tuzaktan kumanda

A -
A +
tuzaktan 
kumandatuzaktan kumanda (...SHOW TV-Her Şey Dahil) ALİŞAN: Ah anneler ah... Başımızın tacı onlar... ÇAĞLA ŞİKEL: :Ben görmediğim zaman o kadar kötü olmuyorum ama gördüğüm zaman benim de şey oluyor gibi... Bağlayacaktım, bağlama yapamadım bir türlü... hayata dair Bir okuyucum, Buzul Çağı döneminde pek çok hayvanın nasıl soğuktan donarak öldüğünü anlatıyor... Kirpiler de durumun farkına varmışlar, soğuktan korunmak ve kendilerini koruyabilmek için birbirlerine iyice sokulma kararı almışlar... Ama sırtlarındaki oklar birbirlerine batınca ayrılmışlar ve hepsi kendi yollarına gitmişler... Soğuk devam ettikçe de birer birer donarak ölmeye devam etmişler... Sonunda bir karar vermeleri gerekmiş: Ya ölüp yeryüzünden silinecekler, ya da dikenlerine rağmen birleşip birbirlerine sokulmayı göze alacaklar... Zekice davranmışlar ve birlik olmuşlar... En önemli şey donmamak için her kirpinin bir diğerinin sıcaklığından faydalanması olduğundan, dikenlerin batmasına aldırmadan iyice birbirlerine sokulmuş, bu yarı ilişkinin getirdiği küçük yaralarla yaşamayı öğrenmişler... (...Paulo Coelho) *iğnelik... > RÜZGÂR Haşin eserdin evvel, Gücünü gösterirdin... Fırtınaydın kara yel; Çınarı devirirdin! Çok eskidir bilirim, Şâirlerle dostluğun... Rüzgârlı her şiirim, Uğultuları yoğun! Şimdi metalden gülzâr, Dolunca dağlar soldun... Serâzaddın ey rüzgâr, Sende mi memur oldun? > (...Sefa Koyuncu) tebeşir tozu "-Akıl hiçbir zaman duyguları yönetmez, sadece onun suç ortağı olur..." (...Mignon McLaughlin) itiraf reyonu (...isim: sertan kızıltan ...şehir: istanbul ...yaş: bilinmiyor) Bire bir şahit olduğum bir olayı anlatayım... Gece 01.00 sularında polis ekibi kaldırımda uyuyan bir şahıs görüyor ve uyandırıp neden burada uyuduğunu soruyor... Adam da "Evime gidecektim ama çok açım yürüyecek halim yok" dedi... Polis acıdı "Gel o zaman bir şeyler alalım da ye" dedi ve adam da "Evde de ailem var, onlar da aç... Siz bana para verin ben alırım" dedi... Polislerin ikisi de bir miktar para verip "İstersen eve bırakalım" teklifinde bulundu... Adam da, "Gerek yok sağolun" diyerek uzaklaştı... Yaklaşık 10 dakika sonra aynı polisler adamı sahilde kayalıkların üstünde oturup içki içerken yakaladı... Düşünün ki; sahneyi görünce ben bile utandım... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) aynı o hesap! Bazen Ergenekon'u soruyorlar; "Nedir, ne değildir" diye?... Ben de Ergenekon, "Mevlânâ'nın Mesnevi'sinde yer alan hikâyedeki fil gibidir" diye cevap veriyorum. "Aynı o hesap" olacak hikâye şöyle: Hiç fil görmemiş olan bir ülkeye bir fil getirirler ve bu fili karanlık bir ahıra koyarlar... Hayvanı görmek isteyen halk o kapkaranlık yere toplanır... Fakat ahır o kadar karanlıktır ki hiçbir şey görmek mümkün değildir... Göz gözü görmeyen o yerde insanlar fili tanımak için elleriyle dokunmaya başlarlar... Eline filin hortumu gelen biri, "Fil bir oluğa benziyor" der... Başka birinin eline filin kulağı geçer, "Fil bir yelpazeye benziyor" der... Bir başkası filin ayağına dokunur, "Fil bir direğe benziyor" der... Bir başkası da sırtına değer, "Fil bir taht gibidir" der... Herkes filin neresine dokunmuşsa fili ona göre anlatır... Hiçbirinin tarifi diğerine uymaz... Mevlana hikâyeyi şöyle bitirir: "Ama onların ellerinde birer mum olsaydı, fili tamamıyla görürler ve neye benzediğini anlarlardı..." Ergenekon işte böyle bir şey... S.Ö.Z. der ki; "-İnsanlar kendinde olan ayıpları başkasında görünce daha şiddetle ayıplar..." (...Ben hiçbir şey demiyorum, sadece müthiş S.Ö.Z.leri) bizimkiler... Ramazanda çok acıkanlar için "Tokluk Bantı" çıktı ya; Ümit Abi, Ahmet Abi'ye soruyor; "-Uygun mu abi bu bantı kullanmak?..." -Tabii... Uygundur... "-Peki bunun baklava yemiş gibi olanı var mı?..." HHH Aynı muhabbetlerin devamında, "Nikotin Bantı" var... Yine cevap verecek olan Ahmet Abi... Emin soruyor: "-Abi Nikotin Bantı ramazanda kullanılır mı?..." -Tabii... Kullanılmasında sakınca yok... "-Acaba bunların kısa Camel bantı olanı var mı?..." Temel'in yeri Temel'in oğlu Dursun sirkteki boş aslan terbiyecisi kadrosu için müracaat etmiş... Sirk sahibi, "Tecrübeniz var mı" diye sorunca, "Evet" demiş Dursun, "Babam, dünyaca ünlü bir aslan terbiyecisiydi... Bildiği her şeyi bana öğretti..." "Gerçekten mi" demiş patron heyecanla, "Aslan'ı yanan bir çemberden atlatmasını öğretti mi?..." "-Evet öğretti..." "Altı aslanı üst üste bindirerek pramit yapmasını?..." "-Tabii..." "Pekii, başını aslanın ağzının içine sokmasını?..." "-Hayır efendim, öğretmedi... Ama sadece bir kere ben kendim yaptım..." "Neden bir kere?... Neden kendiniz?..." "-Babama son bir kere daha bakmak için..." SÖZ'ün gelimi... Yeşil kart 500 koyuna sahip köylüler "yeşil kart" almışlar... Valilik bu yüzden 3 kişinin "yeşil kartı"nı iptal etmiş ve "yeşil kart" ile yapılan harcamaları geri alacakmış... Anlayacağınız "yeşil kartlar"dan sonra şimdi üçüne de "kırmızı kart" vermiş. Oldu olacak araştırmadan bu işe tamam diyen memura da bir "sarı kart" verelim. İşi ortaya çıkaran mı dediniz? Onu da en iyisi "gizli tanık" statüsüne sokmak. Yoksa olacakları tahmin ediyorsunuzdur. (...Mustafa Koç-Okur/Yazar) kritik "-Atatürk olmasaydı benim adım Abraham Sweetvoice olacaktı... 'Ne mutlu Türküm diyene' demeyen başka bir ülkeye gitsin..." (...İbrahim Tatlıses) "-İhtiyacı olan asla iyi bir pazarlık yapamaz..." (...Kanlı Elmas filminden) tuzaktan 
kumanda
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.