tuzaktan kumanda
(...FLASH-Desti İzdivaç)
FATMA GÜL: Peki kaç yaşlarında biri olsun?...
STÜDYODAKİ KADIN: 50 civarı olabilir... Hatta şöyle çakı gibi olursa, 50'yi biraz da geçebilir...
***
FATMA GÜL: Siz nerelisiniz, böyle her yemeği biliyorsunuz...
STÜDYODAKİ KADIN: Babam Karadeniz tarafından gelme, Erzurumlu...
bizimkiler...
Danışmadaki arkadaşımız İnci, bir yakınının düğünü için Of'a gidiyor...
Keyifli bir uçak yolculuğundan sonra bavulunu alıyor ve havalimanında kendisini karşılayanlarla kalacağı eve yerleşiyor...
Biraz istirahat ettikten sonra birkaç saat sonraki düğüne hazırlanmak için bavulunu açıyor;
Dünyanın parasını vererek aldığı güzel gece kıyafetlerinin yerine entari, yün çorap, yakın gözlüğü gibi giyeceklerle karşılaşıyor...
Yaşlı bir teyzenin bavulunu almış meğer...
Haa bir de bavuldan baston çıktığı söyleniyor ama Hayrettin Abi'nin abartması olabilir...
ayaküstü...
Kocasını 300 erkekle aldattığını itiraf edip yaşadıklarını kitaplaştıran İngilizce öğretmeni Y.Y. geçirdiği soruşturmadan sonra görevine iade edilip okula girerek öğretmenlik yapabiliyor...
Başını örten öğrenciler ise başörtüleri ile okula giremiyor...
Türkiye enteresan bir ülke vesselam....
tebeşir tozu
"-Eğer size yalan söylenmesini istemiyorsanız, soru sormayın..."
(...B.Traven)
bir yaş daha büyütenler...
Alman bilim adamları uzaya 60 adet balık göndermeye hazırlanıyor...
Bu proje ile 6 dakika uzayda yerçekimi olmaksızın kalacak olan balıkların araç tutmasına maruz kalıp kalmayacakları ve yer çekiminin olmayışına nasıl tepki gösterecekleri gözlemlenecekmiş...
Peki neden mi balık?... Çünkü balıkları da aynı insanlar gibi araç tutuyormuş...
Dolayısıyla böyle bir yolculuğun balıklar üstündeki etkisini incelemek (yani organlarını açıp bakabilmek) insanlar üzerinde inceleme yapmaktan daha pratik bir yolmuş...
S.Ö.Z. der ki;
"-Çocuğunuz televizyonla ne kadar geç tanışırsa, bir şeyden nefret etmeyi o kadar geç öğrenir..."
(...Sabah kalkar kalkmaz ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
hayata dair...
Bir keresinde bana çok yakın bir arkadaşım olmuştu...
Bir yüzme havuzunun kenarında otururken avuçlarından birisini biraz su ile doldurdu ve bana uzatıp şunu söyledi:
Elimde tuttuğum bu suyu görüyor musun?... Bu "sevgi"yi sembolize ediyor...
Ben bunu şöyle görüyorum:
Elini özenle açık tutar ve suyun orada kalmasına izin verirsen, her zaman orada kalacak...
Ancak, parmaklarını kapamaya kalkar ve sahip olmaya çalışırsan bulduğu ilk aralıktan akacak...
İnsanların sevgi ile karşılaştıklarında yaptıkları en büyük hata bu...
Buna sahip olmaya çalışırlar, talep ederler, beklerler...
Ve aynen elinizi kapadığınızda elinizden dökülen su gibi sevgi, aşk da sizden kaçar...
Çünkü sevgi özgür olmalıdır, onun doğasını değiştiremezsiniz...
Eğer sevdiğiniz insanlar varsa, onların özgür birer varlık olmalarına izin verin...
Verin ama beklentiye girmeyin... Tavsiyede bulunun ama emretmeyin...
"Verir misin" deyin ama hiçbir zaman talep etmeyin...
Bu, gerçek sevginin sırrıdır...
(...Swami Vivekananda)
SÖZ'ün gelimi... AK Parti'yi CHP'lilerle savunmak!
AK Parti yeniden % 47 oy ile iktidar (muktedir değil) olmuşsa bunda AK Partili belediyelerin büyük katkısı var...
Malum şu sıralar AK Parti'ye vurmak için basının bir kısmı elinden geleni arkasına koymuyor...
Zaman zaman da sırf bu yüzden AK Partili belediyelere de sataşıyor...
Ben belediye başkanı olsam bu saldırılara karşı kendimi çok kolay savunurdum...
Nasıl mı?... Aynen Melih Gökçek'in yaptığı gibi "En iyi savunma hücumdur" diyerek...
Beni neyle suçlarlarla suçlasınlar hiç fark etmez... Hiç kayıtlara bile bakmadan ben de hemen en yakınımdaki CHP'li belediyeyi suçlardım...
Adım gibi eminim. Benim suyumda arsenik varsa onunkinde en az iki kat vardır...
Benim yollarım bozuksa onunki en az iki kat daha fazla bozuktur...
Benim sokaklarım yeterince aydınlanmıyorsa onunki en az iki kat daha karanlıktır.
Neden mi böyle?... AK Partili belediyeler çalışıp oy alıyor... CHP'li belediyeler çalışır gözüküp oyalıyor da ondan...
Tabii bu söylediklerim kamu vicdanı için geçerlidir...
Kamusal alanla ilgisi yoktur... Diğerlerini kesinlikle bağlamaz...
(...Mustafa Koç-OkurYazar)
Temel'in yeri
Kırk arkadaş köyde topraktan yapılma harabe bir evin üstüne çıkıp bir o yana bir bu yana koşup eğleniyorlarmış...
Dam zaten harabe bir şey, onların ağırlıklarına dayanamayıp çökmüş...
Otuz dokuzu ölmüş, bir tek Temel hayatta kalmış...
Tozların arasından çıkıp silkinmiş, üstünü başını düzeltirken;
"Az kalsın" demiş, "Bir facia olacaktı..."
kritik
"-Bir köşe yazarı, 'Sezen'in heykelini diksinler ama sadece dudaklarına çok masraf ederler' diye yazmış... Ben de diyorum ki; dudaklarım kadar taş düşsün başına"... (...Sezen Aksu)
"-Her zaman insanın kalbinde bir çatışma vardır... İyi ile kötü arasında... Ve iyilik her zaman galip gelmez...
(...Apocalypse Now filminden)
