Zenginin botoksu züğürdün...

A -
A +

(Piyango trilyonerinin arkasından yapılacak dedikodular...) * Adam gazeteciymiş... Gözleri görmeyen yaşlı bir teyze, "Evladım bakar mısın, çıkan numara benimkiyle aynı mı" diye sormuş... O da, "Bir tanesi bile tutmamış" deyip bileti cebe atmış... Bizim kayınço söyledi... O sokakta ikinci el cep telefonları satıyor da... * İşyerinden bir arkadaş ana haber bülteninde görmüş... Trilyoner oldu diye işini bırakmayacakmış... Zevk için yazmaya devam ediyormuş... Siyah-beyaz sayfada yazdığı için, sadece kendi resmi renkli çıksın diye boya alıp matbaaya vermiş... * Benim teyzeoğlu onların komşusu... Bir gün oturmaya gitmişler de, "Hanım şu ışığın birini söndür... Biliyorsun geçen ay elektriğe 12 milyon gibi yüksek bir rakam ödedik" diye kızmış... Paranın bir kuruşuna bile dokunmamış, hâlâ korsan taksi kullanıyormuş... Çok cimriymiş... * Ben yazılarını sürekli takip ediyorum... Bankadan parayı almadan önce "Bir Hayır ........ Kurumu'na bağışlayacağım" diye yazmıştı... Noktalı yerleri parayı aldıktan sonra doldurdu; "Hayır... Kimseye Su Yok Kurumu'ymuş..." * Para insanı böyle yapıyor abi... Bana çıkacaktı ki garibanların karnı doysun... Hepsini dağıtır, eski hayatıma devam ederdim adiyim ki... Yok bu biraz ağır oldu... Eski hayatımı sürdürürdüm inan ki... * Bizim kuzenin nişanlısı bankada çalışıyor da, o söylemiş... "Parayı nakit isterim" diye tutturmuş... Sonra birkaç arkadaşıyla elden ele uzatarak bir kamyonun arkasına yüklemiş... Kendi de arabanın kasasına binmiş... Yolda birkaç banknot düşmüş de, geri dönmüş aramak için... Çok görgüsüz adammış canım... * Hasta Beşiktaşlı'ymış... Gıcık olduğu futbolcuların bonservisini ödeyip, F.Bahçe ve G.Saray'a transfer etmiş... Hatta hırsını alamamış da; Ali Eren'i geri getirip, bir daha kendisi göndermiş... Kulüpte bir yakınımız var da... * Olum adam tam deliymiş... Zıvanadan çıkmış... Bizim komşunun kızı bir güzellik merkezinde çalışıyor... Parayı alır almaz onların salonda estetik yaptırmış... Ağzını mı ne düzelttirmiş... Aysel Gürel'in doktoruna... Amaaan... Boşver... Zenginin botoksu, züğürdün çenesini yorar... Bize ne?... Gazetecilik testi... Bu test, ahlaki değerlerinizin ne kadar kuvvetli olduğunu ölçmek için hazırlanmıştır... Dürüst cevap verirseniz, kendi ahlaki değerlerinizi ve insanlığınızı ölçmüş olacaksınız... Test sadece tek sorudan ibaret ama, bu soru hayati bir soru. Hadi bakalım başlıyoruz; "Florida'dasınız... Daha açık olmak gerekirse, Miami'de... Her taraf sular altında, korkunç bir sel baskını olmuş... Sudan başka bir şey görünmüyor neredeyse... Siz de New York Times'da çalışan bir gazetecisiniz... ...Ve bu korkunç afetin tam ortasındasınız... Durum neredeyse umutsuz... Ve siz de iyi fotoğraflar çekmeye uğraşıyorsunuz... Çevrenizde insanlar, evler suların içinde kaybolup gidiyor... Doğa amansızca saldırıyor... Ve herşeyi yıkıp geçiyor... Birden kamyonet kullanan bir adam görüyorsunuz... Çamurlara gömülmeden, sulara