"Daha önceleri nerelerdeydiniz?"

A -
A +

Zaman zaman evde işte, ufak büyük bazı değişiklikler yaparız. Bazen, bir değişiklik öyle hoşumuza gider ki, biz bunu yıllardır niye akıl edememişiz duygusuna kapılırız. Son yıllarda, hukukî, siyasî, askerî, iktisadî, sosyal ve ticarî alanlarda benzeri görülmemiş değişikliklere, yeni düzenlemelere şahit oluyoruz. Değişikliklerin çapı ve hızı baş döndürücü boyutlara ulaşıyor. Neler oluyor? Nereye gidiyoruz? Olup bitenler hayra mı yoksa şerre mi alamet? Başımız yine dertten kurtulmayacak mı? Sormadan edemiyoruz. Her kafadan seslerin, her uzmandan yorumların ardı arkası kesilmiyor. Her gün yeni bir manzara çıkıyor. Ülkede çok ciddî bir şeyler oluyor, hissediyoruz. İnşallah hayırlı şeyler oluyordur, deyip geçiyoruz. Gönlümüz, bu değişikliklerin, sonunda bizi, "niye daha önceden düşünmemişiz, şimdiye kadar bu değişiklikleri niçin yapmamışız" noktasına getirmesinden yana. Derler ki firmalar üç sınıftır: En aşağı firmalar, müşterilerini istemedikleri yerlere götürmeye çalışırlar. Çünkü kendilerinin işine öyle geliyordur. Bunlar dayatmacı, cerbeze satıcı türünden firmalardır ki, müşteriye tepeden bakarlar; onlara hiç saygı duymazlar. Gözlerini müşterinin cüzdanından ayırmazlar. İş yapmayı, vurup kaçmak sanırlar. Bunlara "despot firmalar" desek yeridir. Bir gömlek üstün firmalar ise, müşterilerini onların gitmek istedikleri yere götürmenin, hem kendileri hem de müşterileri için en doğru çözüm olduğunu keşfetmişlerdir. Bunlar müşteri memnuniyetini sağlamaya çalışırlar. Müşteri bunlar için saygı duyulması, tatmin edilmesi, hoş tutulması gereken bir kitledir. O ne isterse, neyi talep ederse, neden hoşlanırsa, firma bir yolunu bulup ona bunları sunmalıdır. Bunlara "demokrat firmalar" sıfatı yakışır. En âlâ firmalar ise, müşterilerini, onların varlığından bile haberdar olmadığı, akıllarından bile geçirmedikleri, gitmeyi hayal bile edemedikleri, ulaşamayacaklarını sandıkları, ama kavuştuklarında mest olacakları yerlere götürmeye uğraşırlar. Bu firmalar adeta, müşterilerinde fâni olmuşlardır. Kendilerini müşterinin yerine koymayı, onun gibi düşünmeyi, onun için neyin en iyisi olduğunu arayıp bulmayı ve bunu ona sunmayı iş edinmişlerdir. Bunlar sanki kendileri için değil, müşterileri için yaşamaktadırlar. Bunlara da "asîl firmalar" diyesim geliyor. Çok zor ama olsun. Dileriz ki, firmalarımız gibi, her kademeden yönetici ve liderlerimiz de bu üçüncü kategoriden olsunlar. Halkın büyük çoğunluğuna, "daha önceleri nerelerdeydiniz?" dedirtecek işler yapsınlar. (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.