Ekmek Teknesi'nin Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan köşe yazarı oldu. Kendine has üslubu yazılarına da yansıyor. Medyanın sermaye yapısı kadar, siyasete ve olaylara yaklaşım kalıpları, haber, yazar ve yorumcuları da dikkate değer çapta değişiyor. Eski adıyla basın neredeyse "külliyen" iktidar muhalifi olur, arada bir iktidar güdümlü veya ortadan birkaç yayınla işler götürülürdü. 1 Mayıs haberlerinin kamuya aktarılması sırasında bir kere daha gördük ki, medyada muhalifler kadar muvafıklar da seslerini duyurur oldular. Newsweek'e göre, şimdilerde manzara fifty-fifty imiş. "Türk medyasında muvafıkların payı yüzde ellilere çıkmış olmalı. Bu oran birkaç yıl önce marjinal seviyelerdeydi. Partinin büyük işletmeler nezdindeki desteği nispeten zayıf olsa da, yeni isimlerin çoğalmasıyla medya desteği büyüyor." Kamuoyunun sağlıklı oluşumu bakımından bu gelişmeler önemli. Reklâm sektörünün ustalarından Hulusi Derici, dili kadar yerine cuk oturttuğu benzetmeleriyle de ünlüdür. Piyasada başarılı olmak için firmaların müşterileriyle "dört öpüşmeye" ihtiyaçları olduğunu söyler. Müşterilerin elini, yanağını, alnını ve dudağını öpmek gerekir der. Sırasıyla, müşteriye saygılı olmayı, ona sevgiyle yaklaşmayı, ona müşfik davranıp şefkat göstermeyi vurgular. Dudaktan öpmekle neyi kastettiğini anlayan anlar. Piyasada müşteriler nezdinde ve rakipler karşısında firmaların ne kadar başarılı (ve dahi güçlü) olduklarının bir ölçüsü piyasa payı olup, toplam satışlar içindeki hissesini gösterir. Piyasa payı, perakendede kendini raf payı olarak, siyasette de sandıktan çıkan oy oranı olarak gösterir. Ama bu paylara pek güvenilmez. Asıl olan, Zihin Payı, Gönül Payı ve Dudak Payı gibi oranlardır. Pazar Payı bunlara göre şekilleniyor. Bugün çok satarsınız, yarın satmazsınız. Oyunuz çok olur, az olur. Önemli değil. Halkın ve müşterinin temel ve vazgeçilmez ihtiyaçlarına, midesine, kesesine, zihnine ve gönlüne seslenebiliyor musunuz? Kısacası, dudaktan kalbe ulaşabiliyor musunuz? Ona bakın. (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)