Her ne olursa olsun, ülkenin gündemine giren konular, sonuçta, halkı iki şıktan birini seçmek, birinden taraf, diğerine karşı olmak durumunda bırakıyor. Aradaki renk tonlarını kimse görmüyor, görmek istemiyor. Şıklar, sayıca çok olsa da sonuçta bunlar gelip ikiye dayanıyor. Diğerleri arada kaybolup gidiyor. Bazı istisnalarıyla bizler önümüze sunulan ikili alternatiflerden kısa vadede sonuç getirenleri uzun vadelilere; basit, sade ve tek değişkene indirgenmiş olanlarını, karmaşık, çok değişkenli olanlara; faydası doğrudan bize olanları, başkalarına da bir faydası olabileceklere tercih ediyoruz. Yani, bizler karar verirken, kısa vadeyi uzun vadeye, yalın olanı karmaşık olana, bencillik kokanı, diğergâmlık isteyene adeta otomatik olarak üstün tutuyoruz. İşin acı ve kritik tarafı şu ki, kısa vadeli, dar kapsamlı, bencil tercihler sonuçta seçim yapanların da, bu seçimleri dayatanların da topyekun hayrına sonuçlar getirmeyebiliyor. Üstelik kendimizi böylesi ikili seçimlerin prangalarında görmekten rahatsızlık duyuyor, daha fazla alternatif, daha fazla aday arıyoruz. İşte bu noktada pazarlama devreye girebiliyor, pazarlamacılara büyük bir görev düşüyor. Pazarlama, kaliteli bir hayatı, başkalarının hayatlarına kalite katmakta görenlerin mesleği. Mutluluğu, birilerinin mutluluğunda bulmanın adı. Bu mesleği icra edenler, eninde sonunda hedef kitlenin gündeminde ve alternatifleri arasında yer almaya, onlara bir takım önerilerde bulunmaya, "onu değil, bunu" seçtirmeye çalışıyorlar. Bunun için kimi zaman "çarpa çurpa", kimi zaman "çaktırmadan" müşterilerin seçeneklerini kısıtlamaya, önünde durmaya uğraşıyorlar. Pazarlamacıların işleri kolay değil. Bir yandan kendi kısa vade-dar-bencil tekliflerinin müşterilerini-muhataplarını memnun etmediğini görüyor ama bundan vazgeçemiyorlar. Öte yandan müşterilerin kısa vade-dar-bencil davranışlarından şikâyet ediyorlar. Bir yandan yeni ürün, yenilik ve yeni tekliflerle müşteriye yeni alternatifler ve "seçim özgürlüğü" sunuyor, ama bir yandan da, çeşitli strateji ve taktiklerle onların seçeneklerini azaltmaya, sınırlamaya bakıyorlar. Başarılı pazarlamacılar ise, sıradanlığı aşıp, müşteriye sundukları her bir yeni alternatifle, müşterinin mevcut seçenekler listesinden sadece bir değil onlarcasını nasıl devre dışında bırakabileceklerinin hesabını yapıyorlar. Böylece müşterilerine hem gerçek seçim özgürlüğünün tadını tattırıyor ve aynı zamanda onu "bu ve diğerleri" tarzında ikiye indirilmiş sade bir tercihe davet ederek rahatlatıyorlar. Pazarlama işte böyle, "hem öyle hem böyle" yapabilmek için yepyeni yollar, yaklaşımlar, ürünler, motifler ve çözümler üretebilme sanatıdır. Buna "Kuvantum Pazarlama" da (Quantum Marketing) derler. Kuvantum Pazarlama nedir merak edenler için yazalım, o, "hem öyledir, hem böyle".