tuzaktan kumanda
(...ATV-Para Taksi)
İLHAN MANSIZ: Yağlı güreşlerde güreşçileri mani ve dualarla coşturana ne denir?...
YARIŞMACI: Sağdıç olacaktı galiba...
***
(...ATV-Santra)
KAZIM KANAT: Eleştiri kötü mü oldu, takım doğruyu buldu...
AHMET ÇAKAR: İyi bari; eleştiriler takımı yarı finale kadar getirdi... Daha ağırını yapalım finale gidelim... Yok öyle şey...
Temel'in yeri
Temel'le Dursun dolaşıyormuş... Temel demiş ki;
"-Ben istediğim insana istediğim şeyi beyin gücümle yaptırabilirim..."
İnanmamış Dursun tabii... Temel karşıdan gelen iki bayanı birbiriyle kavga ettireceğini söylemiş, Dursun "Yap da görelim" demiş... Temel yoğunlaşmış ve hakikaten kadınlar kavgaya tutuşmuş...
"Buna inanmam, başka bir şey yap" demiş Dursun... Temel karşıdan gelen adamın, kendi cebine para koyup gideceğini iddia etmiş... Yoğunlaşmış ve hakikaten de adam Temel'in cebine parayı koymuş...
Dursun tamamen şokta, ama inanmamakta ısrarlı, "Tamam" demiş,
"-Bu sefer de benim istediğimi yap da görelim... Karşıdaki binanın yedinci katındaki evin televizyonunu camdan aşağı at..."
Temel yoğun bir şekilde konsantre olmuş... Aradan biraz zaman geçmiş ses yok... Tam umutlar tükenecekken yedinci kattan bir adam çıkmış;
"-Zorlama be kardeşim... Televizyon falan yok bizde" demiş...
bizimkiler...
Arabasıyla Marmara'dan Yenibosna'ya gelen bir abimiz, yolda Osman Hoca'yı görmüş ve arabasına almış...
Arkada abimizin hanımı da var...
Sohbet ederek yolculuk sürerken, yenge hanım kâğıda bir şeyler yazmış ve direksiyondaki eşine uzatmış...
Almış kâğıdı, okuyamayınca Osman Hoca'dan rica etmiş, "Abi gözlüklerim yok, baksana ne yazıyor" diye...
Osman Abi notu, "Beni İhlas Yuva'ya bırak" diye tercüme etmiş...
"Biraz sus da Osman Hoca'nın sohbetini dinleyelim" yazmasına rağmen...
kritik
"-Kafayı işleriyle bozmuş insanlar vardır "workaholic" dediğimiz; hobileri yoktur, varsa yoksa işleri... İşte onlar, tekaüt olunca sudan çıkmış balığa dönerler... Evden bir yere de kıpırdayamazlar, hanımlarının başlarına bela olurlar..." (...Rahmi Koç)
hayata dair...
Bir gün birisi Peale'yi arar... Umutsuzluğa kapıldığını ve uğruna yaşayacak bir şeyi kalmadığını söyler...
Peale bu kişiyi ofisine çağırır. Adam "Her şey bitti, her şey umutsuz... En derin karanlıkta yaşıyorum... Aslında hayat için tüm isteğimi kaybettim" der...
Peale sempatik bir şekilde gülümser, "Durumuna bir bakalım" der sakince. Bir kağıdın ortasına dikey bir çizgi çizer...
Sol tarafa adamın kaybettiklerini, sağ tarafa da onda kalanları yazmayı önerir...
Adam üzüntülü olarak sağ taraftaki yere ihtiyaç olmayacağını söyler;
"-Hiçbir şeyim kalmadı, nokta"...
Peale sorar: "Karın seni ne zaman terk etti?..."
Adam: "Ne demek istiyorsunuz, karım beni terk etmedi ki, karım beni sever!"
"Bu muhteşem" der Peale şevkli bir şekilde...
