Mevsimidir. Nezle, grip, hapşıran hapşırana. Ekranlar, sayfalar, meydanlar, sokaklar da değişti. Belediye başkan adaylarının biri gidiyor, biri geliyor. Ahali bile aralarında "kim kazanır"ı konuşur oldu. Mahalli seçimler gündemlerin başköşesine oturdu. Artık, medya ve siyasî pazarlama, bel altı ve üstü türlü kampanyalarıyla haftalarca, işin keyfini çıkarır. Adayların bazıları "çantada keklik", kimileri "ürkek tavşan", birkaçı da "babam sağolsun" havasında olsalar da, hepsi, kendilerini seçmene beğendirme yarışındalar. "Kısmetse gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden" demiyor; ha bire öksürüyor, ellerinden geleni yapıyor, her vasıtayla seçmene ulaşıyor, biz buradayız, bizi unutmayın, diyorlar. Unutmayın dedikleri, unutulmayacağını sandıkları şey, geçmişte yaptıkları hizmetler oluyor, haliyle. Son yıllarda şehirlere "medenî" görünümler kazandırmalarından cesaret alarak seçmene güvenenler, "vatandaş yaptıklarımıza bakar, bizi takdir eder" sananlar, fena halde yanılabilirler. Zira seçmeni (yani müşteriyi) memnun etmek çok zor, güvenini kaybetmek bir anlık bir olaydır. Belki biraz ters gelecek ama ne yazık ki, hakikat şu: Pazarlama müşteriyi mutlu etmek için uğraşıyor görünse de, asıl işini, insanları mutsuz edebildiği ölçüde yapıyor. Herkesin mutlu olduğu bir dünyada pazarlamacılara da belediye başkanlarına da fazla iş kalmıyor. Bizim Türkçe'de kelimelerde cinsiyet ayrımı yok ama, Batı dillerinde "müşteri", "tüketici" ve "seçmen" sözcükleri dişi kategorisinde anılır. Bilen bilir: Kadınları memnun etmekle, tüketiciyi, müşteriyi, vatandaşı, seçmeni memnun etmek birbirine çok benzer. Muammer Erkul'un Sevgililer Günü'nü hatırlatmak için yazdığı şahane yazıyı bulup okuyun lütfen. Kadınları memnun etmek isteyenler için çok madde lazımken; erkekleri memnun etmek için üç madde yetermiş: "Karnını doyur, kumandayı ver, önünden çekil." Başkan adaylarına hatırlatırız: Erkeğiyle dişisiyle seçmenler, seçimlerde çok "feminen", çok "nazlı" davranırlar. Onları kazanmak için, bol bol öksürmeli, gece gündüz çalışmalısınız! Başka yolu yok. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)