Bayramınız bayramola! Son güne kalsak da, şükür yetiştik. Bayramınızı tebrik eder, bu barış ve kardeşlik havasının tüketicilerle firmalar arasında da yaşanmasını dileriz. Hırs, haksızlık ve hukuksuzluk tükenecek gibi değil. Tüketicileri korumak için özel TV kanalı haberi dikkatimi çekti. Seyirciyi kendine râm etmek için yırtınan yüzlercesi karşısında sesi ne kadar çıkabilecekse!.. Bakan Ergün'ün açıklamalarına göre, tüketici şikâyetleri tek noktadan alınacak, bine yakın hakem heyeti bakanlıkla entegre olacakmış. 7/24 çalışacak bu sistem üzerinden tüketicilerin eğitilmesi ve bilgilendirilmesi de sağlanacakmış. Böylesi bir ihtiyacın tek sebebi var: Firmalar ayıp ediyorlar. Ürünleri, hizmetleri, kampanyaları ve ekipleriyle, tüketicileri memnun edemiyorlar veya etmiyorlar ki, tüketiciler korunmaya muhtaç kalıyor. Satıcılar ve firmalar ise, tüketicileri fazla nazlı, hatta fazlasıyla "huysuz" buluyor. "Tüketiciler de ayıp ediyorlar, canım! Her istedikleri yerine getirilemez ki!" diyorlar. İşin doğrusu, yani pazarlamanın aslında ne olduğu, bir türlü anlaşılamadı. (Ya da anlatamadık!) İki taraf birbirini düşman görüyor. Denge bozuk. Hâlbuki tüketici üreticiye, üretici tüketiciye muhtaç. Hepimiz aynı gemide itişip kakışıyoruz. "Ben"ler "Biz"lere baskın çıkıp gemi sallandıkça, kurallar delindikçe kaptanlar yeni kurallar koyuyor. Dahası, tüketiciyi koruyoruz diyenlerin bazıları bile menfaat ve şöhret peşinde. Sosyal Medya denilen yeni oluşum, şayet çarpıtılmaz ve firmalar tarafından yeni bir saldırı kanalı olarak kullanılmaz ise, belki bir çıkış yolu olabilir. Bekleyip, göreceğiz. Tüketicinin, kendi kendisini korumasından, tercihlerine, parasına, sesine, gücüne sahip çıkmasından başka bir çare ufukta görünmüyor. Şikâyet TV, çekişmeleri körüklemekten, göstermelik çözümlerden öte ne işe yarar bilemem. Lâkin halka pazarlamanın inceliklerini, tuzaklarını anlatacak, firmaların gizli açık bütün oyunlarını ifşâ edecek güçlü bir kanala elbette ihtiyacımız var. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)