(...LİG TV - G.Saray-Beşiktaş) SPİKER: Evet Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana kürdanı ve yardımcılarıyla ekranlarımıza yansıdı... *** (...ATV - Santra) AHMET ÇAKAR: Ben MHK Başkanı olsam maçtan sonra Bülent Demirlek'i çağırırım. Hemen gelir, esas duruşunu verir. "Oğlum" derim, "Sen gerizekalı mısın?..." Hakaret anlamında demiyorum... *** (...ATV - Ana Haber) MUHABİR: Efendim Ramazan'da balık yer misiniz?... YAŞLI TEYZE: Yok oğlum o ne öyle... Kokusu mahvediyor insanı, onun kokusu orucumuzu bozar... MUHABİR: Ama bütün yemeklerin kokusu vardır... YAŞLI TEYZE: Bu sudan çıktığı için yosun mosun kokuyor... Ay dayanamam... *** (...TRT - Haberci) SUNUCU: Göl yaşamı tıpkı karadakine benziyor... > itiraf reyonu... (...isim: ma'sum hattatoğlu ...şehir: nazilli ...yaş: otuz) Yıllar öncesi ilkokula gittigim zamanlar... Erzurum'dan anneannemler ziyaretimize gelmişlerdi... Aylardan Ramazan ayı... Anneannem teravih namazını kılmaya başladı...Yaşlı olduğu için kıldığını unutmamak için kibrit çöpleri kullanıyor, her iki rekatte bir kibrit çöpü alıyor, sağdan sola koyuyor... Ben olayı çakıyorum bir on dakika geçtikten sonra soldan alıp sağa koyuyorum... Tabii anneannemin teravihi 2 saatte bitmiyor... Sızlanıyor, "Bugün teravih tükenmek bilmedi, onca kıldım hâlâ çöpler yerinde durir"... Sonunda annem durumu düzeltip anneannemi bilgilendiriyor... Garibim o halde bile, "Aman canım eksik olmasın da fazla olsun" diye cevap veriyor... Buradan anneanneme selamlarımı sunuyorum... (Ramazan gelince hatırladığım bir itiraftır, devamı gelecektir...) > S.Ö.Z. der ki; "-Tecrübe acının kök salmasıdır..." (...Sadece müthiş S.Ö.Z.leri) > ...gündemin kırıntıları... Zico'nun hayatı film oluyormuş... Türkiye'de sonu kötü biten ilk film olacak galiba... sağdan - soldan (...İstanbul - Kiralık İşyeri - Melik Kaya) "-KİRALIK İŞYERİ... MÜRACAAT ETMEK İSTEYENLER ÖZGEÇMİŞLERİNİ YAZIP DÜKKANIN İÇİNE ATSINLAR PAZAR GÜNÜ OKUNUP ARANACAKTIR..." *** (...Ankara - Kamyon Benzin Deposu - Ali Kara) "-SEN DOLDUR, BEN İÇECEĞİM..." *** (...İzmir - Apartman Panosu - Abullah Bekir) "-DUYURU... KALORİFERCİYE HER AYIN 16.TISINDA 30.00'ZAR MİLYON VERİLECEKTİR... AYDATLARINIZ DA KATLANIYOR, ONA GÖRE..." > Laf ola... İbrahim Tatlıses eskiden inşaatta ameleymiş... Nerdeeen, nereye?... İnsanoğlu "uçankuş" misali... > kadınlar & erkekler (...Kadınların eline verilmemesi gereken şeyler) 1-DİREKSİYON (Çarpışan arabalar dahil) 2-KREDİ KARTI (Ek kart dahil) 3-TELEVİZYON KUMANDASI (Zincirli) 4-RÜYA TABİRLERİ KİTABI (Burçlar da) 5-ŞİRKET HİSSELERİNİN %51'İ (Zinhar) 6-HARİTA (Hedeften daha fazla uzaklaşmamak için) 7-İNGİLİZ ANAHTARI (Masrafın artması) 8-KOZ (Hiçbir konuda... Asla) 9-TELEFON (Kendi ödese de) 10-İNİSİYATİF (Sadece test amaçlı) 11-AYNA (Bitmeyen 5 dakikanın suçlusu) 12-ÇEKİRDEK (Ve suç ortağı cips) > Hayata dair... Ülkelerine düzeni getirmek isteyenler önce kendi ailelerini ıslah etmelidirler... Ailelerini ıslah etmek isteyenler önce kendi özel yaşamlarını düzeltmelidirler... Kendi özel yaşamlarını düzeltmek isteyenler önce akıllarını ıslah etmelidirler... Akıllarını ıslah etmek isteyenler bu isteklerinde samimi olmalıdırlar... İsteklerinde samimi olmak isteyenler bilgilerini genişletmelidirler... Bilgilerini genişletmek isteyenler önce araştırmalıdırlar.. (...Konfüçyüs) > Taşlamalar... Haşlamalar... GÜL KOKUSU Hep mis gibi Gül kokardı... Hangi parfümü Kullandığını sordum?... Gençliğimde, "Gül bahçesine girmişim" dedi, Gül kokusu sinmiş... (osman.yavuz.inal) Bugünün