"O zaman bu kağıdın sağ tarafındaki kolonda ilk olarak yazılacak... Eşim beni terk etmedi... Peki çocukların ne zaman hapse girdiler?"
"Bu saçma" der adam, "Çocuklarım hapiste falan değiller..."
"İyi... Bu sağ tarafa yazılacak 2 numara... Çocuklar hapishanede değil" der Peale ve bunu da yazar.
Aynı tarzda birkaç soru sonra adam sonunda durumu anlar ve içinde bulunduğu duruma rağmen gülümser:
"Komik!... Bu şekilde düşününce her şey ne kadar değişiyor..."
(...Norman Vincent Peale-Pozitif Düşünmenin Gücü'nden)
son sözleri
Millet travma geçiriyor...
Ama sebebi şu bu değil... Sebebi millete güvenilmemesi...
Millet ne yaparsa yapsın, kaçla seçerse seçsin onun seçtiklerine, yani millete güvenilmiyor...
% 34 ile de seçse % 47 ile de seçse değişmiyor...
Hatta bir de "% 97 bile oy alsalar bile fark etmez" deniyor...
Bu durumda millet travma geçirmesin de ne yapsın?...
Seven güvenir... Güvenen sever...
Siz milletin kafayı yemediğine şükredin...
(...Mustafa Koç-Okur/Yazar)
S.Ö.Z. der ki;
"-Sıkıntısı çok olan hizmetin, lezzeti de çok olur..."
(...Zor şartlarda çok kolay
ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
bizim ora...
(...Ali Taşdelen'den yurdum insanının biribirine takmış olduğu lakaplar)
-Laciklerin Kör Nahat... Türüdülü Cevriye... Kom Söken Gilin Osman...
-Lutu Beg... Arasacı Gilin Nuru... Hezenekli Sabri...
-Babbuş Ali... Şekir Çovuş... Deli Gilin Hasan...
-Yarmatlı Gilin Lallik... Kıtili Gilin Zehni...
-Dabakçı Fevzi... Gözel Dayı... İstanbul`lu...
-Sorgu Hakimi Hilmi Beg... Mal Müdürügilin Fikri...
-Golcu Hasan... Başaçık Hasan... Başeski Hasan...
-Vızırik Ahmet... Allı Mehmet... Asabi Mehmet...
-Çamur Ali... Diremoğlu Ali... Tır Ali... Hor Ali...
-Gırnatacı Gani Dayı... Greyderci Hayati... Horonlu Bedir...
itiraf reyonu...
> (...isim: erdal şahin ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor)
23 Haziran 2008 tarihinde sayfanızın "sizinkiler" köşesinde (Sadettin Çelikkaya'dan, gerçek teknik servis diyalogları) başlıklı yazıyı okuyorum...
Sadettin 20 yıllık arkadaşım...
Taa "TEKNİK DESTEK: Şimdi ekranınızın üzerinde ne var hanımefendi" satırına gelene kadar hep Sadettin'in teknik servisle kendi görüşmeleri olduğunu zannederek okudum...
İtiraf ediyorum..
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
tebeşir tozu
"-Bilgi özgüveni, özgüven ise gücü ortaya çıkarır..."
(...Konfüçyus)
*iğnelik...
> ANAHTAR
Bir anahtar bin kilit,
Açıldı açılacak...
Vatandaşa bir ümit,
Saçıldı saçılacak!
Kamunun hayatına,
Kilit vurmak dava mı?
Kanunun bayatına,
Mahkûm olmak reva mı?
Durum izaha muhtaç;
İşbuna dünya şaştı!
Aç kapa aç kapa aç...
Anahtar laçkalaştı!
(...Sefa Koyuncu)
LU YAN (Jackie Chan): Eğer birinin senin hislerine yaklaşmasına izin vermezsen, asla kalbin kırılmaz...
(...The Forbidden Kingdom filminden-Volkan Şimşek yolladı)
