Temel'in yeri
Temel bir gün uçak yolculuğu yapıyormuş...
Yolculuk sırasında hostes acil bir anons yapmış;
"-Sayın yolcularımız uçağımız düşmek üzeredir, acilen 50 kiloluk birini uçaktan atmalıyız..."
Anonstan sonra 50 kiloluk yolcu Temel seçilmiş... Temel demiş ki;
"-Size bir soru sorayım, bilirseniz atın bilemezseniz atmayın beni..."
Bu öneri kabul edilmiş ve Temel sorusunu sormuş;
"-Benim sağ ayağımdaki parmaklarımla pilotun sağ ayağındaki parmakların toplamı kaçtır?..."
Görevli, "Bunu bilmeyecek ne var 10" demiş...
Temel ayağını açmış ve 4 parmak çıkmış...
"Kazandım" demiş, "Bilemediniz..."
Daha sonra pilotun ayağını açmışlar, 6 parmak çıkmış...
itiraf reyonu
(...isim: merve ...şehir: ankara ... yaş: on dokuz)
Bundan 3-4 yıl önce kurban bayramı yaklaşırken kurbanlığımızı aldık ve dedemin evinin kömürlüğünde beslemeye başladık... Bütün bina kararlaştırdık ve arefe günü kurbanlıklara kına yakacaktık... Neyse arefe günü geldi çattı. Hepimiz indik kömürlüğe... Babaannem kınayı kardı ve yakmaya başladı.
Kına yakma töreni bitince eve çıktık... Babaannem durdu durdu, "Bu kınada bir şey var, bayatlamış, çürümüş bu" dedi... Daha sonra dedem, "Ver bir bakayım şuna" dedi ve cevabı skandaldı;
"-BU KINA DEĞİL, KARABİBER..."
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
seçime doğru...
CHP'nin Ankara adayı Karayalçın, SHP'yi bıraktı.
DSP Parti Meclisi, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün partiye dönüş talebini kabul etti.
Hiç yadırganacak bir durum yok. Her seçim öncesi yaşanan tablolardan sadece ikisi yaşanıyor.
Dün orada, bugün burada.
Partinin ne önemi var.
Mühim olan hizmet. (...Mustafa Koç-Okur/Yazar)
bizimkiler...
(...Harun Yerebakan hatıra serisi -1-)
Rahmetli Harun abiyle hatırası olan çoktur... Kime sorsanız eskilere götürür sizi...
Taa 80'lerin Babıalisini onunla birlikte yaşayanlardan Sadi Sözen anlatıyor;
Gececiler genellikle hızlı yaşar ve dağınık olurlar ama Harun Abi çok düzenliydi, kurulmuş saat gibi çalışırdı adeta. Mesaiye vaktinden evvel gelir, ayakkabılarını ağır ağır çözer, terliklerini giyer, pardesüsünü asar, tabancasını çekmeceye koyar.
İlk işi Metz flaşının pillerini şarza bağlamak olur, senkron kablosunu denemek için birkaç kez "pıt pıt" patlatır. Filmleri objektifleri elden geçirip çantasına yerleştirir. Bu arada saatini kurar.
Sonra telefon başına oturup diğer gazetelerdeki arkadaşları arar ve gündem hakında kabaca bir araştırma yapardı. İş varsa telaşlanırdı, artık tutamazsınız onu, panikle sağa sola koşar. Yok asayiş berkemal ise yapacağı özel haberlerin altyapısını kurar.
Harun Abi, sorumluluk sahibiydi, eksikleri tamamlar, hiç de şikayet etmezdi. Amirler çağırınca, gider bütün servisin hesabını verirdi.
Hiç unutmam!.. O aralar büroya bir fındık faresi dadanmıştı, ufacık bir şey. Harun Abinin merhametini hissetmiş olmalı şımardı, serviste fink atardı. Büromuzun minik elemanı, daktilo tuşlarının üzerinde bile dolaşırdı.
Harun özellikle Faruk'la çok iyi ahbaptı, aralarından su sızmazdı. Faruk Davraz'dan düşen kayalar gibi kütür kütür laf koyar, Harun sanki elinde kemençe ince ince ayar yapardı. Bizim Ahmed (Sert) Harun Ağabeyin yanında olurdu. Bu arakadaşımız dakikada 3 espri patlatan bir bombadır, muhabbetine doyulmazdı.
Âdeta dört kardeş gibiydik, birbirimizi tamamlardık. Mesai tanımadan iş kovalardık, yorgunluk bilmezdik, coşkumuz her geçen gün artardı. Çalışmak; özel hayat, özel hayat; çalışmak. Gece-gündüz ayırmazdık.
Habere ikili gruplar halinde çıkar en zor işlere büyük iştiyak ve şevkle koşardık. Yeri geldi mi ekip olur bütün Babıaliye haber atlatırdık. Çetrefilli mevzulardan, riskli bölgelerden korkmazdık. Yangın, soygun, gasp, cinayet... Bazen polis ve itfaiyeden önce damlardık hadise mahalline.
Şehremini'de bir börekçimiz vardı. Sabah 05:00 civarında gider bir kilo börek alırdık. Harun Ağabeyin "İstanbul'da gece asayişi" rutin kontrolünden sonra (05.30 filan) sabah çayı çıkar. Gırgır şamata kahvaltı eder, günün değerlendirmesini yapardık...
tebeşir tozu
"-Bildiklerimiz değil, doğru sandığımız şeyler başımızı derde sokar..."
(...Abraham Lincoln)
tuzaktan kumanda
(...NTV-90 Dakika)
HINCAL ULUÇ: 'Bu ülke Çavuşesku'nun Romanyası'na döndü' diyen Lucescu'yu kurtarıcı diye getirirlerse, ben arka kapıdan çıkarım... Skibbe kalsın, bayrak taşırım...
(...KANAL D-Disco Kralı)
OKAN BAYÜLGEN: Anlamadığım şey şu, İbrahim Abi programda birdirbir oynuyor... Sen hiçbir adamın üzerinden atlayan imparator gördün mü?..
bir film diyaloğu!
"-Ben aşkı yalnız olmayı bilmeyen iki kişi için bir tür kaçış yolu olarak görüyorum..."
(...Before Sunrise filminden)
hayata dair...
(...) Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama hayat kurmayı öğrenemedik.
Hayatımıza yıllar kattık, ama yıllara hayat katamadık...
Ay'a gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçemedik.
Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik...
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.
Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama gitgide daha az iletişim kuruyoruz.
Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır...
(...George Carlin)
iğnelik...
OY OY!
Sosyal demokrat güya,
Fakire hep ok verir...
Sözde çevrecidir ya,
Bir bakarsın kok verir!
Demeyin ne var bunda,
Oklu parti bir ömür...
Karar vermiş sonunda...
Dağıtacakmış kömür!
Ancak takas biçimi,
Kömür verecek boy boy...
Almak için seçimi,
İsteyecekmiş oy oy!
(...Sefa Koyuncu)
