ne işe yarıyor" diye düğmeye küçük bir yoklama çekmiş, ses gelmeyince tekrar tekrar şiddetle basmıştım...
Bir süre daha bu şekilde devam ettikten sonra bankayı polisler basmıştı...
Annemin iş yerini son görüşüm böyle olmuştu.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
söz der ki
"-Ağladığınızda güldürmeye çalışan arkadaş, sizinle birlikte ağlayan dosttur..."
(...Çizgiyi düz bir şekilde çekmeye çalışırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...BLOOMBERG - Kelime Oyunu)
İHSAN VAROL: Başından savma, gönderme...
DOĞRU CEVAP: Defetmek...
YARIŞMACI: Defolgit..."
bizimkiler
İşi olduğu için muhasebeye giden Cüneyt Abi, gözlüğünü yanına almamış...
Raftaki "Kebir" defterini, "Kabir" diye okumuş, soruyor;
"-Bu kabir defteri kimin?..
bir film diyaloğu
"-Mükemmel değilsin dostum... Ve sana söyleyeyim, şu tanıştığın kız, o da mükemmel değil. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız..."
(...Good Will Hunting filminden)
