Bayramlar bizleri fikir, duygu, düşünce ve davranış beraberliğine çağıran; neşe, coşku, bazen de hasret ve hüzünle birlikte gelen özel günler. Sevmeyi, sevilmeyi ve sevinmeyi çağrıştıran bu günler sayesinde hepimiz farklılıklarımıza rağmen ve farklılıklarımızla birlikte aslında bir ve birlikte olduğumuzu hem kendimize hem de cümle âleme haykırmış oluyoruz. Birliğimiz hep devam etsin niyetiyle her yıl birbirimizle bayramlaşıyoruz. Bakmasını bilene her gün bayram. Kâh vererek, kâh sabrederek her günümüzü bir kazanca ve bayrama dönüştürebiliyoruz. Bendeniz bugün PazarOla! olarak iki bayram birden yaşıyorum. Biri "Ramazan Bayramı", diğeri de "Pazarlama Bayramı". Pazarlarda bayram coşkusu yaşanır da, pazarlamada bayram olmaz mı? Bir topluluk hayal edin ki, bütün üyeleri, sürekli pazarlama düşünsün; pazarlama ile ilgilensin. Ortak paydaları pazarlama olsun. İşte bugün biz böyle bir "aile" ile birlikte bir de haftalık Pazarlama Blogları Karnavalı'nın Bayram Özel Sayısının keyfini yaşıyoruz. İnternet erişimi olan okuyucularımdan rica ediyorum, hemen şimdi veya ilk fırsatta, www.pazarola.blogspot.com adresine bir girsinler. Bakalım ne görecekler? "Ben pazarlamacıyım diye geçinenler" işten güçten, geçim kaygısından okumaya zaman bulamıyormuş. Anlaşılan daha önemli işleri var. Ama "gerçek pazarlamacılar" bol bol okuyor olmalılar ki, pazarlama kitapları baskı üstüne baskı yapıyor. Hele sayıları her gün çoğalan pazarlama blogcularına ne demeli. Bunlar sadece okumak, gözlemlemek, izlemek, araştırmak, düşünmekle kalmıyor, bildiklerini herkesle paylaşmak için, dünyanın dört bucağına yayılmış "tam bağımsız demokratik internet ülkesinde", ilgi duyan herkese açık sitelerinde yazıyorlar da yazıyorlar. Hem de bunu, hiçbir maddî karşılık beklemeden, gönüllü olarak yapıyorlar. Herkes, ama özellikle "Ben pazarlamacıyım diye geçinenler", bu gönüllülerin bloglarını izleyerek pazarlamanın her gün yenilenen dünyasında neler olup bittiğini bedavadan öğrenebilirler. Bizden haber vermesi. Bayram şekersiz, hayat pazarlamasız olmuyor. PazarOla!'nın Bayram Özel Karnavalında pazarlama gönüllülerine şekerler dağıtılıyor. Orada adı geçenlerin bloglarında öyle başka şekerler var ki, haftalar boyunca zihninizi tatlandıracaklardır, garanti ederim. Sizden para pul istemeyen, bu "pazarlama kuru"larını, pazarlama sevdalılarını bayram vesilesiyle duymayanlara duyurayım istedim. Hem okudum hem de yazdım... Etrafta görüyoruz, bazı işadamları değişik vesilelerle sınıflarda, salonlarda, TV'lerde, fuarlarda konuşuyor, konuşturuluyorlar. Halkla ilişkiler yöneticilerinin güdümünde yaptıkları bu konuşmalarda anlattıkları şeyler, ekseriya, belli bir süzgeçten geçmiş, belki de defalarca tekrarlanmış konular oluyor. O yüzden bazen pek samimî ve açık olamıyorlar. Hâlbuki işadamlarımız, işkadınlarımız ve yöneticilerimiz, yaşadıklarını, düşünce ve duygularını, tavsiyelerini içtenlikle yansıtan ufak ufak yazılar yazıp, bloglarında yayınlasalar ne güzel olur. Meraklıları bulur, okur ve istifade eder; hem onlar hem de memleket kazanır. Samimî bir yönetici gönlünü başkalarına açmaktan çekinmiyor. Ama hayatını maskeler arkasında geçirenler için böylesi bir teklif, hakaret gibi görülüyor. Bahane ve mazeretlerle yeniliklere karşı çıkmayı adet edinmişlerin sayısı hiç de az değil. Şekerin, şeker hastalarına zehir olması gibi, pazarlama bloglarında yazılanlar, pazarlamayı "hokkabaz"lık sananlar için zehir gibi gelebilir. Bizden hatırlatması. Bayramınız tatlı, yuvanız muhabbetli, aileniz gayretli, işleriniz bereketli olsun. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)