Gençlere tez konusu beğendiremiyoruz. Konu bulmakta zorlananlar için işte bir öneri: Takımları güçlü firmalar mı daha güçlüdür, yoksa güçlü firmaların takımları mı daha güçlü olur? Takımlar mı firmadan, firmalar mı takımlardan çıkar? Güçlü ülkeler mi güçlü takımlara sahip olur, yoksa güçlü takımlar mı ülkelerini daha güçlü yapar? Meraklı gençler, danışmanlarına danışırlar artık. Bizden önermesi. Şunu bilir, şunu söyleriz ki, büyük ülke büyük takımlar ister! Dünya basketbol şampiyonası anayasa oylaması kampanyalarının ve bayram telaşının gölgesinde kaldı. Futbolda, değil dünya, bir kupa şampiyonası bile Türkiye'de yapılsaydı, yer yerinden oynardı. Basket usluca geldi geçti. Nedense ayakla oynayan takımlar elle oynayan takımlardan daha çok ilgi, seyirci çekiyor. Ayak oyunlarında dönen paraların çokluğundan mıdır, nedir, beyin takımlarına dönüp bakan yok! Devrini tamamlamak üzere olan meydan müsabakalarında da ayaklar ve eller önde, beyinler gerideydi. İnsanlar oradan oraya gitti, ayakta dikildi. Eller alkıştan yoruldu. Hatipler ellerini, çenelerini konuşturdu, dillerini sivriltti. Meydanlarda ve ekranlarda, kin ve düşmanlıkla karışık, akla ve mideye ziyan nice laflar edildi. Kör eden anlamsız bir taraftarlık ateşlendi. Şimdi ayakların konuştuğu oyunlardan (futbol) ellerin konuştuğu takımlara (basketbol) ve oradan da beyin takımlarına (strateji) yönelme vaktidir. İç ve dış ilişkiler rantından beslenen ayak oyunlarından kurtulup, üretmeye, gelişmeye ve adilce paylaşmaya dayalı el beceri takımlarına ve oradan da Türkiye'yi bölgede ve dünyada daha güçlü yapacak, bizleri hep birlikte, gönül gönüle sımsıkı bir beraberlikle geleceğe hazırlayacak yeni beyin takımlarına ihtiyacımız var. Beyin takımları olmayanın, el ve ayak takımları işe yaramıyor. Dünya basketbol şampiyonasında bizleri çok onurlandıran 12 Dev Adamımıza, anayasa oylamasında ayakların, ellerin, piyonların değil, beyin ve yüreklerin gücünü bir kere daha hatırlatan halkımıza en derin teşekkürlerimizle... (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)