buluşu > İlk kez kalabalık bir oyunda; karşılıklı takım yapılması gerektiğinde, "Aldım verdim ben seni yendim" şeklinde adım alışıldı... (...24.09.1974) > Temel'in yeri... İstanbul - Ankara arasını 3 saatte alan hızlı tren sonunda gerçekleşmiş... İşadamının biri de Ankara'ya gidecek bir toplantı için... Yetişebilmek için atlamış hızlı trene. Fakat yolda Ankaradaki toplantı için hazırladığı evrakları İstanbulda unuttuğunu farketmiş... Kondüktöre gitmiş ve derdini anlatıp mutlaka inmesi gerektiğini söylemiş... Binbir yalvarmadan sonra kondüktör adama trenin hızlı tren olduğunu hiçbir yerde durmadığını ama Arifiye'de biraz yavaşladığını anlatmış... Ve demiş ki: "-Yalnız trenden atlar atlamaz hızla trenin gidiş yönünde koşman lazım yoksa parçalanırsın..." Adam çaresiz "Tamam" demiş, Arifiye'ye geldiklerinde de atlamış ve başlamış koşmaya... Bizim Temel'le Dursun da en arka vagonda seyahat ediyormuş... Camdan bir bakmışlar adamcağızın biri son hız koşuyor... "-Vah adamcağıza yazık... Herhalde treni kaçırdı yetişmeye çalışıyor" demiş ve adamı tuttuğu gibi tekrar vagona çekmişler... > Bizimkiler... Cem nostalji yapıyor; "-Eskiden otobüslerde yazılar vardı ya; ön sıraları harp şehitlerine ve hamilelere terk ediniz..." *** Osman cep telefonunu masada unutup gitmiş... Evden Ali'yi arayarak, "Telefonu orada unuttum, sahip çık" demiş... Ali de unutup yemeğe inince Osman'ın unuttuğu telefonu aramış; "Abi telefonu almayı unuttum, haberin olsun" demek için... *** Talip'le Necmettin konuşuyor; Necmettin: Seviyor musun onu?... Necmettin: Platonik yani... > Tebeşir Tozu... "-Başarısızlık ve felaketlere rağmen, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır..." (...Andre Maurois) > sportik kritik "-Ben bir eşya değilim, kimse beni bir yere satamaz... Bütün transferleri Aziz Yıldırım'la birlikte yaptık... Kimse benimle başkanımız arasına girmeyecek... Herkes neler yapabileceğimizi görecek..." (...Arthur Zico) > politik kritik "-Unutmayın dere yatağında akar. Dereyi hiçbir zaman sanal tedbirlerle farklı yerlere kaydıramazsınız, eninde sonunda gelip o yerini bulur. Katsayıda da yine sistem eninde sonunda yatağını bulacaktır..." (...Tayyip Erdoğan) > sanatik kritik "-Parasız biriyle olamam... Beni seyahate götürebilecek, otel paramı, ekstralarımı ödeyebilecek... Ben soğuyorum öteki türlü... Beni sahiplenen ve benden daha güçlü şeylere sahip olan erkeklere âşık olabiliyorum..." (...Hülya Avşar) > pazar hikayesi çerçeve özel: eski çağlarda bir kral yolun tam ortasına iri bir kaya parçası koy?durmuş... Sonra da saklanmış ve bu kocaman kayayı birinin gelip kaldırıp kaldıramayacağım gözlemeye başlamış. krallığın en zengin tüccarlarından biri adamlarıyla yaklaşmış ve kayanın etrafında şöyle bir dönmüş. adamların çoğu yolları temizletmediği için kralı suçlamışlar, ama hiçbiri de kayayı yolun ortasından kaldırmak için bir çabada bu?lunmamış. sonra sırtında yüklüce saman taşıyan bir çoban gelmiş. kayaya yaklaşınca, sırtındaki yükü yere bırakmış ve kayayı yolun kenarına itmeye çalışmış. kayayla epeyce itişip kakıştıktan sonra başarmış. çoban samanım sırtına geri yükledikten sonra gözü tam kayanın yerinde yolun üstünde duran cüzdana ilişmiş. cüzdanda bir sürü altın para ve kralın bu altınları yolun ortasındaki kayayı kaldırabilene ba?ğışladığım belirttiği bir not varmış. çoban diğer insanların hiç anlayamadığı bir şeyi öğrenmiş: her engel insana o andaki durumunu geliştirme şansı yaratan fırsatlar sunar. (...Brian Cavanaugh anlattı)