tuzaktan kumanda

A -
A +
tuzaktan kumandatuzaktan kumanda (...NTV-Haydi Gel Bizimle Ol) AYSUN KAYACI: Yüzde 47 ayaktakımıdır... Ayaktakımı iktidar oldu... Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?... ÇİĞDEM ANAD: Profesörle de senin oyun eşit ama... *** (...STAR TV-Zoom) MUHABİR: Deniz Hanım, Hüsnü Şenlendirici ile bir bankta kavga etmişsiniz doğru mu?... DENİZ SEKİ: Hayır, banka gidip çekirdek yedik... İki masum halk gibi... itiraf reyonu... (...isim: t.yemur ...şehir: istanbul ...yaş: yirmiler) İtiraf ediyorum; Mehmet Hoca'nın yazılısında sınıfı birbirine katan ve dolayısı ile bize kopya imkânı tanıyan 4 arıyı kibrit kutusunda ben getirmiştim... Tabii pişman değilim ve rezil olmak istemiyorum... Zaten fikir Erbil'den çıkmıştı... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) tebeşir tozu "-Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiçbir yalan yoktur..." (...William James) sizinkiler... Özel bir hastanede hemşireyim... Sabah ilk hasta olarak doktorumun yanına orta yaşın üstünde bir teyze girer ve olaylar gelişir; DOKTOR: Şikayetiniz ne?... TEYZE: Ben değil, kızım hasta... Ateşi var, midesi bulanıyor ve durmadan öksürüyor?... DOKTOR: Ben kız falan göremiyorum?... TEYZE: Çok hastaydı getiremedim, bir şeyler yazsanız!... (...Z.Hazırcı'dan) bizimkiler... (...Bizimkiler'in acil durum konuşmaları) GÖKSEL: Bir uzun kutu kola verir misin?... EMİN: Ne derler ona; kör başa şimşir tarak... CEM: Bir arkadaşın babası hastalanmış, sabah başsağlığına gittim... TALİP: Neydi o sunucunun ismi; çokonat renkli sanatçı derdi hep... SERDAR: Faksın arkası boş çıktı tekrar geçer misiniz?... Hayatın gerçekleri... Küçük bir kız tanıyorum... Evinde küçük bir cam kavanozun içinde beslediği bir Japon balığı vardı... Minik, turuncu bir Japon balığı... Ne yazık ki Japon balıkları uzun ömürlü değiller... Bu küçük balık fazla yaşamaz, bir sabah suyun içinde yan dönmüş olarak bulunurdu... Babası kızının çok üzüleceğini bildiği için, balığın öldüğünü söylemekten çekinirdi... Kızına balığın hastalandığını ve iyileşmesi için doktora götüreceğini söylerdi... Gider yeni bir Japon balığı alır, kızına getirir ve onun balığı iyileştiği için duyduğu mutluluğu izlerdi... Bu küçük Japon balığı pek çok kez hastalanmış ve "iyileşerek" geri dönmüştü... ... Bu küçük kızın hikâyesinin bir benzeri yıllar önce başka bir evde yaşanmıştı... Ama farklı bir sonla... Anne ve baba sabah uyandıklarında henüz beş yaşında olan kızlarının Japon balığının öldüğünü gördüler... Üzüldüler çünkü bu kızlarının gözyaşlarına boğulacağı anlamına geliyordu... Üstelik ona ölüm kavramının ne olduğunu da anlatmak zorunda kalacaklardı... Baba hemen giderek yeni bir Japon balığı almayı ve ölenle değiştirmeyi önerdi... Böylece kızını "sevdiğini kaybetme" gerçeğinden koruyabilecekti ama izin vermedi anne ve şöyle dedi: "-Hayır, bunu yaparsak hayatta gerçeklerle yüzleşmeyi asla öğrenemez... Sevdiği bir şeyi kaybetmeyi ve bununla baş edebilmeyi öğrenmeli... Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu öğretmeliyiz kızımıza..." ... Kızları uyandığında balığının öldüğünü söylediler ona... Balık küçük bir karton kutuya konuldu ve bahçede uygun bir yere gömüldü... Küçük kız balığının ölümünden dolayı duyduğu üzüntüyü çoktan unuttu ama annesinden aldığı dersi hâlâ unutmadı: "-Hayatta her şey insanlar içindir"... Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu bilirseniz, başınıza gelen kötü olayları, acıları, üzüntüleri olgunlukla karşılayabilirsiniz... Hayatın size karşı adaletsiz davrandığını düşünmeden, kendinize acımadan... Olduğu haliyle kucaklayabilirsiniz hayatı... Acısıyla tatlısıyla... Böyle yaptığınız zaman ilerleyebilirsiniz ancak... "Hem hayatın cennet gibi olacağını kim söyledi ki" diye sorarak bitiriyor hikâyesini; (...Carol S. Pearson) S.Ö.Z. der ki; "-Fikirlerine ortak bulmak için değil, gerçeği bulmak için oku..." (...Artık parmakla gösterildiği müthiş S.Ö.Z.leri) Temel'in yeri Trafik polisi; Temel, Dursun ve İdris'in bulunduğu arabayı durdurmuş; "-Bugün kontrol ettiğim araçların hiçbirinde emniyet kemeri takılı değildi ve hepsine ceza kestim... Şimdi size ödül olarak topladığım bütün paraları vereceğim" demiş... Bir tomar parayı şoför Temel'in ellerine bırakmış... Çok sevinen Temel, "Bu parayla ilk fırsatta kendime bir ehliyet alacağım" demiş... Yanındaki Dursun, "Ben sana demedim mi alkollüsün arabayı ben kullanayım" diye söze girmiş... ...Ve arkadaki İdris lafa atlamış; "-Asıl ben size demedim mi burdan araba çalmayalım, ileride çevirme var diye..." bir yaş daha büyütenler... Nevşehir'de işçilik yapan Yaşar Sert'e, müracaat ettiği banka 1 YTL limitli kredi kartı gönderdi... Arkadaşlarının "1 YTL'lik adam" diye alay ettiği Sert'i de eşi terk edince, Sert isyan etti... Sert, "Banka görevlileri bana başka bankalardan da kredi kartı sahibi olduğumu ve bu yüzden bana verebilecekleri limitin 1 YTL olduğunu söylediler... Defalarca yaptığım telefon görüşmelerine karşın sonuç değişmedi... Şu anda 1 YTL limiti bulunan kart için 30 YTL kart aidatı ödemek zorundayım" dedi... (İHA) kritik "-Benim için 'dedikoducu ve pinti' derler ama ben dedikoduyu spor olsun diye, gülelim diye yaparım... Pintiliği ise Ali Poyrazoğlu kimseye bırakmaz..." (...Ferdi Özbeğen) -Rüyalar hakkında ne çok şey biliyorsun?... "-Sahip olduğun tek şey olunca uzman oluyorsun..." (...Elm Sokağında Kâbus filminden) tuzaktan kumanda
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.