OS - 2866 Tuşları gıdıklayın! * TURKCELL, TELSİM VE AVEA'dan; "OS" yazıp boşluk bıraktıktan sonra mesajınızı yazıyorsunuz, "2866"ya gönderiyorsunuz... Çok bir şey değil; "4 SMS / 8 KONTÖR"... SMS BÜLTENİ... * Merhaba, ben Ejderhan... Biricik aşkım Demet'i çok seviyorum... Gözlerinin esiriyim... * Seven insan "Senin hatan" yerine "Özür dilerim" diyendir... "Neredesin" yerine "ben buradayım" diyendir... "Nasıl yaparsın" yerine "Niye yaptığını anlıyorum" diyendir... Ve aşk "keşke" yerine daima "İyi ki" diyendir... * www.kosederekoyu.com sitesi açılmıştır, siz de girip görebilirsiniz... Ömer Abi, yayınlarsan çok seviniriz... Zaten hayatımız reklam değil mi?... (Yıldırım Kılınç) > Temel'in yeri... Lazlar, Ruslarla yapılan savaşta çok kayıp veriyormuş... Sadece ellerindeki kuş tüfeğiyle Rusya'ya doğru ateş ediyorlarmış ve durumu gören yörenin bilmiş insanı Temel karşı çıkmış; "-Bu küçük şeyle koca devleti nasıl yıkarsınız?..." -E ne yapacağız... "-Çekilin kenara... Bana bir gürgen ağacı kesin, içini oyun, barut saçma doldurun, kafaya bir demir..." Bütün hazırlıkları tamamlamışlar ve yeni silahla Rusya'ya doğru atış yaparken infilak etmiş... Etraftaki 100 kişi ölmüş, çevre binalar yıkılmış... Temel kendinden emin "Ohooo" demiş; "-Burda bu kadar ölü varsa, Rusya tamamen yerle bir olmuştur..." > S.Ö.Z. der ki; "-Birisi için 'Unuttum' demek, en güçlü hatırlamadır..." (...Kendini kandırma konusun-da ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) > Bizimkiler... (...Haftanın yorumu) Eski evli arkadaşların, yeni evli İnan'ın başını belaya soktuğu hafta oldu... "İlk günler her şeyi fazla beğenme", "Bu olmamış dediğin şey çok olsun", "Eve öyle erkenden gidip alıştırma" dolduruşlarına, "Olur mu canım, Vanlıyım ben" diye destek veren İnan, üçüncü günden sonra, yan çizmeye başladı... "Kılıbıklığın" tarifini, "Geçim ehliyim" diye yeniden yazan arkadaşımız; akşamki pastane sohbetlerinin yerine, "MSN'de görüşürüz" diye randevu veriyor... Daha önce sabah kahvaltısını kafeteryada yapanlara kızan İnan'ın en çok şaşırttığı konu ise; merdiven boşluklarında pohaça ile yakalanması oldu... > itiraf reyonu... (...isim: yenl0cerl şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor) Teyzelerim ve dayım aynı şehirde oturuyorlar... Teyzemin biri yazın ikamet ettiği şehirden ayrılıp memleketine gidiyor... Diğer teyzemim oğlu geçen yaz üniversiteyi kazandı, annesi de onunla birlikte üniversitenin bulunduğu şehre gitmeye karar verdi... Oğluyla beraber gitmeye karar veren teyzem, yerleşeceği şehirde bir müddet kullanılmayan eski bir bodrum katında kalacak... Tabii içinde yaşayan kimse bulunmadığı için şofben filan yok... Şofbeni kimden bulurum diye düşünen teyzemin aklına, memleketine gitmiş olan kızkardeşinin kullanmadığı bir şofbeni olduğu gelir... Kızkardeşini telefonla arar, şofbenin evinin neresinde olduğunu sorar ve bir akşam vakti, memleketine gitmiş olan teyzemin evine şofbeni almaya giderler... Anahtarla kapıyı açıp eve girerler... Evde anormal bir durum var mı diye kontrol etmek için, önce oturma odasının ışığını açarlar, her şeyin normal olduğunu görüp kapatırlar... Sonra diğer odaların ve mutfağın da ışığını teker teker açıp, kontrol edip kapatırlar... Mahalledeki diğer evler gibi, bu teyzemin evi de tek katlı, müstakil... Şofben de evin çatısında. Şofbeni almaya gelen teyzem lambası bulunmayan çatı katına tek başına çıkmaya çekinir ve eşi ve oğluyla birlikte, ellerine madenci feneri gibi büyük bir fener alarak çatı katına çıkar ve şofbeni aramaya başlarlar... ... Mahalleli ise uzun süredir civar evlere dadanan hırsızın peşindedir... Teyzemin memleketine gittiğini ve evinin boş olduğunu bilirler ve komşulardan biri evdeki kıpırdanmayı fark eder... Hemen eline sopa vb. bir şeyler alarak diğer komşularının kapısını çalar ve onları da durumdan haberdar eder: "Hırsız şimdi de yan komşunun evine girdi... Önce odalara tek tek baktı... Şimdi de çatı katına çıktılar; biri bayan 3 kişiler... Ellerinde de bir tüfek var... Evden demir, sopa ne bulursanız alın, polise de haber verelim, geledursunlar..." Teyzemin evine hırsız girdiği haberi evden eve yayılır, her duyan eline bir şey kapar, evin etrafını sarmaya başlarlar... Bu arada evin çatı katının penceresinden dışarı bakan teyzem, öfkeli kalabalığı görür ve korkmaya başlar: "Dışarıdakiler hırsız, biz dışarı çıkarsak bize bir şey