kapılmadan ilerleyebilmek için canla başla mücadele ediyor... Yaklaşıyorsunuz... Bu adam önemli biri gibi görünüyor... Hemen tanıyorsunuz onu, bu adam George Bush... Aynı anda da suların onu yutmak üzere olduğunu farkediyorsunuz... İki seçeneğiniz var; onun hayatını kurtarabilirsiniz... Ya da size kesinlikle Pulitzer Ödülü kazandıracak bir fotoğraf çekebilirsiniz... Dünyadaki en etkin adamlardan birinin ölümünün fotoğrafı... ...Ve işte sorunuz (dürüst olun) "Fotoğrafları renkli mi bastırırsınız, yoksa siyah beyaz mı?..." (Erhun Ateş'e teşekkürler...) bizimkiler (Bizimkiler'in 'Köşeyi nasıl buluyorsunuz' görüşleri...) * Dündar Abi; "Kaybol gözümün önünden..." * Sırrı; "Ben sadece Bizimkiler'i okuyorum... Benimle ilgili bir şey yoksa onu da okumuyorum..." * Ömer Abi; "Sululuğu pek sevmiyorum... Biraz daha ciddi olursan sanki daha iyi olur bence... Şahsi kanaatim..." * Ender; "Çizgileri biraz daha inceltip, puntoları büyütelim... Yazıları item yapıp Times kullanalım... O zaman daha komik olur..." * Mustafa Abi; "Herkese eşit davran eşit... Müdürleri kayırma..." * Fatih; "Ben senin yanında konuşmam abi..." * Talip; "Ben onun yerine de konuşurum..." temelin yeri Fadime'ye hastaneden telefon gelmiş; "- Ben doktor Dursun... Kocanız çok kötü bir araba kazası geçirdi. Ameliyat etmek zorunda kaldık; size bir iyi, bir de kötü haberim var..." Fadime şoka girmiş, "Kötü haberi verin önce, doktor bey" diyebilmiş... "- Kocanız şu anda yatalak sayılır. Tam olarak iyileşmesi en az iki yıl alacak ve bu süre zarfında kesinlikle yürüyemeyecek... Ellerini ve ayaklarını kullanamayacak. Bu iki yıl boyunca ona siz bakmak zorunda kalacaksınız; kendisini bebek besler gibi kaşıkla besleyecek, tuvalete bile siz götüreceksiniz..." -Aman Allahım... Ne yapacağım şimdi?... Ben mahvoldum doktor bey... Peki iyi haber nedir?... Dursun yarı alaylı şekilde gülmüş; "- Ha, ha, haa... Sadece dalga geçiyordum, kocanız öldü..." TERCİH Bülent Arınç, "Nasıl bir meclis istiyorsunuz"u Sezer'e danışacakmış... Kesin "AKP'siz" diyecek... ayaküstü "Popstar"dan sonra Telekritik de "Köystar" yarışması yapacakmış... Güzel proje ama; ağa dizilerinden sonra köylerde star olmayan bulunabilecek mi?... günün buluşu Köpekten korkan arkadaşa, arkadan sinsice gelinip, bacakları tutularak "Hav... Hav..." yapıldı... (10.12.1950) son sözleri "Hiç olmasa siyaset yasağını kaldırsaydık... Şu bizim oğlan büyüyünceye kadar..." (Necmettin Erbakan - Mahkemedeki savunmasında) "-Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun Emin Çölaşan... Oraya geliyorum, kapıya çık..." (İbrahim Tatlıses - Medya baskınlarını abartınca) ... "-Bugün Popstar'dan elenecek yarışmacının ismini anons ediyorum: Bayhan Gürkaaan..." (Haldun Dormen - Sabıkalı yarışmacıyı yollayınca) ... "-Tamam hanımefendi... Kocanızın peşini bırakırım ama bir şartla... Siz de ayrılın, sap gibi ortada kalsın..." (Yeliz Yeşilmen - Eş/dost kavgasının son perdesi)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.