(...TV 8 / Bay Tahmin) FİKRET ENGİN: İzleyicimiz demiş ki; 'Abi söz için yüzük lazım, dört tahmin verin...' MURAT ÖZARI: Daha sözlüye böyle yapıyorsa, yazılıda ne yapacak kim bilir?... ... FİKRET ENGİN: Soru var Murat abi, Barça maçı ne olur diyor?... MURAT ÖZARI: Ne olacak, oynanacak, bitecek... ... FİKRET ENGİN: Abi sen biliyor musun ki sonuçları?... MURAT ÖZARI: Yok ya nerden bileceğim, sallıyorum hepsini... ... FİKRET ENGİN: Şimdi kısa bir reklam arası verelim?... MURAT ÖZARI: Hiçbir yere ayrılmayın, reklamdan sonra Erenköy Perşembe Pazarında başıma gelenleri anlatacağım... UHB / Uydurma Haber Bülteni 23 Nisan Mağdurları Derneği! Her 23 Nisan'da bir günlüğüne temsilî olarak cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, valilik, belediye başkanlığı, kaymakamlık gibi makamlara getirilen ancak hayatlarının ilerleyen bölümlerinde bir baltaya sap olamayan çocuklar bir dernek çatısı altında toplanıyorlar. Dün sabah erken saatlerde İstanbul Valiliği'ne gelen 5 kişilik bir heyet, resmî evrakları valiliğe teslim ederek derneğin kuruluş işlemlerini tamamladı. Valilik çıkışında basına açıklama yapan dernek başkanı Kamil Yıldızsaçan'ın heyecanı âdeta gözlerinden okunuyordu. Konuşmasına, "23 Nisan Mağdurları Derneği resmen kurulmuştur. Memleketimize hayırlı uğurlu olsun" sözleriyle başlayan Yıldızsaçan, "Her 23 Nisan'da makam koltuklarına oturtulup ağır bir psikolojik yükün altına sokulan, belki biraz da bu yüzden hayatının ileriki safhasında bir baltaya sap olamayıp hayata küsen tüm kardeşlerime sesleniyorum. Gelin bu dernek altında toplanalım birbirimize destek olalım" diyerek derneğin açılışını duyurdu. (...Mefaba Bildirdi) KRAMPON.... -Bayrama gölge düştü... 23 Nisan'da Güiza olan çocuk linç girişiminden son anda kurtarıldı... ... -Saç baş yolduran Umut Bulut: Tek amacım, zirve yarışının daha heyecanlı bir hale gelmesi ve Süper Lig'in marka değerinin artmasıydı. O kadar 100'ler kulübüne girdik, artık önemli olan lig. ... -İETT'nin yeni erguvan renkli otobüsleri hakkında yorumunu öğrenmek isteyen muhabirler Arda Turan'ın evini ablukaya aldı Cemal'in yeri... Hastalığından evhamlanan Cemal, tahlil için doktora iki litre idrar götürmüş... Doktor çok olmasına rağmen idrarı almış... Aradan iki gün geçmiş, Cemal neticeyi almaya gitmiş... Doktor demiş ki, "Sonuçlar olumlu, hiçbir probleminiz yok"... Cemal hemen telefona sarılmış ve eşine müjdeyi vermiş; "-Karıcığım; sen, ben, dört çocuğumuz, annen, baban, hepimiz sıhhatteymişiz..." HAYATA DAİR... "Ne mutlu kahramana ihtiyacı olmayan ülkeye" demişti Brecht. Her insanın kişisel bir ufku vardır, insanlar bu ufuk çizgisinin ötesine bakmaya genellikle cesaret edemezler. Fakat zaman zaman gözlerini daha ilerilere çevirecek cesareti bulurlar ve o zaman, gündelik düşünce biçimleri gözlerine yetersiz görünmeye başlar. Eski zamanlarda adaletin gözü kördü (günümüzde de öyle değil mi sanki), her insanın içinde bulunan insanlığı teşhis etmekten acizdi. Modern çağda insanlar ona gözlerinden birini bağışladılar; bu tek gözlü adalet gayri şahsilik prensibine odaklanmış, kayırma ve iltimasa meydan vermemek için herkese aynı kuralları uygulayan, ama bu arada insanların -ne kadar adil ve sistemli olursa olsun- soğuk ve gayri şahsi muamele karşısında neler hissettiğini hesaba katamayan bir adaletti. İnsanların sadece yiyeceğe, barınağa, sağlık ve eğitim hizmetlerine değil, ruhlarını çökertmeyen işlere ve yalnızlığı uzakta tutmaktan daha fazlasına yarayan ilişkilere ihtiyaç duyduğunu ancak iki gözünüz de açıksa görebilirsiniz... İnsanların birer birey olarak görülmeye ihtiyacı vardır... (...Theodore Zeldin) söz der ki; "-Kadının şahidi kulağı, erkeğin şahidi gözüdür..." (...Yazdıktan sonra kendisi de beğendiği müthiş S.Ö.Z.leri) TEMEL'iN YERi Komutan Temel'e görevini anlatıyor; -Bak oğlum, nizamiye kapısında nöbetçisin... Parola hamsi... Hamsi parolasını vermeyeni içeriye sokmayacaksın... "-Emredersiniz komutanım..." Komutan bir süre sonra geri gelmiş; -Temel bu ne biçim nizamiye nöbeti?... İçerisi sivil kaynıyor... "-Onlar sivil, ne anlar paroladan komutanım?..." KEMAL'İN YERİ Felç olan Kemal Bey'i doktora götürmüşler... Doktor hastayı muayene etmiş ve yakınlarına bilgi vermiş; -Eskiye göre durumu iyi... Artık her şeyi yapabilir... "-Konuşabilecek mi yani?..." -Tabii, konuşacak... "-Yürüyebilecek mi eskisi gibi?..." -Evet yürüyecek... "-Peki doktor bey, siyaset de yapabilecek mi?..." -Gayet tabii... Neden sordunuz?... "-Eskiden hiç yapamazdı da..." BİR FİLM DİYALOĞU "-Bedenlerimiz ruhlarımızın hapishanesidir ve ancak ölünce gerçekten özgür olacağız..." (...The Fountain filminden)