SatıCI, fırınCI, boyaCI, camCI, servisCİ, suCU gibi bir sürü şuCU, buCUlarla kuşatılmış hayatımızı bizler de tüketiCİ olarak yaşıyoruz. Biz onlarsız, onlar da bizsiz olamıyoruz. Bu cicilerin cucuların pek çoğu ile aramız iyi olsa da, aradaki çürükler ve bazı büyükler yüzünden, iki taraf birbirine tam manasıyla saygılı, hakkaniyetli ve insaflı davranıyor diyemiyoruz. Desek bile, söylem değil, eylem önemli. Konu epeyce eski. "Dünya Tüketiciler Günü" Birleşmiş Milletler'ce, 1983 yılında tescil edilmiş. Biz de yılda bir anıyor gibi yapıyoruz. Kendisine yönelik düşmanlık, saldırı ve ihmaller karşısında tüketicilerin koruma altına alınması yolunda, hükümetler, resmî kuruluşlar, akademik çevreler, STK'lar ve firmalar yıllardır uğraşırlar, konuşurlar, yazarlar, çizerler. Bazı firmalar bunu da bir fırsata çevirmeye çalışır, "tüketiciyi en iyi biz koruruz" havasına bile girerler. Akademik çevre buna "TüketiciCİLİK" diyerek iki kere "cici"lemesine rağmen, sonuçta ancak bir arpa boyu yol alınır. Bu işin de, bir nevi, "cılkı çıkarılır." Temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasından ne derecede memnunuz? Sağlığa zararlı ürünlere, bozuk ve katkılı gıdalara, radyasyonlara karşı güvende miyiz? Bizi bir düşünen, bilgilendiren var mı? Yanıltıcı reklamlara, kandırıcı tarifelere, sinsi uygulamalara karşı bir şey yapabiliyor muyuz? Satıcılar dürüst, samimî ve şeffaf mı? Bizi yeterince bilgilendirip, aydınlatıyorlar mı, yoksa "ham hum şaralop" mu? Ürünler, markalar, servisler arasında serbest seçim ve geçiş hakkımız var mı? Yağmurdan kaçarken doluya mı tutuluyoruz? Basit bir iş için bile, satıcıya, tezgâhtara derdimizi anlatabiliyor muyuz? Bize yapılan haksızlıkları ve hataları ödetebiliyor muyuz? Tüketiciyi yeterince aydınlatıyor muyuz? Gelecek nesillerin sağlıklı bir dünyada yaşamaları için çevreyi koruyor muyuz? Yoksa, cılık culuk işlerle, dünyayı ve ortamı daha da mı berbat ediyoruz? Karar sizin! 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü'nüzü kutlar, hayırlı işler dileriz. (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)