yapacaklar..." ... Polisi bekleyen komşuların aklına yakın mahallede oturan dayım gelir ve telefon açıp, kızkardeşinin evine hırsız girdiğini, ellerinde tüfek olduğunu bildirirler... Bunu duyan dayım, yengem ve kızı hemen harekete geçerler, dayım evde bulduğu bir demiri alır ve arabaya atlarlar... Dayımın kızı düşünür,hırsızlar silahlıysa demirle bir şey yapılamaz... Onlar da polise telefon açarlar ve hırsızlık vakasını bildirirler... Telefondaki görevli 10 ekibin birden yolda olduğunu ve gelmek üzere olduklarını söyler... Dayım kızkardeşinin evinin önüne gelir,arabayı park etmek ister ama komşular engeller: "-Hırsızlar içerden çıkarsa arbede yaşanır,arabaya hasar gelir,arabanı uzağa koy..." Dışarıdaki kalabalığın sayısının arttığını gören teyzemlerin endişesi artar... Sonunda eniştem dayanamayıp der: "-Böyle bekle bekle olmayacak,ben bir dışarı çıkayım, dertleri neymiş anlayalım..." ...Ve kapıdan kafasını uzatır, tam herkes hazır vaziyette hırsızlara (!) saldıracakken, yengem bağırır: "-Durun, durun, vurmayın... Yabancı değil, bu bizim enişte..." Böylece olay çözülür... Polise bildirmek için tekrar telefon açarlar ancak polisi inandıramazlar; polis 10 ekipten sekizini geri çağırır ama 2 ekip gelir, ifadelerini Alır, mesele tatlıya bağlanır... Eğer eniştem kapıya çıkmasaydı ve 10 ekip gelip, evi kuşatıp, polisler, "Teslim olun, silahlarınızı bırakın" çağrısı yapsaydı ve olay bundan sonra çözümlenseydi, benim bugün buraya yazmama gerek kalmaz, o günün yerel haberlerine konu olabilirdi... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) > Tuzaktan Kumanda... (...SHOW TV - Aşk Olsun) EROL BÜYÜKBURÇ: Yarışmacımız ses tonunu bulamadı... MEHMET ALİ ERBİL: Hangi ton oluyor bu Erol Abi... EROL BÜYÜKBURÇ: Kaba ton oluyor... MEHMET ALİ ERBİL: Dardanel Ton yani... > Bugünün buluşu > İlk kez birinin arkasından konuşan kişi, "Burada olsa yüzüne karşı da söylerim" diye parantez açtı... (...18.04.1918) > Tebeşir Tozu... "-İnsanın, yalnız gerçeğin ne olduğunu bilmesi yeterli değildir... Doğruyu istemesi ve yapması da gereklidir..." (...Goethe) > Bir yaş daha büyütenler Kars'ta, yalnız yaşadığı evde köpeklerin havlama sesine dışarı çıkan belediye işçisi, geri döndüğünde evinin tavanını yıkılmış halde gördü. Odaya girdiğinde, birkaç dakika önce oturduğu çekyatın üzerinde toprak ve tahta yığınlarını gören Kuytan, şok geçirdi... Bir yandan kurtulduğuna sevinen diğer yandan da maddi imkanı olmadığı için açıkta kalacağına üzülen Kuytan, belediyeden yardım talebinde bulundu... > MMMR'In duvarI... Leylekler erken geldiler... Bebekleri erken mi getirdiler?... > sanatik kritik "-Yakınlarım bile "seni tanımaları lazım bu değilsin ki" diyorlar. "Nasıl yani sahnede evdeki gibi şeker değil miyim?" diye soruyorum. "Yok biraz bilmiş havan var" diye cevap veriyorlar... Belki kendimi dış etkenlerden böyle duvar koyarak saklıyorum..." (...Gülben Ergen) > politik kritik "-Bizim değerlerimizde öldün seni koyacakları yer, 2 metre küp yer... En fazla yeri ben alırım ha... 1.85 boya sahibim... Ve getirip musalla taşına koydukları zaman 'er kişi niyetine' diyecekler, Başbakan veya cumhurbaşkanı niyetine demeyecekler..." (...Tayyip Erdoğan) > sportik kritik "-Galatasaray yine aradan sıyrılıp şampiyon olabilir... Çünkü şampiyonluğa oynayan takımlarla, düşmemeye oynayan takımlar arasında en azından oyun olarak, tempo olarak bir farkın olması lazım. Ama herkes eşit oynadığı için bunu göremiyorsunuz..." (...Fatih Tekke) Ozan Ali Rıza Malkoç'un "Ağır Gelir" başlıklı süper eseri; Aldırmayın taşlı yaslı yollara.../ Teraziye vursan, gül ağır gelir.../ Semaya açılan, mahzun ellere.../ Kelam ile sorsan, hal ağır gelir...* Gidip de dönülmez, yaban ellere.../ Hasretin türküsü, düşer dillere.../ Yanıp da tutuşan, kor gönüllere.../ Ateşi sorarsan, kül ağır gelir...* Yazıp duruyoruz, kime bilmece.../ Karanlığı öldürür mü gülmece.../ Gayesiz yaşantı ise bulmaca.../ Meyveyi tartarsan, dal ağır gelir...* Her can olmuş sanki, kapalı kutu.../ Yalınayak gezip, düşlüyor yatı.../ Kavgaya tutuşup, devirdik atı.../ Aktör yorgun ise, rol ağır gelir...* Yollar daralınca, dereden geçtik.../ Sorulunca denge, cihana taçtık.../ Alınganlıklarda, yeni çağ açtık.../ "Lütfen" bile desen, dil ağır gelir...* Uyanmak vaktidir, derin uykudan.../ Malkoç Ali yorgun, bildik öyküden.../ Sağ gezenle bağım, derin duygudan.../ Can uçunca tenden, sal ağır gelir...*