Bayram değil seyran değil, hediye lafı nereden çıktı? Hiçbir yere gitmemişti ki... Etraf hediyeden geçilmiyor. Bugünümüz, bu sağlığımız da birer hediye değil mi? Ne mutlu kıymetini bilenlere... Fakültedeki odama giriyorum, bir not, "asistanınıza bir paket bıraktım." Çam sakızı değil, halis zeytinyağı. Bir dostun armağanı. Benzin alıyoruz, slipin altında bir not, "hediyeniz var" yazıyor. Kartlı telefonda bir mesaj, "hediye kontör" vermişler. Reklamlarda da çeşit çeşit hediye vaatleri. Kazandığımız hediye puanların hesabı kredi kartı ekstresinde. "Hediye kazanmak" gibi yeni bir terim bile türedi. Eskiden sadece "hediye alınır", "hediye verilir"di. Bizde hediye, bayramlarda, düğün dernek, kutlama vesaire gibi bazı özel günlerde, belli vesilelerle verilir. Dışarıda ise, yılın son ayında "hediye sektöründe" işler tavan yapar. Bay Pazarlama bu hediye işine ne diyormuş, bir bakalım: İngiliz dilinde lagniappe veya lagnappe (lanyap okunur) diye bir kelime var. Pek fazla bilinmez. Bu kelimeyi ilk öğrendiğimde çok hoşuma gitmişti. Bizim has esnafımızın içten gelerek yaptığı bir uygulamanın İngilizce'de bir karşılığına rastlayınca ayrıca sevinmiştim. "Lanyap" alış-veriş sonrası, önceden bir beklenti doğurmadan, müşteriye sürpriz olarak verilen, müşterinin yüzünde gülücükler açtırabilen, teşekkür mahiyetindeki ufak hediyelere deniyor. Bir araştırma, hediye olarak kendilerine verilen mallara kıyasla, insanların kendi satın aldıkları mallara % 10 ila % 18 arasında daha fazla kıymet verdiklerini göstermiş. Tersinden ifade edersek, insanlar, hediye gelen malların değerini nispeten daha düşük algılarlarmış. Bu yüzden, doğru hediyeyi seçmekte zorlanan firmalara, "hediye çekleri" tarzında çözümler öneriliyor. Kişi, seçimini kendisi yaptığında hediyenin değeri daha da artıyor. Peki, kâğıt para hediye etmek ne demek oluyor? Aslında, hediyenin kendisi kadar, hediyeyi verenin, hediye alan kişinin gözündeki değeri de önemli. Çok sevdiğiniz birinden gelen hangi hediyeye paha biçebilirsiniz ki? Hediye "kişiye özel" olunca güzel. İş dünyamızda, yerli yerince verilen uygun hediyeler işi pişirirken, yanlış veya zamansız hediyeler sadece faturaları şişiriyor. Firmalar müşterileri için hediye seçerken, imajlarına, ürünlerine, tarzlarına, havalarına, hedeflerine, müşterilerine uygunluğuna dikkat etmeliler. Alışılmış, sıradan hediyelikler yerine, kişiye özelleştirilmiş, "Helal olsun adamlara, ne de güzel düşünmüşler. Ben bile kendime böyle isabetli bir hediye alamazdım" dedirtecek anlamlı hediyeler çok hoş oluyor. Şu sıralar müşterilerine hediye seçmekte zorlanan firmalara Türkiye Takvimi'ni samimiyetle tavsiye ediyorum. Yıl boyunca gözlere ve gönüllere hitabeden en güzel bir armağan olur. Sağ olsunlar, uzak-yakın dostlarımızdan, tanıdıklardan, bizi sevenlerden ve bize "jest" yapmak isteyenlerden sık sık hediyeler alırız. Hepsine buradan teşekkür ediyorum. Çok şükür, bu hediyelerin hepsi de "içten", "samimî", "karşılıksız", yani "güzel" hediyeler. Bir de "çirkin hediyeler" var ki, o konuya girerek yazımı lekelemek istemiyorum. Onlara, "hediye" demek bile hediyeye hakarettir, zira, hepsi birer "ahlâksız teklif". Hediyeleşmek muhabbeti artırıyor. Bu yılın ve önümüzdeki bayramın hediyelerini tesbit etmediyseniz, tam zamanıdır. Hediyeniz ne olursa olsun, vermek, almaktan güzeldir.