Bursa'daki Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi'nin Başhekim Yardımcısı Operatör Dr. Ceyhun İrgil, hastalarıyla yaşadıkları ilginç anılarını toplamış... Komik birçok hatırası var ama biz kendi seçtiklerimizden birkaç tanesini yayınlıyoruz... ... * Meme tümörü olup, üstüne balık bağlayıp gelen hastam vardı... Meme kanseri için geldiğini sanıyorum... Diyor ki, "Boğazıma birşeyler takılıyor, acaba oradan kılçık kaçmış olabilir mi?..." Tümörlü memenin üstüne niye balık bağlandığını merak ediyorum... Bursa'da öyle bir gelenek varmış, yaranın üzerine özellikle alabalık bağlanırmış... ... * Hemoroit fitilini yutup hapı makata sokan bir hastam vardı... Hemoroit hastasına bir fitil, bir de kabızlık hapı vermiştim... Hap küçük, fitil uzun... Hasta telefonla arayıp, "Hocam, haplar büyük, ikiye bölerek yutabilir miyim" diye sordu. "Nasıl, uzun olanı mı?... Onlar fitil, makatına sokacaksın onları" diyorum... "Yok ağabey ben küçüğünü oraya bıraktım, büyüğünü de yuttum" dedi... ... * Bir meme, tümörden ötürü çürür ve düşer mi?... Bir insanın memesini kedi kaçırabilir mi?... Kedi kaçırmış memeyi... Bulamadılar, getiremediler memeyi... Hem de Gemlik'te.... "Getirin de parçayı tahlil yapalım" dedik, yok getiremediler... ... * 50 yaşlarında bir kadının 3 memesi var... "Ağrıyor" diye geldi... Doğuştan, olabilir... Ama 50 yıldır hiç merak etmedin mi bunu?... Bana verdiği cevap çok ilginçti: "Bütün kadınların böyle değil mi?..." Pes doğrusu. Kocasına döndüm. "Ya amca, hiç televizyon izlemez misin?... Televoleler'de filan görmez misin, 2 memeli kadınları?..." Ne dedi biliyor musunuz?... "-Onların üçüncü memeleri arkalarında değil mi?..." itiraf reyonu... (...isim: a.kevser ismailoğlu ...şehir: istanbul ...yaş: onsekiz) Lise son sınıfta felsefe dersindeyiz... Hoca dünyanın globalleşmesinden, artık kimsenin "Ben Amerikalıyım, Almanım" demeyişinden, herkesin dünyalı oluşundan falan bahsediyor... Ben de önümde test kitabı, arada bir kafamı kaldırıp hocayı dinliyormuş gibi yapıyorum... Ama ne anlattığından haberim yok... İşte böyle hocaya baktığım anlardan birinde, o da bana bakıp; "-Peki söyle bakalım şimdi sen nerelisin" diye sordu... Ben de "RİZE'liyim" dedim... Sınıfı düşünün... Benim cevaba mı gülsünler, böyle bir cevabı ancak bir Karadenizli'nin vereceğine mi?... temelin yeri Şehre çok ünlü bir falcı gelmiş... Temel böyle şeylere hiç taraftar değilmiş ama Fadime çok ısrar edince gitmişler... Beraber falcının karşısına geçmişler, kaç çocukları olacağını sormuşlar... Falcı Temel'e dönmüş "Sizin üç çocuğunuz olacak" demiş... Sonra Fadime'ye dönmüş: "-Sizin de bir... " hayata dair... Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa, Vakit az, paylaşmak, sarılmak için... Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır, Yüreği daha fazla küstürmemek lazım... Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan, Ve şartlar bir türlü düzelmeyen... Sevgiye çok ihtiyacımız var, Ufukta kara bir kış görünüyor... Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri, Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı. Kurtulun bu yükten. Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize. Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri. Hem hepimiz bir yıldızız, Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi... (...Rabindranath Tagore) S.Ö.Z. der ki; "-Unutmak için uyumaya çalışmak, karanlığı ikiye katlamaktır..." (...'Acıları ve anıları erteleme' isimli şiirindeki müthiş S.Ö.Z.leri...) tebeşir tozu "-Yaşlılığın en belirgin özelliği, şimdiki zaman yerine geçmiş zamanı övmesidir..." (...Sidney Smith) Ayaküstü... Televizyon Makinası'na çıkan Yıldo'ya "ekranlara dön" baskısı yapıldı... Okan Bayülgen direkt, programa katılanlar dolaylı olarak bunu söyledi... "Ekran kirliliği bu hızla devam ederken, Yıldo nasıl işsiz kalır" konusuna kafayı yoranlardanım... "Ne tür bir programla dönmeli" diye düşünürken sebebini buldum... Bu ekranlar; Yıldo lüzumsuzluğunu çoktan aşmış, diz boyu olan "seyirci hoşgörüsü" gırtlağı geçeli çok olmuş... Artık küfürler net, ahlaksızlık göstere göstere yapılır olmuş... "Ne okiim", "Kafadan kopardın", "Aaa... Neee?..." gibi imalı espriler; şimdinin en seviyeli programına bile mâsum gelecektir... O yüzden Yıldo işsiz kalmıştır... bizimkiler... (*Bizimkiler'in gazeteye slogan bulma çalışması...) ... KAZIM ABİ: Elinize aldıysanız gazetedir... Okuyorsanız Türkiye... ... ADNAN ABİ: 24 sayfa... Ama haber... ... DÜNDAR ABİ: Sizin için gece gündüz çalışan bir ekip var... ... AHMET ABİ: Kapınızı açtığınızda karşınıza ilk ne çıkmasını istersiniz?... ... EMİN: Daha iyisini bulursanız, onu okuyun... ... SIRRI: Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu... ... ZİYA: Kaybedeceğiniz tek şey, bilgisizliğinizdir... ... BEKİR: Kendi sesinizi bizden duyun... ... ERCAN: Herkesin bildiği sır değildir... ... NECMETTİN: Türkiye... Tek kimlik, tek yürek... ... TALİP: Türkiye... Dünyanın yerel gazetesi... ... CEM: Bir Türkiye al, dünya elinde olsun... ... ÖMER: Beynin parfümü, bu gazetenin boya kokusudur... tuzaktan kumanda (KANAL D - Canlı Canlı...) MUHABİR: Ne tür sporla uğraşıyorsunuz?... TUĞBA ÖZAY: Yürüyüş yapıyorum, dans ediyorum, yüzüyorum, kitap okuyorum... bugünün buluşu > Gömlek veya ceketin ön düğmelerinden biri kopunca, kollardaki fazla düğmelerden biri oraya dikildi... (...26.12.1942) sanatik kritik "-Zehra'ya bir kardeş olması gerekiyor. Bu da yalnızca eski eşim Kaya'dan olur ama bebeği tüp bebek yöntemiyle yaparız... Bebek yapmamız barışacağız anlamına gelmez..." (...Hülya Avşar) politik kritik "-Kültürel kimlik ayrı, siyasal kimlik ayrı sorundur... Vatandaşlık bir siyasal sorundur. Vatandaşlık kimliği, bir siyasal kimliktir... Yani bunların biri elma, biri armuttur..." (...Erkan Mumcu) sportik kritik "-Boş zamanlarımı futbol haricindeki konularla geçirmeye özen gösteriyorum... Resim boyarım, çocuklarla maket yaparım... Tamamiyle motoru kapatıp akümü dolduruyorum..." (...Christoph Daum) Şifa Yemek Öğle Menüsü > Kremalı Sebze Çorba... > K.Budu Köfte/ Bulgur Pilavı... > Piyaz... > Şekerpare...