Tepkili vatandaş

A -
A +

Yıldırım Demirören, Fatih Terim'e Beşiktaş'ın başına geçmesi için teklif götürmüş... Ahmet Yıldırım, Berkant, Okan ve Emre Aşık (G.Saray)... Mustafa Doğan, Ali Güneş, Tayfun, Murat Şahin (F.Bahçe)... Şimdi de Fatih Terim öyle mi?... Cık... Bu bünye kaldırmaz... (Emre Yıldız) Sayfanızı beğenmiyorum hiç, okuyucuya hiçbir bilgi katmayan, geyik muhabbeti ölçüsünde olmayan espriler... Bir yazı okuyunca "Bana ne katıp katmadığını" ölçmek lazım... Yazınızı kendiniz baştan sona okuyunca bana hak vereceksiniz... Biraz daha kaliteli olabilir espriler, bol bol kitap okuman lazım dostum... (besyo60@mynet.com) Abi geçen hafta kütüphanede 1974 yılındaki Milliyet gazetesini okuyordum... Spor sayfasında aynen şu başlık vardı; "Fener G.Saray'ı gene yendi; 2-1"... Herkesin ilgisini çeker diye düşünüyorum... (Aykut) Bizim ora... Çeşitli hastalıklar, kazalar geçirmiş, bir gözünü kaybetmiş, romatizmadan beli bükülmüş, parmakları çarpılmış olduğundan mahalleli bu yetmişlik ihtiyara "Hurda Nene" adını takmıştı... Rahmetli o haliyle bile herkesle şakalamayı, espri yapmayı severdi... Hastalanmış, hastaneye kaldırılmıştı... Sabahleyini, nabzını ve ateşini kontrol eden doktor demiş ki: -Teyze maşallah çok iyisin... Nabız normal, ateş de yok... Vücut sıcaklığın 37 derece... "-Tohtor beğ oğlum... Bir türli ıssınamirem... Soyuhdan donirem... Sen o otuz yedi dereceyi kırka elliye çıkart... Ücreti mühüm değil..." Hayata dair... vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez... değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, değil mi ki ayaklar altında insan onuru, o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, seni yalnız komak var, o koyuyor adama... - shakespeare - bizimkiler (Bizimkiler'in başına gelen kayıp ve çalıntı olayları...) Bilgehan; Balayından döndüğü gün yüzüğünü kaybetti... Aynı yüzükten almak için kuyumcuları seferber etti... Almaya giderken cebinden çıktı... Bu olayı o günler yazmayalım diye yüklü bir rüşvet verdi... Dündar Abi; Bilgisayarının klavyesini silerken üstündeki rakamlardan "10" tuşunu kaybetti.. Masanın üstünde, çekmecelerde, yerlerde aradı, bulamadı... Üretici firmanın 9'a kadar yaptığı konusunda zor ikna edildi... Muammer Yaşar; Latif Şimşek'e röportaj yapmaya giderken çantasında film olmadığını farketti... Durumu sanatçıya anlattı ve "Resmi sonra çekeriz" diyerek sadece haber yapıp ayrıldı... Digital makina aldığını dönerken hatırladı... Sırrı: Son olarak saatini kaybetti, "Saat için ilan verilmez, sen köşeye yaz" dedi... Bu yazı da sırf onun için yazıldı zaten... temelin yeri Alman, İtalyan ve Temel oturmuşlar, ülkelerinin en görkemli şeyleri üzerine tartışıyorlarmış... "Biz öyle bir gökdelen yaptık ki" demiş Alman; "En üst katı bulutlardan göremezsiniz..." "Bizde öyle bir çan kulesi var ki," demiş İtalyan, "İnsan aşağıdan çan seslerini duyamıyor..." "Bizde öyle bir burun var ki" diye kesmiş Temel, "Üzerinde yedi karga rahatça tüneyebiliyor..." Alman ile İtalyan utanmışlar ve biraz abarttıklarını itiraf etmişler... "Yani" demiş Alman, "Güzel havalarda en üst katı aşağıdan görmek mümkün olabiliyor biraz..." "Doğrusu" demiş İtalyan, "Rüzgar doğru yönden eserse, çan sesleri aşağıdan duyulabiliyor..." "Aslında" demiş Temel, "İtiraf edeyim ki yedinci karga tek ayağı ile tüneyebiliyor..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.