tebeşir tozu
"-Tenkit öyle bir şeydir ki; ondan ancak bir şey söylememekle, bir şey yapmamakla, bir şey olmamakla sakınabilirsiniz..." (...Anonim)
iğnelik...
ANCHORMAN
Gâyet iyi Türkiye,
Dedi IMF başta...
Niye kriz yok diye,
Medya büyük telaşta!
Kaygıları pek derin,
Kılı kırk yarıyorlar...
Kriz ithâl etmenin,
Yolunu arıyorlar!
Anchorman süper bizde,
UFO'ya güç yetirir...
Kriz yok deseniz de,
Arar bulur getirir!
(...Sefa Koyuncu)
bir film diyaloğu!
"-Neden aşkın başladığı anı bilemeyiz de bittiği zamanı mutlaka biliriz?..."
(...L.A. Story filminden)
hayata dair
Bir sohbet kalabalığa kaçmadan hoş olmalı;
Yapmacıklığa kaçmadan nükteli,
Terbiyesizliğe kaçmadan serbest,
Kibre kaçmadan öğretici,
Yanlışlığa kaçmadan alışılmışın dışında olmalıdır...
(...William Shakespeare)
Temel'in yeri
Temel dekoratörlerin ne iş yaptığını bilmiyormuş...
Dursun'a sormuş, o da dili döndüğü kadar anlatmaya çalışmış;
"-Şimdi Temel; bunlar sözün gelimi hangi odanın ne şekilde boyanacağını, ne biçim duvar kâğıdı ile kaplanacağını falan söyler... Hangi odaya hangi eşya gider, koltuklar nereye konur... Perdeler konusunda fikir verir..."
Temel dinlemiş dinlemiş, gülmeye başlamış;
"-Canım desene kaynanam gibi bir şey... Bundan meslek mi olur?..."
bizimkiler
"Junior Meçka Engin"
Geçenlerde bir grup öğrencimle araba fuarı hakkında konuşuyorduk...
Derken yanımızda gözlüklü bir delikanlı belirdi... Tanımadığım için ilk olarak selam vermekle yetindim, fakat öğrencilerim gelen genci tanıttılar;
"-Hocam bu Söz Market'te nam yapmış, halk kahramanı Engin Atay'ın oğlu..."
Açıklamayı sürdürüyorlar;
"-Hatta Engin Abi'nin otobüse beraber bindiği, fakat inerken otobüste unuttuğu oğlu bu işte..."
İlk başta o olduğuna inanmadım, çünkü Engin Abi'yi birkaç defa gördüğüm için simasını benzetemedim...
Ben tam bunları düşünürken o genç cebinden kalın ve yünlü bir çift patik çıkardı...
O anda hepimiz ona baktık ve şaşırdık... Çünkü normalde patik ayağa giyilir veya evden çıkarken ayaktan çıkarılır...
Tabii merakla sorduk, "Bu kocaman patiklerin cebinde ne işi var" diye...
Verdiği cevap onun Meçka Engin'in oğlu olduğunu ispatlar nitelikteydi;
"-Aa patiklerim, evden çıkarken cebime almışım... Neden aldım hatırlamıyorum ama cebimde olduğunu unutmuşum..."
Söz Market'e malzeme bulmuş olmanın sevinci ile şu suale cevap aramaya başladım;
"-Unutkanlık irsi midir?..."
(...İhlas Koleji İngilizce Öğretmeni
Habip Arvas)
S.Ö.Z. der ki;
"-Başarı; yol bittikten sonra gidilen mesafeye denir..."
(...Eleği asıp, yatanlar için ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
tuzaktan kumanda
(...TRT 1-Spor Gündemi)
LEVENT ÖZÇELİK: Dimyat'a giderken, evdeki pirinçten olmayalım...
ÖMER ÜRÜNDÜL: Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayalım...
***
(...KANAL D-Beyaz Show)
BEYAZIT ÖZTÜRK: Hayırlı olsun Banu, tebrikler... Tarkan'ı yayına çıkmaya nasıl ikna ettin?...
BANU GÜVEN: Doğa ile, çevre ve kültürel mirası korumakla ilgili konularla ilgili bir çalışmamız vardı, Tarkan da konuğum oldu...
BEYAZIT ÖZTÜRK: Ben de doğacıyım, ben de hayatı seviyorum, çiçek besliyorum evde, fasulye koydum pamuğa...
***
(...NTV - Haydi Gel Bizimle Ol)
MÜJDE AR: Hep merak ederim... Bu AK Parti Kadın Kolları nedir, ne yapar bu kollar?...
AYSUN KAYACI: Kadınları kollar...
kritik
"-Cem Özer benim için 'Peker sütten çıkmış ak kaşık değil' demiş... Ne kaşığım, ne de sütün içinden çıktım... Ama kim çay kaşığı, kim kepçe bilirim..." (...Peker Açıkalın)
itiraf reyonu
(...isim: hatice kaya şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor)
Babam arkadaşının rahatsızlığını anlatıyor, çok üzülmüş...
"Yav" diyor;
"-Gencecik adam başında Timur çıkmış..."
Eşim ordan atlıyor hemen, "Timur mu, Cengiz Han mı?" diye...
Tabii babam, "Bu da ne zırvalıyor" gibilerinden bakıyor...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
Hoca Nasreddin bir gün!
"Doktora lüzum yok"
Malum ya, insanların,
Önce saçı ağarır.
Ve hatta dökülür de,
Sakalları gür kalır.
İşte Hoca merhum da,
Yaşı ilerleyince,
Beyazlaşır saçları,
Sakallarından önce.
Bir gün berbere gider,
Bu yaşlı halindeyken.
Bir tanıdığı görüp,
Takılır ona hemen.
Der ki: (Hoca efendi,
Hikmeti ne ki acep,
Sakalların siyah da,
Saçların ağarmış hep?)
Hoca der ki: (Tabii,
Saçlar önce ağarır.
Çünkü saç, sakallardan,
Yirmi yıl ihtiyardır.)
Yine Hoca hakkında,
Edilir ki rivayet:
Hanımı hastalanıp,
Ağırlaşır nihayet.
Lakin Hoca, nedense,
Yapmaz ona bir ilaç.
Hekim getirmeye de,
Hissetmez bir ihtiyaç.
Tanıdıklardan biri,
Hoca'yı görür bir gün.
Der ki: (Günah değil mi,
Bu kadına ettiğin?
Niçin hastalığını,
Hiç umursamıyorsun?
Ne hekim getiriyor,
Ne ilaç alıyorsun.)
Hoca der ki: (Falan zat,
Doktora gitti fakat,
Ne paralar döktü de,
Yine de etti vefat.
Onun için lüzum yok,
Biz, fakir kimseleriz.
Kendi kendimize de,
Ölmesini biliriz.)
(...Serdar Uyan)
